Ebru D. Dedeoğlu
Wattpad’de gündem olan, Artemis Yayınları’ndan yayımlanan Maça Kızı 8 serisini merak ettim ve Dilara Pamuk’un kapısını çaldım. Televizyon izleyicisinin büyük merakla takip ettiği Sadakatsiz dizisinin de senaristi olan Dilara Pamuk ile, üçleme üzerinden hikayesi, karakterleri ve okuyucu kitlesi üzerine sohbet ettik.
Peki Maça Kızı 8 serisi ne anlatıyor? Birlikte büyüdüğü ve delicesine âşık olduğu Anıl’ın trafik kazası geçirmesi sonucu hayatı bir anda tepetaklak olan Nazlı, tedavi için gerekli olan parayı, üstün matematik yeteneklerinin yardımıyla hileyle kumar oynayarak kazanacaktır. Ta ki o kumar masasına, Türkiye’nin sayılı iş adamlarından biri olarak tanınan ama esasen tüm ülkede aranan Kara lakaplı mafya lideri Bora Kayabey oturuna kadar. Üstelik Bora Karabey o masaya, Nazlı’nın hile yaptığını bilerek oturmuştur. Bilmediği tek şey birdenbire hayatına giren bu kızın, tüm hayatını geri dönülemez bir şekilde değiştireceğidir.
Dilara Pamuk kimdir? Biraz kendinden bahseder misin? İlk kitabını nasıl yazmaya başladın?
Çocukluğumdan beri çok okuyan ve çok izleyen biri oldum. İlk kitap demek çok komik olur ama kendimce yaptığım ilk karalamalar, 9-10 yaşlarıma dayanıyor. Açardım boş bir defteri, kurşun kalemim ve silgim elimde, hikâyeler uydururdum. Bugün onları okuduğum zaman, o zaman izlediğim dizi ve filmlerin, okuduğum kitapların etkisinde kalarak bir şeyler türetmeye çalışmışım. Hep haşır neşirdim yazmakla. O yüzden, ilk kitabımı yazmadan da bir gün roman yazmak istediğimi biliyordum. Lisede fen sınıfında okumama, akabinde işletmeyi seçmeme rağmen kendi hikâyemi buraya evirmek için elimden geleni yaptım yani. Her şey, İstanbul Üniversitesi’nde Sosyoloji bölümüne geçiş yapmamla başladı...
Maça Kızı 8 serisinden biraz bahseder misin? Ne anlatıyor?
Aslında insana dair her şeyi... Ben de Ursula K. Le Guin’in satırlarında da olduğu gibi, hayatın, kaybedeceğini bile bile, her şeye rağmen girilen büyük bir kumar olduğunu düşünüyorum. O yüzden biraz da hayatı anlatıyor ve hayatın en önemli parçası olan aşkı, kaderci bir yerden alıyor merkezine.
Seride Nazlı Alaca ve mafya lideri Bora Karabey’in gelgitli aşk ilişkisi başrolde. Nazlı’nın kaza geçiren çocukluk aşkına para bulmak için kumara başlaması ve çarkların tamamıyla değişmesi bir tesadüf olamaz değil mi?
Nazlı’nın da 3. Kitap’ın satırlarında bizlere söylediği bir cümleyle cevap verebilirim aslında bu soruya: “Doğru zamanı yakalamak pek mümkün olmamakla birlikte, yanlış zamanda karşılaşmak da aslında bir tesadüften ibaret değildi ve her şeyin bir sebebi vardı.” Bu, Maça Kızı 8 özelinde, aslında hikâyenin özüne dair, okuruna da en büyük mesajı veren cümle.
Aşk’a giden her yol mübah mı? Kara bile olsa?
Bu sorunun cevabı herkes için ve hatta herkesin, her yaşı için bile değişkenlik gösterebilir. Nazlı için, bilhassa Anıl’ın hayatını kurtarmak için, birçok yolu mübah kabul ettiğini görüyoruz başlangıçta. Hikâye devam ettikçe onun da cevabı değişiyor, yani mübah saydığı yollar... Bora için ise aşkta hemen hemen hiçbir şey mübah değil başlangıçta, özellikle söz konusu Kara olduğunda.
“Karakterimin bütün kavgası kendiyle…”
Nazlı neden sürekli kendi ile kavga halinde ve Bora’dan kopamıyor? Nazlı’yı biraz anlatır mısın?
