22 Aralık 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 01.10.2024 00:00 | Son Güncelleme: 01.10.2024 00:02

İran'ın Direniş Ekseni çatırdıyor

İsrail'in tüm askeri gücünü kullanarak Hizbullah'a karşı verdiği savaşta Nasrallah'ı da öldürerek dengeleri kendi lehine iyiden iyiye çevirmesinin ardından İran'ı daha zorlu günler bekliyor. İran'ın İsrail'i yok etmek için 'beslediği' Direniş Ekseni ise giderek hayal kırıklığına dönüşüyor
Fotoğraf: Diego Ibarra Sánchez/The New York Times
Fotoğraf: Diego Ibarra Sánchez/The New York Times

Ben Hubbard - Alissa J. Rubin / The New York Times

İran'ın Orta Doğu'da İsrail'e karşı bugüne kadar izlediği strateji basitçe şuydu: İsrail ile büyük bir savaş çıktığında, Orta Doğu'da “direniş ekseni” olarak bilinen İran destekli milis ağının tüm üyeleri, Yahudi devletini yok etmek üzere ortak hedeflerine doğru koordineli bir şekilde savaşa katılacaktı.

İran bu stratejiyi geliştirdi ve her bir grubun savaş kabiliyetini arttırmak ve onları birbirlerine bağlamak için çok fazla kaynak harcadı.

Ancak İsrail'in son haftalarda Lübnan'da Hizbullah'ı vurması -birçok komutanını öldürmesi ve liderine suikast düzenlemesi- karşısında eksenin verdiği tepkinin şu ana kadar cılız kalması, eksenin bölgedeki pek çok kişinin beklediğinden daha zayıf ve parçalanmış olduğunu ve İran'ın savaşı genişletmenin İsrail'in ateş gücünü Tahran'a yöneltmesine neden olabileceğinden korktuğunu gösteriyor.

Washington'daki Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı olan Ali Alfoneh, “Direniş ekseni denilen şey en başından beri İslam Cumhuriyeti'nin prestijini arttırmak için yaratılmış bir propaganda kurgusuydu” dedi.

Alfoneh'e göre son yıllarda şebeke üyeleri bazı küçük askeri zaferler elde etti ama iş daha ciddi rakiplere ya da İsrail gibi bir devlet aktörüne gelince oyun değişiyor.

İran bu ekseni İsrail ve ABD'ye karşı antipati duyan ama o zamana kadar daha yerel savaşlar veren silahlı gruplardan oluşturdu. Amerika Birleşik Devletleri bu grupların çoğunu terör örgütü olarak sınıflandırıyor.

Üyelerinin çoğunluğunu Filistinli mültecilerin ya da onların soyundan gelenlerin oluşturduğu Hamas, en son Gazze Şeridi'nde olmak üzere on yıllardır İsrail'le doğrudan savaşıyor.

İran dışında eksenin tek üyesi olan Suriye'de ise Devlet Başkanı Beşar Esad'ın hükümeti İsrail ile resmi bir savaş hali sürdürüyor olsa da tartışmalı sınırları konusunda sessiz kalmayı tercih etti.

İran ayrıca Suriye'de ve Irak'ta İsrail karşıtı milisleri destekledi. 2003 işgalinden sonra ABD'ye karşı savaşan ve daha sonra İslam Devleti grubuyla savaşan gruplardan bazılarını İranlılar silahlandırdı. Bu gruplar siyasi güç kazandıklarında İran'a Irak'ın iç siyasetinde bir pay vermiş oldular.

Ancak 1980'lerin başında doğrudan İran'ın yönlendirmesiyle Lübnan'da kurulan Hizbullah, uzun zamandır eksenin en kıdemli üyesi ve yakın zamanda suikaste kurban giden lideri Hasan Nasrallah da bu ekseni bir arada tutan kilit isimdi. Uzun geçmişi ve komutanlarının çoğunun eğitim aldığı İran'la olan yakın bağlantıları nedeniyle Hizbullah daha iyi taktik savaş becerilerine ve güdümlü füzeler dahil gelişmiş silahlara sahip.

İranlıların aksine Lübnanlı savaşçılar Arapça konuşuyor ve bu da Hizbullah'ın işine geliyor. Örneğin Hamas'ın tünel inşa etme kabiliyetini, Iraklıların ve Husilerin füze ve insansız hava aracı kullanımı noktasında yeteneklerini geliştiriyor. Nasrallah ayrıca diğer grupların liderleriyle kişisel bağlar kurarak bir danışman ve rol model olarak öne çıktı.

