05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 03.11.2025 20:22 | Son Güncelleme: 03.11.2025 20:28

Fransa'nın DNA havuzu etkisini gösterdi: Louvre soygununda hırsızları ele verdi

Louvre’daki 100 milyon dolarlık mücevher soygununda üç şüpheli, olay yerinde bırakılan DNA izleri sayesinde yakalandı. Fransa’nın 4,4 milyon kişiye ait dev DNA veri tabanı, ülkenin suç soruşturmalarında en etkili araçlardan biri haline geldi
Fotoğraf: ShutterStock
Fotoğraf: ShutterStock
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Catherine Porter / New York Times

Polisin, Fransa’nın tarihi mücevherlerden sekizini çalan soyguncuları yakalaması bir haftadan kısa sürdü. Yetkililer, Louvre’a girip mücevherleri çaldıkları belirtilen iki zanlının izini buldu, üçüncü bir kişi olan şüpheli suç ortağı da Çarşamba günü yakalandı.

Her üç vakada da DNA, soruşturmanın kilit unsuru oldu.

Başsavcı Laure Beccuau, müzeye girip 100 milyon dolar değerindeki mücevherleri çalan iki kişinin DNA’sının pencerede ve kaçış için kullanılan iki güçlü motosikletten birinde bulunduğunu söyledi.

Beccuau, France Info radyosuna verdiği röportajda, suç ortağı olduğu öne sürülen kişinin DNA’sının, Louvre’un ikinci katındaki balkona iki hırsızı çıkarmak için kullanılan kamyona monte mekanik merdivenin sepet kısmında bulunduğunu söyledi.

Hırsızların kısa sürede yakalanması DNA analiz sisteminin gücünü gösterdi

Gösterişli soygun, Avrupa müzelerindeki güvenlik zafiyetinin bir göstergesi gibi görünse de, zanlıların kısa sürede yakalanması Fransa’daki DNA analiz sisteminin gücünü ortaya koydu.

Ayrıca bu durum, kusursuz planlanmış gibi görünen soygunun sonunda hırsızların yaptığı dikkatsizliklerin de göstergesiydi. Polis ve güvenlik görevlilerinden kaçarken geride bir eldiven, düşürülmüş bir taç ve yakmaya çalıştıkları ancak başaramadıkları mekanik merdivenli kamyonu bıraktılar.

Soruşturmacılar, olay yerinden ve hırsızların bıraktığı nesnelerden toplam 150 adli örnek topladı. Yakalanan üç kişinin de daha önceki hırsızlık suçları nedeniyle DNA’ları veri tabanında kayıtlıydı.

Marsilyalı ceza avukatı Gaëtan Poitevin, “Bu veri tabanındaki DNA eşleşmeleri olmasaydı bu kişileri bulabileceğimize inanmıyorum” ifadelerini kullandı.

DNA veri tabanı nasıl çalışıyor?

Fransa’nın Ulusal Otomatik Genetik Parmak İzi Dosyası’nda (FNAEG) geçen yıl sonu itibarıyla 4,4 milyon DNA profili bulunuyordu. Bu profiller, yaklaşık 30 yıllık bir süreçte suç şüphesiyle gözaltına alınan, mahkum olan ya da doğal afetlerde hayatını kaybeden kişilerden toplandı.

Artık polis soruşturmalarının temel unsurlarından biri haline gelen bu sistemde, adli ekipler tükürük, ter, saç, deri, meni ve kan örneklerini topluyor, bunları kamuya ait veya özel sertifikalı laboratuvarlarda inceliyor. Laboratuvarlar, çıkan DNA dizilimlerini dev veri tabanıyla karşılaştırarak tam eşleşme arıyor.

Polisler sendikası başkanı Olivier Halnais “Artık sadece birkaç saat içinde pozitif DNA sonucu alabiliyoruz” şeklinde konuştu.

Fransa’nın DNA veri tabanı nasıl kuruldu?

Fransa, veri tabanını 1998 yılında, “Doğu Paris Katili” olarak bilinen seri katil Guy Georges’un yakalanmasının ardından kurdu.

Georges, bir kadına silahla saldırdığı için hapse girmişti ve polis onun DNA’sını toplamıştı. Ancak o dönem merkezi bir DNA veri tabanı olmadığı için, polis bu DNA’yı beş kadının tecavüz edilip öldürüldüğü olay yerlerinden toplanan DNA örnekleriyle karşılaştıramadı.

Serbest kaldıktan sonra Georges iki kadına daha tecavüz edip öldürdü. Tekrar yakalanmasının ardından yedi kadının cinayetinden hüküm giydi. Bu olay, Fransa’da ulusal bir DNA veri tabanı kurulmasına yol açtı.

