Franz Lidz / The New York Times
19. yüzyılın ortalarından bu yana modern futbolun doğduğu yer olarak İngiltere genel kabul görmektedir. Sporun kökeni genellikle Orta Çağ’da Britanya Adaları’nda popüler olan, şiddetli ve kaotik bir oyun olan “mob football”a kadar uzanır. Yüzlerce oyuncu, komşu köylerden toplanır, iki takıma ayrılır ve genellikle şişirilmiş bir domuz mesanesi olan yuvarlak bir nesne üzerinde körlemesine mücadele ederdi. Sarhoş itişmeler, tekmelemeler ve yumruklaşmalar saatlerce, hatta günlerce sürebilirdi ve bu oyunun belirli bir süresi yoktu. Tek kural: Silah yasaktı.
1583 tarihli 'The Anatomie of Abuses' adlı broşürde Püriten yazar Philip Stubbs bu acımasız eğlenceye “kanlı ve öldürücü bir uygulama” diyerek öfkesini dile getirmişti. 1863 yılında, bu kaosu azaltmak ve oyunu düzenlemek için genç bir İngiliz avukat ilk kapsamlı kural kitabını yazdı. Bu kurallar Londra’da Eton ve Harrow gibi yatılı okullardan mezun gençlerin kurduğu yeni Futbol Federasyonu (Football Association) tarafından kabul edildi. Bu nedenle İngiltere, bugünkü futbolun öncüsü olma iddiasını sürdürüyor.
Futbolu İskoçlar bulmuş olabilir mi?
Ancak İskoçya Futbol Müzesi’nin kurucularından ve emekli bir öğretmen olan Ged O’Brien bu anlatının tamamen asılsız olduğunu savunuyor. O’Brien “Gerçek şu ki, yüzyıllar boyunca İskoçya’nın her kasaba ve köyünde futbol oynanmıştır. Ama bu ‘mob football’ değil, gerçek futboldu,” diyor.
Geçen ay O’Brien ve bir grup arkeolog, İskoçya’nın Kirkcudbrightshire bölgesindeki Anwoth kasabasında, 17. yüzyıldan kalma eski bir çiftlikte dünyanın bilinen en eski futbol sahasını keşfettiklerine inanıyor. Bu keşif, yazılı kaynakların az olduğu bir dönemde organize bir futbol alanına dair nadir fiziksel kanıtlar sunuyor.
“Bu keşif, spor tarihçileri için çok ciddi sonuçlar doğuracak,” diyen O’Brien, “Güzel oyun dediğimiz şeyin kökenleri hakkında bildiklerini sandıkları her şeyi yeniden yazmak zorunda kalacaklar” ifadelerini kullandı.
İlk ipuçları, 1627-1638 yılları arasında Anwoth Kilisesi’nde papazlık yapan Presbiteryen din adamı Samuel Rutherford tarafından yazılan bir mektupta bulundu. Mektupta Rutherford, cemaatinin pazar günleri öğleden sonra Mossrobin Çiftliği denilen yerde “Foot-Ball” oynadığını üzülerek bildiriyor.
O’Brien, “Rutherford yerel halkın ayinlere katılmasını sağlamakla yükümlüydü. Eğlenceye harcanan her an, Tanrı’ya hizmetten çalınan zamandı,” diyor. Rutherford bu “günahkâr” oyunu engellemek için cemaate, oyun alanına taşlarla bir set çekmelerini emretmiş. O’Brien bu durumu “ilkel bir ‘Top Oynamak Yasaktır’ tabelası gibiydi” diyerek açıklıyor.
Arkeologlar, şimdilerde geyik otlağı olan bu yamaç arazide bir dizi büyük taş keşfetti. Alan, yaklaşık 280 feet uzunluğunda ve 147 feet genişliğinde, yani standart bir Amerikan futbol sahasından biraz daha küçük. Archaeology Scotland adlı kuruluşta görevli arkeolog Kieran Manchip, taş dizisinin tarımsal bir yapı olmadığını, tarihî haritalarda da böyle bir işlevle yer almadığını belirtiyor.

Kazı çalışmaları sonucu taşların gevşek bir şekilde yerleştirildiği, altlarındaki toprak yüzeyin daha eski olduğu ve taşların sınır, ekinlik ya da hayvan barınağı olarak kullanılmadığı anlaşıldı. Toprak analizleri, taşların yaklaşık 400 yıl öncesine, Rutherford’un bu futbol faaliyetlerinden rahatsızlık duyduğu döneme ait olduğunu ortaya koydu.
Manchip, “Rutherford’un futbolcularla ve yerel halkla olan etkileşimine dair anlatılar, arazide gözlemlenenlerle uyumlu. Bu hikâyenin geçerliliğini sorgulamamız için bir sebep yok,” diyor.
İddialar tartışma yarattı
Ancak bu yorumlar, yalnızca İngiliz futbol tutkunları arasında değil, tarihçiler arasında da tartışma yaratıyor. İngiliz hayır kurumu Sheffield Home of Football’un yöneticilerinden Steve Wood, Mossrobin’de ne tür bir “foot-ball” oynandığının bilinmediğini savunuyor. Wood, “Eğer Ged orada nasıl bir oyun oynandığını açıkça ortaya koyarsa ve bu oyunun modern futbol ile doğrudan bir bağlantısı olmadığını kabul ederse, alanın tarihî önemi konusunda bir uzlaşıya varabiliriz,” diyor.
O’Brien ise teoriler konusunda oldukça iddialı. “Maçlar her pazar oynandığına göre, oyun çok sert olamazdı çünkü ertesi gün çalışmaları gerekiyordu. Çalışmazsan aç kalırsın,” diyor. Wood’un eleştirilerine de cevap veren O’Brien, “Eğer bir milleti fakir, önemsiz ve cahil olduğuna inandırmak istiyorsan, o milletin geçmişte başardığı büyük şeyleri bilmemesi gerekir,” diyor ve ekliyor: “Mossrobin’de oynanan oyun modern futbolun atasıydı. Ve o oyun İskoçlara aitti”
© 2025 The New York Times Company