Hizbullah ağır yara aldı

Bu nedenle İsrail'in son iki hafta içinde Hizbullah'a yönelik hızlı ve yıpratıcı saldırıları - binlerce çağrı cihazı ve telsizi patlatması, birçok üst düzey komutanını öldürmesi ve Nasrallah'a Beyrut'un güneyinde büyük bir bombalı suikast düzenlemesi - eksenin diğer üyelerini sarstı. Hizbullah'ın böylesine ağır kayıplar verebileceği ihtimaline karşı hazırlıksız oldukları anlaşılıyor.

İsrail'in saldırılarını arttırdığı haftalarda ya da Nasrallah'ın öldürülmesinden sonraki günlerde neden Hizbullah'ın yardımına koşmadıkları belirsizliğini koruyor ancak Hizbullah'ın İsrail'e karşı tek başına ayakta kalabileceğine dair aralarında köklü bir inanç olduğu anlaşılıyor. İran'ın hemen bir karşılık verme konusundaki suskunluğu da -en azından şu ana kadar- bir sonraki askeri adım konusunda belirsizlik yaratıyor.

Suriye'de Esad, Nasrallah'ın ölümünden sonra yas ilan etmek için iki gün bekledi, oysa Hizbullah sadece birkaç yıl önce hükümetini tehdit eden isyancıları püskürtmek için binlerce savaşçı göndermişti.

Hamas zayıfladı, Husilerin saldırısı püskürtüldü

Hamas, Gazze'de İsrail'le yaklaşık bir yıldır süren savaş nedeniyle fazla bir şey yapamayacak kadar yıpranmış durumda. Yemen'deki Husiler ile Suriye ve Irak'taki milisler İsrail'i ya da Orta Doğu'daki Amerikan askeri üslerini hedef alan saldırılar düzenlediler ama bunlar büyük ölçüde püskürtüldü.

Eksenin kurucusu İran bile şu ana kadar Hizbullah'ı kurtarmak ya da mücadeleye katılmak için net bir adım atmadı. Ülkenin yeni cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, geçen hafta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda dünya liderlerine hükümetinin gerilimi azaltmak ve Batı ile iyi geçinmek istediğini söyledi. İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ise Hizbullah'ın kendi yolunu çizmesi gerektiğini söyledi.

Hamaney, “Direnişteki tüm güçler Hizbullah'ın yanındadır” dedi ve şöyle devam etti:

“Bölgenin kaderini belirleyecek olan direniş güçlerinin başında Hizbullah olacaktır”

İran arada kaldı

Tahran, İsrail'e misilleme yapma arzusunu hissetse de öte yandan İsrail'in İran'a doğrudan saldırmasına yol açabileceği korkusu da çekimserlik yaratıyor.

Stimson Center'da çalışan araştırmacı Kawa Hassan İran'a ilişkin “Stratejik bir çıkmazdalar, çünkü hiçbir şey yapmazlarsa bu onları daha da zayıflatacak ve güvenilirliklerini ve caydırıcılıklarını kaybedecekler” dedi.

Uzmanlar Hizbullah'ın bölgedeki müttefiklerinden gelen zayıf tepkiye çeşitli açıklamalar getirdiler.

İttifak her zaman gevşekti ve İran eksen üyelerini, İran'ın başını ağrıtacak savaşlar başlatmak anlamına gelse bile, kendi kararlarını vermeleri için büyük ölçüde serbest bıraktı. Husiler İran'ın tavsiyesine karşı gelerek Yemen'in tamamını ele geçirmeye çalıştı ve Hamas 7 Ekim'de Gazze savaşını başlatan İsrail saldırısını başlatmadan önce İran'la koordinasyon sağlamadı.

Nasrallah'ın öldürülmesinin şok etkisi sürüyor

Nasrallah'ın Cuma günü ölümünden bu yana Irak'taki iki silahlı grubun komutanları The New York Times'a İran'dan nasıl karşılık vereceklerine dair herhangi bir talimat almadıklarını söyledi. İsimlerinin gizli kalması koşuluyla konuşan komutanlardan biri, Nasrallah'ın öldürülmesinin şokunu hala üzerlerinden atamadıklarını söyledi.

Ottawa Üniversitesi'nde kamu ve uluslararası ilişkiler dersleri veren Thomas Juneau, İsrail ile düşmanları arasındaki şiddet düşük seviyede olduğu sürece İran'ın direniş ekseni kazanmasa bile, en azından mevcut durumdan yararlanabileceğine dikkat çekti.

Ancak İsrail askeri ve teknolojik üstünlüğünün tüm ağırlığını ortaya koyduğunda Hizbullah'ı ezip geçti. Juneau, “Konvansiyonel savaştayız ve İsrail'in önemli ve açık hakimiyeti artık ortada” dedi.

© 2024 The New York Times Company