23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 26.02.2022 16:02 | Son Güncelleme: 27.02.2022 11:29

Biden, Soğuk Savaş stratejisini güncelleme çabasında

Soğuk Savaş sırasında ABD, literatüre “çevreleme politikası” olarak geçecek, basit gibi görünmesine karşın kapsamlı bir stratejiyi uyguluyordu. Perşembe günü Ukrayna’ya yapılan saldırı sonrası, Başkan Joe Biden yeni bir çevreleme stratejisi peşinde
Joe Biden ve Vladimir Putin, Cenevre-İsviçre, 16 Haziran 2021 (Fooğraf: Doug Mills/The New York Times)
Joe Biden ve Vladimir Putin, Cenevre-İsviçre, 16 Haziran 2021 (Fooğraf: Doug Mills/The New York Times)

David E. Sanger/THE NEW YORK TIMES

Sovyetler Birliği’nin açıkça sınırlarını genişletmek istemesinin üzerinden 75 yılı aşkın süre geçti. Soğuk Savaş sırasında ABD, literatüre “çevreleme politikası” olarak geçecek, basit gibi görünmesine karşın kapsamlı bir stratejiyi uyguluyordu. 

Perşembe günü Ukrayna’ya yapılan saldırı, tıpkı Soğuk Savaş yıllarında görülen kabuslar gibiydi. Saldırı sonrası, Başkan Joe Biden yeni bir çevreleme politikasına geçeceklerini net bir şekilde ifade etti. Bu politika, Soğuk Savaş dönemindeki ile aynıymış gibi görülse de, günümüz koşulları doğrultusunda yeniden ele alınmalı. 

Rusların iki kozu: Doğal gaz ve siber silahlar

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'un ifadesiyle “bir ülkenin tamamını dünya haritasından silmek” için harekete geçen Rusya, aynı zamanda Almanya ve diğer birçok Avrupa ülkesi için önemli bir doğal gaz tedarikçisi olmaya devam ediyor. İşte bu durum, Biden'ın stratejik ürünlerin Rusya'ya ihracını durdurma konusunda neden zorlandığını da ortaya koyuyor. 

Ayrıca, bugünün Rusya'sı nükleer felaket riskini almadan, ABD ve müttefiklerine saldırmak için kullanabileceği bir dizi siber silaha sahip. Yani Başkan Vladimir Putin'in elinde, seleflerinin asla sahip olmadığı bir opsiyon var. 

Bunlar, ABD’nin Rusya’ya çevreleme politikasını uygulamasının neden zor olduğuna dair sadece iki örnek. 

ABD, Rusya'yı NATO'ya katacaktı

ABD hükümetleri son 30 yıldır Sovyet/Rus liderlerini ılımlı iş insanları, hatta ortakları olarak görüyordu. “Açıklık politikasını” (glastnost) övüp Moskova’yı Dünya Ticaret Organizasyonu ve G7’ye dahil ettiler. Washington 1990’larda kısa bir süreliğine de olsa, Rusya’nın birgün NATO’ya katılabileceğine bile değindi. 

Geçen yıl başkan seçildiğinde Moskova “istikrarlı, tahmin edilebilir” bir ilişki vaadinde bulunan Biden, perşembe günü bu bağların kopmasından bahsetti: “Artık bütün dünya Putin ve Kremlin’in gerçek yüzünü görüyor. Amaçları hiçbir zaman kendi güvenliklerini sağlamak değildi. Putin’in başından beri asıl niyeti, her yolu mübah görerek bir imparatorluk kurmak, komşularına yolsuzluk ve baskıyla zorbalık yapmaktı.”   

Biden, Rusya'nın ekonomik ve stratejik olarak ciddi bedeller ödeyeceğini, Putin’in uluslararası arenada yalnız kaldığını belirtti. 

Bu sözler, NATO'yu Rusya'nın sınırlarına kadar genişletmenin kötü bir fikir olduğu konusunda uyarıda bulunan, çevreleme politikasının mucidi, ABD Dışişleri Bakanlığı görevlisi George F. Kennan'a tanıdık gelebilir. 

Kennan, Moskova’daki ABD Elçiliğinden yolladığı 8 bin kelimelik ünlü “Uzun Telgraf”ında, çevreleme politikasının temel amacının, Sovyet hırsına coğrafi sınırlar koymak olduğunu belirtiyordu. Ancak telgrafın uzunluğuna rağmen, metnin büyük bölümü Josef Stalin hükümetinin psikolojisi üzerineydi. Kennan, rejimin paranoyak olduğunu ve dış dünyayı “şeytani, düşmancıl, tehditkar” olarak gördüğünü vurguluyordu. 

