Alan Feuer / The New York Times
Yargıç Aileen M. Cannon'un bu hafta eski Başkan Donald Trump'ın gizli belge davasını düşüren bomba gibi kararının pratikteki etkisi hemen anlaşıldı. Karar, bir temyiz mahkemesi tarafından hızlı bir şekilde bozulması dışında, Trump'ın karşı karşıya kaldığı dört ceza davasından en basit olduğu düşünülenini ortadan kaldırdı. Üstelik bunu tam da Trump Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adaylığını resmi olarak kabul etmek üzereyken yaptı.
Ancak kararın ileride daha geniş bir etkisi olabilir, özellikle de Yüksek Mahkeme sonunda kararın merkezindeki, Trump'a karşı iki iddianame hazırlayan özel danışman Jack Smith'in görevine anayasaya aykırı olarak atanıp atanmadığı meselesini ele alırsa. Mahkeme bu soruyu ele alır ve Cannon'un bulgularını onaylarsa, yargıçlar ikinci kez Trump gibi güçlü siyasi figürlerin kovuşturulmasını daha karmaşık hale getirebilecek bir karar vermiş olacaklar.
Bağımsız savcı atama süreci zorlaşabilir
Daha iki hafta önce, mahkemenin muhafazakar çoğunluğu Trump'ın diğer federal davasında (2020 seçimlerini iptal ettirmeyi planlamakla suçlandığı dava) dönüm noktası niteliğinde bir karar verdi. Bu kararda yargıçlar Trump'a (ve gelecekteki diğer tüm eski başkanlara) resmi eylemlerinin çoğu olmasa da birçoğu için kovuşturmaya karşı geniş bir dokunulmazlık sağladı. Cannon'un savcılarla ilgili mantığı geçerli olursa, Smith'in Trump'ı her iki ceza davasında da sorumlu tutma girişimleri, paradoksal bir şekilde, görevdeki bir başkanın resmi eylemlerinin çoğunu hukukun dışında bırakarak ve siyasi açıdan hassas davalarda bağımsız özel danışman atama sürecini en azından daha zor hale getirerek çok farklı bir etkiye sahip olabilir.
Trump'ın bu konularda şimdiye kadar elde ettiği mahkeme zaferlerinin, Beyaz Saray'ı yeniden kazanması halinde farklı sonuçları olabilir. Kendisi ve müttefikleri defalarca Adalet Bakanlığı'nı çeşitli düşmanlarının peşine düşmek için kullanma sözü verdiler ve Trump başkanlık yetkilerini kullanmaktan çekinmeyecektir. Yüksek Mahkeme'nin savcı atamaları konusunu ele alması biraz zaman alacak olsa da ve kasım ayında Trump'ın seçilmesi halinde olası bir itiraz büyük olasılıkla ortadan kalkacak olsa da yargıçların konuyu ele alma olasılığı pek de düşük bir ihtimal değil.
Yargıç Clarence Thomas, Smith'in özel savcı olarak hukuka aykırı bir şekilde atandığına inandığını zaten açıkça belirtmişti. Mahkemenin dokunulmazlık kararına alışılmadık bir şekilde katılan Thomas, Cannon'ı Smith'in atamasını iptal etmeye davet etti ve Cannon da nihayetinde bunu yaptı. Muhafazakâr hukuk hareketinin önde gelen isimleri yıllardır savcıların sözde tehlikelerinden bahsediyor. Tartışma her zaman savcıların başkan tarafından atanması ve Senato tarafından onaylanması ya da alternatif bir yol olarak Adalet Bakanlığı'nın iç yönetmeliklerine göre değil, belirli federal yasalara göre yönetilmesi gerektiği yönünde oldu.
Cannon pazartesi günü verdiği kararda tam da bu gerekçeyi kullandı. Davalara özel savcılar atanmasının ortadan kaldırılması çağrısında bulunmadı. Bunun yerine, ya atamalarının kongre mevzuatı tarafından yetkilendirilmesi ya da ABD savcıları gibi muamele görmeleri ve başkan tarafından aday gösterilmeleri ve Senato tarafından onaylanmaları konusunda bir güvence istedi. Savcılık yetkisine yönelik bu şüpheci bakış açısı, Yüksek Mahkeme'nin dokunulmazlıkla ilgili kararının bir yankısıydı ve çoğunluğun, partizan savcıların siyasi iddianameler hazırlama tehdidinin, eski başkanların yasaların kapsamı dışında bırakılması hayaletinden çok daha tehlikeli olduğu iddiasına dayanıyordu.
"Dokunulmazlık olmazsa davaların sonu gelmez"
Çoğunluk adına kararı kaleme alan Baş Yargıç John G. Roberts Jr. dokunulmazlık olmadan, birbirini izleyen her başkanın seleflerini yargılamakta özgür olacağını, bu nedenle siyasi davaların sonu gelmez bir kısasa kısas olacağını söyledi. Şimdilik Smith'in ekibi Cannon'un kararını temyize götüreceklerine söz verdi. Aynı zamanda, özel danışmanların yer aldığı diğer davalardaki savunma avukatları da Cannon'un kararını kendi lehlerine kullanmaya çalıştılar. Kararın açıklanmasından birkaç saat sonra, Başkan Joe Biden ve oğlunun Ukraynalı bir şirketten rüşvet istediği iddialarını uydurmakla suçlanan eski FBI muhbiri Alexander Smirnov'un avukatları, davaya bakan özel danışman David C. Weiss'ın alınması için bir dilekçe verdi.
Kanun yapıcılar ve Adalet Bakanlığı yetkilileri, siyasi davalarda görev yapan bağımsız savcıların nasıl atanacağı ve yönetileceği konusunda on yıllardır fikir ayrılığına düşüyor. Örneğin Watergate skandalının ardından Kongre, özel savcılara cezai soruşturmaları yürütmeleri için geniş bir özerklik veren Bağımsız Danışman Yasası'nı kabul etti. Ancak 1999 yılında, Clinton Beyaz Saray'ını tüketen bir başka siyasi skandalın ardından, yasanın süresinin dolmasına izin verildi ve yerini bir dizi iç Adalet Bakanlığı yönetmeliği aldı.
Özel danışmanların kontrolünün bakanlığa geri verilmesi bağımsızlık ve hesap verebilirlik arasında bir denge kurma çabasıydı. O dönemde Washington'da özel savcıların siyasi soruşturmaları dış baskılardan uzak bir şekilde yürütebilecek kadar bağımsız olmaları, ancak yetkilerini kötüye kullanacak kadar da bağımsız olmamaları gerektiği konusunda bir fikir birliği vardı.
©️ 2024 The New York Times Company