![](https://gazeteoksijen.com/wp-content/uploads/2021/02/Screen-Shot-2021-02-05-at-00.23.28.png)
"Polisiye yazmak aslında emeklilik projemdi"
Sizden okuduğumuz ilk polisiye roman Mezun Cinayetleri. Polisiye hikâye kurma süreci nasıl başladı, ne tetikledi polisiye yazmaya? Polisiye aslında emeklilik projemdi. Bir gün müzik yapmaz olursam tenha bir köye yerleşip yazmayı hayal ediyordum. Aklımda bir konu vardı. Ne var ki pandemi hayatlarımızı altüst etti. Her müzisyen gibi ben de kendimi boşlukta hissettim. O zaman sözüne kıymet verdiğim bazı yazar arkadaşlarım “Hadi artık, otur şunu yaz!” dediler. Arkadaş sözü dinledim yani. Başkomiser Perihan Uygur romanımızın ana karakteri. Nasıl biri? Cinayet polisine pek benzemiyor. Özellikle dış görünüşüyle. Doğma büyüme Fatihli. Teşkilatta yükselmek gibi hırslarını bir kenara bırakmış ama işini düzgün yapmaya çalışıyor. Üstelik becerikli. Cesur ve inatçı. Üstlerinin bile hürmetini kazanmış. Taze fasulyeden, Yeni Türkü şarkılarından ve ara sıra poligona gidip beylik tabancasıyla talim yapmaktan hoşlanıyor. Asperger Sendromu teşhisi konmuş kızına ve bir otelde resepsiyon görevlisi olarak çalışan kocasına derinden bağlı. “Bacılar Bölüğü” diyorlar Perihan’ın birimine, bu da Osmanlı zamanındaki Bacıyan-ı Rum’a atıf. Özellikle mi kadın başkomiser ve kadınlardan oluşan bir birim yarattınız? Kadınların iyi dedektiflik yapabileceklerine inanıyorum. İsterlerse sosyal medyada bile yapıyorlar. Perihan da böyle düşünüyor ve ekibine kadınları alıyor. Onları abla sabrıyla adeta baştan eğitiyor. Teşkilatta kadın oldukları için dışlanmış memurlara öncelik veriyor. Bu onun meslek felsefesi olmuş. Teşkilattaki güç dengeleriyle ilgilenmeyen bir kadın Perihan. Yardımcısı Ayla da öyle ve Başkomiser Perihan kadar da önemli bir karakter. Perihan’a göre asi, ama sanki biraz da karanlık gibi. Onu ne düşünerek yarattınız? Perihan’ın kendisine tamamen zıt karakterde ve fizikte bir yardımcısı olması fikri hoşuma gitti. Ayla’nın geçmişi travmalı gerçekten. Onu yaratırken vaktiyle bir barda tesadüfen tanıştığım narkotik polisi genç kadından esinlendim. Kollarında dövmeleri vardı, saçları Özlem Tekin’inki gibiydi ve çok iyi dans ediyordu. Ayla kadar uzun boylu değildi. “Görevde misin?” diye sorduğumuzda, “Hayır, eğlenmeye geldim!” demişti."Ben okurken köklü liselerin hali iyi değildi"
Gelelim belli bir geleneği ve tarihi olan okula ve oradan mezun olanlara. Okul aslında bir erkek okulu ama sonra kızlar da alınıyor; işler biraz karışıyor, erkekler kızların her hareketini kontrol ediyorlar, cinsiyetlerinden ötürü aşağılıyorlar. Bugüne baktığımızda bunun bir okul çatısından sokaklara, gündelik hayata yayıldığını da görüyoruz. Siz bunu “köklü” bir okulda başlatmışsınız. Özellikle okul olmasının, köklü olmasının nedenleri nedir?![](https://gazeteoksijen.com/wp-content/uploads/2021/04/mezuncinayetleri.jpg)