Victoria Kim / New York Times
Avustralya, geniş topraklarından birçok şey çıkarıyor. Avustralya'nın ABD büyükelçisi, ülkenin haritasının neredeyse periyodik tabloya benzediğini söyleyerek espri yapıyor.
Buna, Washington ile Pekin arasında tırmanan ticaret geriliminin merkezine yerleşen nadir toprak elementleri de dahil. Çin, yenilenebilir enerji, otomotiv ve savunma gibi modern endüstrilerin çoğu için kritik öneme sahip bu minerallerin madenciliği ve tedarikinde baskın durumda.
Pazartesi günü, ABD Başkanı Donald Trump ve Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, iki ülkenin uzun süredir devam eden ittifakını güçlendirerek kritik mineraller, özellikle de nadir elementler alanında milyarlarca dolarlık ortak yatırımlar yapmayı planladıkları bir anlaşmayı duyurdu. Amaç, Çin’in bu metallerin küresel arzı üzerindeki sıkı kontrolünü gevşetmek.
Neden Avustralya?
Avustralya’nın dünya nadir element rezervlerinin en az yüzde 5’ine sahip olduğu ve küresel üretimin yaklaşık yüzde 8’ini karşıladığı tahmin ediliyor.
Ancak bu elementlerde zorluk, onları topraktan çıkarmaktan ziyade işleme teknolojisi ve çevresel etkilerde yatıyor. Düşük yoğunlukta bulunduklarından kimyasal olarak ayrıştırılmaları oldukça karmaşık.
Ayrıca bu metaller hayati öneme sahip olsalar da, çok küçük miktarlarda kullanılıyorlar. Bu durum, özel şirketlerin üretim uzmanlığına yatırım yapmasını ekonomik açıdan cazip olmaktan çıkarıyor.
Avustralya’nın avantajı ise güçlü madencilik sektörü. Ekonomisinin temel direklerinden biri olan bu sektör, endüstriyel uzmanlık ve altyapı açısından rakipsiz. Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’ne (CSIS) göre Avustralya’da 89 aktif nadir element arama projesi bulunuyor — bu rakam diğer tüm ülkelerin oldukça üzerinde.
Sonuçları ne kadar erken görebiliriz?
Trump pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Bir yıl içinde o kadar çok kritik mineral ve nadir elementimiz olacak ki, ne yapacağımızı kimse bilmeyecek” dedi.
Ancak nadir element yataklarını bulmak sadece başlangıç.
Yeni bir maden için izin almak uzun sürüyor, ardından madeni inşa etmek yıllar alıyor. Cevherden nadir elementleri ayıracak bir rafineri kurmak da zaman istiyor. Daha sonra, ayrıştırma için gereken son derece karmaşık kimyasal süreçlerin kademeli olarak öğrenilmesi gerekiyor.
Pazartesi günü duyurulan anlaşmada, ABD ve Avustralya hükümetleri, önümüzdeki altı ay içinde her biri 1 milyar dolar yatırım yaparak iki ülkede kritik mineral projeleri zinciri oluşturmayı hedeflediklerini açıkladı.
Albanese’nin ofisi, Avustralya’da iki projeye mali destek sözü verdi. Bunlardan biri, küresel arzın yüzde 5’ine kadar katkı sağlaması beklenen Kuzey Bölgesi’nde bir nadir element madeni. Diğeri ise, Batı Avustralya’da, dünya galyum arzının onda birini üretmesi beklenen bir galyum projesine yatırım. Galyum, fiber optik hatlarda veri iletimi için kullanılan özel yarı iletkenlerde kullanılıyor.
Anlaşma ayrıca, projelerin ticari olarak kârlı olmaması durumunda hükümetlerin devreye gireceğini belirtiyor. Çin geçmişte, diğer ülkelerdeki rakipleri saf dışı bırakmak için küresel pazarı nadir elementlerle doldurarak fiyatları düşürmüştü.
Jeopolitik etkisi ne olur?
Avustralya, ABD’nin en yakın müttefiklerinden biri ve nadir elementlerde Çin’in hâkimiyetini dengeleme çabasında işbirliği, iki ülkeyi daha da yakınlaştıracak. Ancak son aylarda bu ilişkinin geleceği belirsiz görünüyordu; çünkü Beyaz Saray’daki başkan, müttefiklere karşı zaman zaman şüpheci, hatta küçümseyici tavırlar sergiledi. Albanese’nin ofisi, Washington’la yapılan bu anlaşmanın hukuken bağlayıcı olmadığını ve uygulanabilirlik garantisi bulunmadığını açıkladı.
Öte yandan Avustralya ekonomisi hâlâ Çin’e sıkı sıkıya bağlı. Çin, ülkenin ihracatının üçte birini —başta demir cevheri, kömür, şarap ve sığır eti olmak üzere— satın alıyor. Madencilik sektörü Pekin’le daha da iç içe; Avustralya’nın demir cevheri ihracatının dörtte üçü Çin’e gidiyor.
Geçen ay Çin devlet medyası, ABD ile güvenlik işbirliğini derinleştiren Avustralya’yı uyararak, Pekin’in “temel çıkarlarına yönelik ihlallere” tolerans göstermeyeceğini bildirmişti.
© 2025 The New York Times Company