Putin’in, Ukrayna'yı soykırımları tetiklemek ve nükleer silah aramakla suçladığı asılsız iddiaları ile ABD'nin kendilerine saldırmak amacıyla Ukrayna topraklarını kullanmayı denemekle itham etmesi arasındaki benzerlikler dikkat çekici. Tıpkı, Amerika’yı "yalan imparatorluğu" olarak tanımlaması gibi. 

Ancak Dış İlişkiler Konseyi başkanı Richard N. Haass'ın perşembe günü belirttiği gibi: “Bugün çevreleme politikasını uygulamak çok daha karmaşık”. Haass, günümüz dünyasında ihtiyaç duyulan enerji ve minerallerin ihracatçısı Rusya’nın bu kozuna dair, “Bizim üstünlüklerimiz olsa bile bu durum onlara avantaj sağlıyor” diyor. Bu avantaj, Biden'ın Rusya'nın SWIFT sisteminden neden atılmadığına ilişkin bir soruya verdiği yanıtta da açıkça kendini gösterdi.

Rusya'yı bu sistemden izole etmek, Moskova'nın petrol ve doğal gaz gelirlerini keseceğinden yıkıcı bir hareket olurdu. Enerji ihracatı, Rusya’ya gelen nakitin yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyor ve Putin'i en çok incitecek yaptırım olacağı neredeyse kesin. Ancak Biden konuşmasında, yaptırım paketinde enerji ödemelerinin devam edebilmesine özen gösterildiğini söyledi. 

Çin faktörü

Çevreleme politikasının olası işlevsizliğinin bir diğer sebebi de, Rusya’nın Batı’ya kafa tutmada yeni ve hevesli bir ortağa sahip olması: Çin. 

Kennan çevreleme politikasını yaratırken, Çin iç savaşın ortasındaydı. Soğuk Savaş sonrası, Rus liderler Çin mevkidaşları ile buluştuklarında hep üstün olan taraftı. Bu artık geçerli değil. Geçen hafta sonu, Çin’in Dışişleri Bakanı Münih Güvenlik Konferansı’nda "Ukrayna'nın sınırlarına saygı duyulması gerektiğini" belirttiğinde, katılımcılar sandalyelerinden fırladı. 

Bir an için Çin’in Rusya'yı dizginlediği sanıldı. Ama bu, geçtiğimiz cumartesiye kadar sürdü. Çin hükümeti perşembe günü, yani Rus kuvvetleri Ukrayna'yı bombalarken, Putin'in bu ayki Kış Olimpiyatları için Pekin gezisi sırasında duyurulan çok sayıdaki anlaşmanın onaylandığını açıkladı. Ayrıca duyurularının hiçbir cümlesinde "yaptırım" kelimesi geçmedi.

Biden da, kendisine Çin’in Rusya’yı izole etmesi için baskı uygulayıp uygulamadığı sorulduğunda tereddüt ederek “Bunu şu an konuşmaya hazır değilim” cevabını verdi.  

Nükleer savaş yerine siber çatışma

Çevreleme politikasının önünde, Kennan’ın tahmin edemeyeceği bir sorun daha var: Süper güçlerin birbirlerine nükleer silah kullanmadan, uzak mesafelerden saldırmasını sağlayan siber çatışma. 

Microsoft Ekim ayında, geçtiğimiz yıl dünya çapında izini sürdüğü devlet destekli siber saldırıların yüzde 58'inin Rusya'dan kaynaklandığını bildirdi. Ve bu rakam, Rus topraklarında çalışan yasa dışı fidye yazılımı çetelerini kapsamıyor.

ABD Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Dairesi (CISA) Direktörü Jen Easterly, bir ayı aşkın süredir “Kalkan” ismini verdiği tweetler atıp konuşmalar yaparak, ülkenin özel bilgisayar ağlarının dayanıklılığını arttırma çağrılarında bulunuyor. 

İngilizler, FBI, Ulusal Güvenlik Ajansı ve Easterly'nin yönettiği CISA, yakın zamanda yeni bir zararlı yazılımın teknik ayrıntılarını açıkladı. Zararlı yazılımın, 2017'de Ukrayna'yı hedef alan, şimdiye kadar yapılmış en yıkıcı saldırılardan birinin türevi olduğu ortaya çıktı.

Ancak bu, ABD’nin en büyük bankaları ve kamu kuruluşları için eski bir haber. Zira yıllardır Rusya'nın Ukrayna ve diğer ülkelere saldırılarını inceliyorlar. Ancak saldırıları savuşturmak için yeterli güvenlik yatırımı yapmayan şirketlerin, korumalarını oluşturması zaman alıyor. Bu nedenle, daha korunaksız sistemleri kilitlemek için yapılan son dakika uyarılarının, faydasına karşın yeterli oldukları düşünülmüyor. 

© 2022 The New York Times Company