Choe Sang-Hun / New York Times
Güney Kore’nin Kuzey Kore ve Çin’le ilişkileri, kısa ömürlü sıkıyönetim uygulamasının ardından nisan ayında görevden alınan eski Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol döneminde giderek gerildi. Yoon yönetiminde Güney Kore, Kuzey Kore’ye karşı daha çatışmacı bir tutum sergiledi ve diyaloğu dışladı. Bunun sonucunda Kuzey Kore, uzun süredir benimsediği birleşme politikasından vazgeçerek Güney’i nükleer silahlarla gerekirse boyun eğdirilmesi gereken bir düşman olarak tanımladı.
Yoon ayrıca, Güney Kore’nin Soğuk Savaş sonrası dönemde hep dikkatle korumaya çalıştığı Washington ile Pekin arasındaki hassas dengeyi bozdu. Çin, bu dönemde Güney Kore’nin en büyük ticaret ortağı haline gelirken, Amerika Birleşik Devletleri ise ülkenin tek askeri müttefiki olarak kaldı. Yoon yalnızca ABD’nin tarafını tutmakla kalmadı, aynı zamanda Çin’in Güney Kore’ye casus gönderdiğini ve seçimleri manipüle ettiğini öne sürerek Pekin’i açıkça kızdırdı.
Favori adaydan Çin'e sıcak mesaj
Seçim öncesi anketlerde önde görünen başkan adayı Lee Jae-myung “Güney Kore ile Çin arasındaki ilişkiler tarihinin en kötü seviyesine ulaştı” dedi ve Yoon’un Çin politikasını eleştirerek “Ben ilişkileri istikrara kavuşturup yöneteceğim” ifadelerini kullandı.
Lee ve ana rakibi Kim Moon-soo’nun dış politika vaatleri birçok açıdan benzerlik taşıyor.
Her iki aday da Güney Kore’nin diplomatik temelinin ABD ile ittifak olduğunu yeniden teyit ederek bu bağı derinleştirmeyi vaat etti. Kuzey Kore’nin artan nükleer tehdidine karşı savunma yatırımlarını artırmayı ve ABD ile ortak caydırıcılığı güçlendirmeyi planlıyorlar. Ayrıca bölgesel güvenlik için ABD ve Japonya ile üçlü iş birliğine de destek veriyorlar.
Lee ve Kim ayrıca, Güney Kore topraklarında konuşlu 28 bin 500 Amerikan askerinin maliyetini artırmak isteyen ve aynı zamanda otomobil, çelik ve diğer ihracat ürünlerine yüksek gümrük vergileri uygulayan Başkan Donald Trump’la iyi ilişkiler kurmanın öneminin de farkında.
Çin ve Kuzey Kore adaylar arasında ikilem yaratıyor
Ancak iki aday, Kuzey Kore ve Çin konularında derin bir ayrışmayı temsil ediyor.
Yoon’u destekleyen sağcı Halkın Gücü Partisi'nden Kim, sol eğilimli Demokrat Parti'yi “Kuzey Kore ve Çin yanlısı” olmakla suçladı ve onların, Seul’ün Washington ile olan ittifakını Pekin ve Pyongyang’la ilişkileri düzeltmek uğruna zayıflatacağını savundu.
Kampanya boyunca Kim, özellikle yaşlılar ve genç erkek seçmenler arasında Çin karşıtı duygulara hitap etmeye çalıştı. Lee’yi, Washington ile Pekin arasında tarafsız kalmaya çalışan sorumsuz bir “dengeci” olmakla suçladı ve kendisini açıkça ABD yanlısı olarak tanımladı.
Kim geçen ay bir televizyon tartışmasında “Çin, Kore Savaşı sırasında ülkemizi işgal eden düşmandı. O halde nasıl olur da Çin’i ABD ile aynı düzeyde görebiliriz?” sözlerini kaydetti.
Lee ve partisi bu tür suçlamaları, Güney Kore’deki muhafazakârların Soğuk Savaş’tan bu yana liberal rakiplerini “şeytanlaştırmak” için kullandığı bir cadı avı olarak nitelendirdi.
Lee, bir tercih yapmak gerekirse önceliğinin ABD ile ittifak olduğunu yineledi. Ancak Kim’i Çin, Kuzey Kore ve Rusya’yı “gereksiz yere düşmanlaştırmakla” suçladı. ABD ile olan ittifakı çerçevesinde bu ülkelerle ilişkileri iyileştirerek Kore Yarımadası’ndaki gerginliği azaltmayı hedefleyen “pragmatik bir diplomasi” izleme sözü verdi.
"Tüm yumurtalar aynı sepette olmamalı"
“ABD ve Japonya ile iş birliği hayati önemdedir” diyen Lee “Ama tüm yumurtalarımızı tek sepete koymamalıyız” dedi.
Ewha Womans Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Leif-Eric Easley, “Lee birçok noktada haklı. Ancak bu ifadeler gerçekten bir politika ön izlemesi mi, yoksa seçim sloganı mı?” sözleriyle dikkat çekti.
Her iki aday da resmi olarak Kuzey Kore ile diyaloğu destekliyor. Ancak nükleer tehdit karşısında yaklaşım farkları oldukça keskin.
Kim, Güney Kore’nin kendi nükleer silahlarını geliştirmesi gerektiğini savunan halk desteğine seslenerek, seçilirse Güney Kore nükleer santrallerinden çıkan atık yakıtları yeniden işleyip zenginleştirme izni almak için Trump’la pazarlık yapacağını söyledi. Bu, nükleer bomba üretmek için gereken malzemelerin elde edilmesini sağlayacak.
Hatta Kim, “gerekirse nükleer silah tasarımı için teknoloji biriktireceklerini” ve bunu ABD ile yakın iş birliği içinde yapacaklarını ifade etti. Alternatif bir yol olarak da ABD’nin Güney Kore’ye taktik nükleer silahlarını yeniden konuşlandırmasını isteyebileceklerini belirtti.
Lee ise bu tür önerileri “akılsızca ve uygulanamaz” buldu. ABD’nin onlarca yıllık nükleer silahsızlanma politikasına dikkat çekti. Güney Kore’nin nükleer santralleri için yakıt teminini güvence altına almak amacıyla uranyum zenginleştirmeyi desteklediğini, ancak nükleer silah geliştirmek istemediğini söyledi.
Lee sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eğer Amerika’nın taktik nükleer silahlarını yeniden konuşlandırırsak, Kuzey Kore’den nükleer silahlarını bırakmasını isteyemeyiz”
© 2025 The New York Times Company