Jack Nicas / New York Times
Şili'nin başkenti Santiago'da bulunan ve kısaca "Kalem" olarak bilinen 180 yıllık erkek cezaevi Santiago Sur, mahkumların hücrelerde yaşadığı ve kedilerin serbestçe dolaştığı bir yer olarak biliniyor. Hapishane hakkında en net olarak bilinen şey; yaklaşık 300 kedinin 5 bin 600 mahkum üzerindeaki olumlu etkisi. Kimileri kedileri ilk olarak farelerle mücadele için getirildiğini söylüyor, kimileri ise kendi başlarına orada dolaştıklarını iddia ediyor. Şili’nin en büyük hapishanesinde uzun süredir kalan mahkumların hemfikir olduğu konu; kedilerin oraya onlardan önce geldiği.
Mahkumlara iyi geliyorlar
Kediler onlarca yıl boyunca Santiago Sur Hapishanesi’nin yüksek duvarlarında gezindi, metal çatısında güneşlendi ve her birinde 10 mahkumun kaldığı hücrelerde vakit geçirdi. Kediler hapishane görevlilerince çoğu zaman görmezden geliniyordu. Böylece hapishane kedileri çoğalmaya devam etti ve sayıları yüzleri buldu. Ardından hapishane yetkilileri baş bir şeyin farkına vardı: Kediler sadece fare sorununu çözmüyor, mahkumlara da iyi geliyordu.
Hapishanedeki mahkumlar kedileri sahipleniyor, onlara bakmak için birlikte çalışıyor, hem yemeklerini hem de yataklarını paylaşıyor ve onlar için küçük evler inşa ediyorlar. Buna karşılık olarak da kediler, kötü koşullarıyla nam salmış bir hapishaneye paha biçilemez şeyler sağlıyor: Sevgi, şefkat ve kabullenme.
"Dışarıda özgürken bunu hiç yapmadık"
Feita, yani Çirkin adını verdiği 2 yaşındaki kediyi sahiplenen mahkum Carlos Nuñez, "Onlar bizim yoldaşlarımız. Onlarla ilgilenmemizi, beslememizi, özel ilgi göstermemizi sağlıyorlar. Dışarıda özgürken bunu hiç yapmadık. Bunu burada keşfettik” dedi. Ev hırsızlığı nedeniyle girdiği hapishanede 14 yıllık cezasını çeken Nuñez, şimdiye dek birçok kediye baktı.
Reina ve Dante adlı iki kedisi olan hapishane müdürü Albay Helen Leal Gnzález, kedilerin mahkumların ruh hallerini değiştirdiğini, davranışlarını düzenlediğini ve sorumluluk duygularını güçlendirdiğini söyledi. González “Hapishaneler düşmanca yerlerdir. Dolayısıyla şefkat veren ve olumlu duygu yaratan bir hayvan olduğunu gördüğünüzde, mantıksal olarak davranışta ve zihniyette bir değişikliğe neden olur” dedi.
Ateşli silah suçundan dolayı 2031 yılına kadar hapis yatacak olan 48 yaşındaki Reinaldo Rodriguez, "Bazen depresyona giriyorsunuz ve sanki moralinizin bozuk olduğunu hissediyorlarmış gibi oluyor. Gelip kendini sana sevdiriyor. Yüzünü yüzüne değdiriyor” dedi.
Dünyanın her yerinde olumlu sonuçlar alındı
Mahkumlarla hayvanların dost olması yeni bir durum değil. İkinci Dünya Savaşı sırasında, New Hampshire'daki Alman savaş esirleri ayı yavrusu da dahil olmak üzere yabani hayvanları evcil gibi besledi. Mahkumlara hayvan sahiplendirmeye yönelik resmi programlar, 1970'lerin sonlarında daha yaygın hale geldi. Programlar sürekli olarak olumlu sonuçlar alındıktan sonra Japonya, Hollanda ve Brezilya dahil olmak üzere dünya çapında yayıldı. Özellikle de Amerika Birleşik Devletleri'nde popüler hale geldiler. Arizona'da mahkumlar ABD'nin Meksika sınırında devriye gezmeleri için vahşi atları eğitiyor. Minnesota ve Michigan'da mahkumlar kör ve sağırlar için köpek eğitiyor. Massachusetts'te ise mahkûmlar şahin, çakal ve rakun gibi yaralı ve hasta yaban hayvanlarının bakımına yardım ediyor.
İspanya'da bu tür programlarla ilgili 20 ayrı çalışmayı inceleyen Beatriz Villafaina-Domínguez, mahkumlar ve köpekler arasında bağlantı kurmanın suçları tekrar etme olasılığını azalttığını, empatinin arttığını, sosyal becerilerin gelişmesine yardımcı olduğunu ve mahkumlar ile hapishane yetkilileri arasında daha güvenli ve daha olumlu bir ilişkiye yol açtığını söyledi.
Gönüllüler devreye girdi
Cezaevinde en yaygın bulunan hayvanların başında köpekler ve atlar geliyor. Çoğu programda hayvanlar mahkumlara getiriliyor ancak bunun tam tersi de oluyor. Şilili makumlarsa yanlarında yaşayan kedilerle organik bir bağ geliştirdi. Elbette bu ilişkinin bu kadar olumlu olmadığı bir dönem de vardı. On yıl önce, kedi popülasyonu kontrolsüz bir şekilde arttı ve birçok kedi hastalandı. Bazı kediler bulaşıcı hastalık nedeniyle kör oldu. Hapishanenin sosyal hizmet uzmanı Carla Contreras Sandoval, bu durumun mahkumları bile strese soktuğunu söyledi. Böylece 2016 yılında hapishane yetkilileri gönüllü hayvanseverlerin kedilere bakmasına izin verdi.
Felinnos Vakfı adındaki bir kuruluş, o günden beri kedileri tedavi edip kısırlaştırmak için Humane Society International ile birlikte çalışıyor. Sandoval, programın başarısının kısmen mahkumlar sayesinde olduğunu söyledi. Mahkumlar bakıma muhtaç kedileri toplayıp gönüllülere ulaştırıyor. Geçtiğimiz günlerde dört gönüllü aralarında Lucky, Aquila, Dropón ve onun altı yavrusu ile Nuñez'in kedisi Ugly'nin de bulunduğu çok sayıda kediyi bulmak için hapishane arazisinde arama yaptı. Mahkumların futbol maçı için doldurduğu avluda gönüllülere kibar bir şekilde yol açıldı. Kedilerin toplanmasına yardım eden mahkumlar parmaklıklar arasından gönüllülere teslim etti.
Silah suçlamasından sekiz yıl hapis yatan 57 yaşındaki Denys Carmona Rojas, kutudaki kedi yavrularına odaklandığını anlattı. Annesi doğum sırasında öldükten sonra yavru kedileri özel sütle beslediğini anlatarak hücresinde çok sayıda yavru kedinin yetiştirilmesine yardım ettiğini söyledi. Rojas “Kendini kediye adarsın. Onunla ilgilenir, ona göz kulak olur ve onu seversin. Bunda kötü bir şey yok dostum” dedi.
© 2023 The New York Times Company