Nazlı, annesiyle babasını 12 buçuk yaşında kaybetmiş ve onları kaybettiği yaşta kalmış; hayatına devam edebilmek için, kendini bildi bileli deniz gözlerine hayran olduğu Anıl’a duyduğu karşılıksız aşka tutunmuş; bir gün evleneceklerine dair hayaller kurarken gerçeklere gözlerini kapatmış. Anıl onu sevmedikçe, hiç kimse tarafından sevilmeyeceğine kendisini günden güne daha çok inandırmış; kendini daima değersiz, eksik ve çok yalnız hisseden; içten içe durmaksızın acı çeken; küçük, nazlı bir kız çocuğu. Kendiyle bütün kavgası, kendinin farkında olmayışından, daima bir başkasından onay ve takdir bekleyişinden. En çok da sevilme arzusundan aslında. Anne ve babası öldüğünde, masalların da sonu gelmiş onun için ama Bora’yı hayatında öyle bir yere konumlandırıyor ki, babasının anlattığı masallardaki kahraman olduğuna inandırıyor kendini.
“Serinin 3. kitabında aşk ve aksiyonun dozu artıyor”
Serinin 2. kitabında geçmişin kapıları aralanmaya başlarken aksiyonun ve aşkın dozu adım adım artıyor. Nazlı ve Bora’nın bir oyunla kesişen yolları ise hiç beklenmedik, bambaşka yolların başlangıcına çıkıyor. Bizi 3. Kitap’ta ne bekliyor? Biraz tüyo istesem…
Nazlı ile Bora, ilişkileri özelinde önemli bir adım atarken, Mehmet Şahindağ’ın bu gelişmeye kayıtsız kalmadığını söyleyebilirim. Yani aşk ve aksiyonun dozu, geri sayımla geçen günlerle beraber daha da artıyor. 3. kitabın sonuna doğru ise geri sayım bitiyor ve bugüne geliyoruz. Yani 1. kitabın girişinde okuduğumuz yere...
“Wattpad’deki 89. Bölümünde 800 bine yakın yorum var”
Dipnot’ta da yer alan 89 neden bu kadar önemli?
O kısım, Wattpad’de yayımlandığında 89. Bölüm’e tekabül ediyordu. Okur için, o bölümde yaşananların sarsıcı olacağını elbette tahmin edebiliyordum fakat tabir-i caizse yer yerinden oynadı ve bu kadarını ben de beklemiyordum. 800 bine yakın yorum var 89.Bölüm’de. Ve okurlar arasında da kült bir simge hâline geldi o satırları “89” diye anmak. Bundan dolayı ben de buna kitabın içinde yer vermek istedim. Serinin en önemli dönüm noktası. Orada atılan düğümler, adeta bir devri kapatıp yeni bir devir başlatıyor hikâyede.
89. Bölüm’de birbirinden farklı şarkılar var. Bu parçaları nasıl seçtin ve neden?
Bu bazen değişse de genellikle şarkıların karakterler aracılığıyla yazara ulaştığına inanırım. 89. Bölüm özelinde şarkı aramadım, seçmedim. Nazlı’nın, katıldıkları nişanda yaptığı bir playlist vardı ve biz sadece üçünü öğrendik. Bunlar da yaşadıklarına dair hislerini en iyi anlatan, Nazlı o anları yaşarken, benim zihnimin içinde çalmaya başlayan şarkılardı.
Wattpad okurunu anladığını ve onlara hikâyeni geçirebildiğini görüyorum; bize okurunu anlatır mısın? Ne seviyorlar ne sevmiyorlar, şu anki okuma alışkanlıkları ne?
Yaşayan, gerçek karakterleri olan, mantıklı bir zemine oturan ve duyguya hitap eden her hikâyenin, var olduğu mecradan bağımsız olarak, daima karşılık bulacağına inanırım. Bu bir roman, çizgi roman, dizi, film ya da başka biçimlerde aktarılan bir hikâye de olabilir, bence önemli değil. O yüzden okurları kategorize edemem. Benim okurlarım ise çeşitli yaş grubuna ayrılıyorlar, ne sevip ne sevmediklerini de genelleyemem sanırım. Fakat genel, ortak bir zevk bulacak olursam, bunun aşk olduğunu söyleyebilirim.
Kitapların filmlere konu olduğu bir dönemdeyiz. Bir yandan da senaryo yazarısın... Maça Kızı 8’i vizyonda görebilecek miyiz?
Şu an tek odağım serinin devam etmesi ve okuruna ulaşması... Ama belki, bir gün, film değil ama dijital platformda yayınlanan bir dizi olmasını isterim...
Maça Kızı 8 (1, 2 ve 3. Kitap) / Dilara Pamuk / Artemis Yayınları / Roman