Başlangıçta veri tabanı yalnızca cinsel suçluların DNA’sını içeriyordu. Ancak sonraki beş yılda cinayet, terör, uyuşturucu kaçakçılığı, saldırı, hırsızlık ve mala zarar verme gibi çok daha geniş suç gruplarına da yayıldı.

Poitevin, "Veri tabanından silinme süreci o kadar zahmetli ki, çoğu kişi bu hakkı kullanmıyor" sözlerini kaydetti. DNA örneği vermeyi reddedenlerse en az bir yıl hapis ve 15 bin euro para cezasıyla karşı karşıya kalıyor.

2018-2022 arasında yılda ortalama 680 kişi DNA örneği vermeyi reddettiği için mahkum edildi. Bu, her yıl yargılananların yüzde 1’inden azına denk geliyor.

Poitevin şöyle devam etti:

“Müvekkillerim arasında DNA vermeyi reddeden hiç kimse yok, çünkü bu onlar için suçluluk itirafı anlamına geliyor”

Bu nedenle veri tabanı büyümeye devam ediyor. Fransız araştırmacılar, topladıkları DNA’yı 30’dan fazla Avrupa ülkesinin ulusal DNA veri tabanlarıyla ve ABD dahil diğer ülkelerin sistemleriyle de karşılaştırabiliyor.

DNA bankası ve çözülmemiş dosyalar

Veri tabanı rutin soruşturmalarda sıkça kullanılsa da, özellikle soğuk dosyaların çözümünde büyük fayda sağladı.

Karısına uyuşturucu verip onlarca erkeğinin cinsel saldırısına yol açmaktan hüküm giyen Dominique Pelicot’un DNA’sı, yirmi yılı aşkın süre önce işlenen bir tecavüz girişimiyle eşleştirildi. 1999 tarihli dava yıllarca askıda kalmıştı. Pelicot 2020’de yeniden tutuklanıp DNA örneği verince, bu örnek olay yerinden yıllar önce toplanan DNA ile eşleşti. 

2011’de, dokuz yıldır çözülmemiş bir cinayeti araştıran bir Fransız polis memuru, veri tabanını tam eşleşme yerine “benzer” DNA profilleri için taradı. Bu yöntem katilin babasına ulaşılmasını sağladı ve dava çözüldü.

Sosyolog Joëlle Vailly’e göre, bu tür akraba DNA eşleştirmeleri çok zaman alıyor ve yalnızca cinayet ya da tecavüz gibi ağır suçlarda kullanılıyor.

Fransa’nın sistemi ABD’ninkinden nasıl farklı?

Fransız sistemi, ABD’deki Combined DNA Index System (CODIS) adı verilen sisteme oldukça benziyor. ABD veri tabanında 24,9 milyondan fazla mahkum veya gözaltına alınmış kişiye ait DNA profili ve 1,4 milyon olay yeri DNA örneği bulunuyor.

Son yıllarda Amerikan kolluk kuvvetleri, suçu olmayan milyonlarca insanın soy ilişkilerini bulmak için kullandığı GEDmatch ve FamilyTreeDNA gibi DNA siteleri üzerinden de suçlulara ulaşıyor.

Bu ticari veri tabanları, polise kısmi DNA eşleşmeleri sağlıyor; yetkililer bu eşleşmeleri başka tekniklerle daraltıyor.

Bu yöntem 2018’de, “Golden State Killer” olarak bilinen seri katilin kimliğinin tespit edilmesiyle ünlendi.

2022’de bir Kanadalı araştırmacı, ABD’de adli genetik soyağacı yönteminin 800’den fazla vakada kullanıldığını belirledi.

Maryland Üniversitesi hukuk profesörü Natalie Ram, üç ABD eyaletinin bu uygulamayı düzenleyen yasalar çıkardığını söyledi.

Fransa’da ise bu tip genetik testi yapan özel şirketler yasak. Bunun nedeni, soy araştırmalarının ülke tarihinde hassas bir konu olması. Çünkü II. Dünya Savaşı sırasında birçok Fransız Yahudisinin soy bilgisi, onları toplama kamplarına göndermek için kullanılmıştı.

Geçtiğimiz ay Fransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanin, 18 aydan uzun süredir çözülmemiş ciddi suçların araştırılmasında, Amerikalı genetik test şirketleri gibi özel yabancı firmaların verilerine erişim izni veren bir yasa hazırlığında olduklarını açıkladı.

© 2025 The New York Times Company