Ortaokulda ilk defa duymuştum keçiboynuzunu. Annem çok severmiş meğer. Başta gerçekten keçinin boynuzu olduğunu sandım görüntüsünden. Sonra annem bana nasıl yeneceğini gösterdiğinde ne olduğunu hem öğrendim hem de ilk defa tatmış oldum. Bu odunsu, meyan kökü hatta çikolatayı andıran hafif ballı kavruk lezzet yenmesi kolay olmasa da zarif bir tatlılığa sahipti. Sanki bitter tadı olmayan bir çikolata gibiydi. Keçiboynuzu Akdeniz mutfaklarında, özellikle Sicilya, Girit ve Portekiz’de derin köklere sahip. Tarihsel olarak, kıtlık ve savaş zamanlarında hayati bir gıda kaynağı olmuş ve “fakirin çikolatası” gibi lakaplar kazanmış. Aslında yemeye uğraşmak biraz zahmetli olsa da zaman içinde farklı formları ile tanıştım keçiboynuzunun.
09.05.2025 04:30
Keçiboynuzu
Anadolu ve Mezopotamya’dan çıktığı düşünülen keçiboynuzu antik Yunanlılar tarafından İtalya’ya, Araplar tarafından da Kuzey Afrika, İspanya ve Portekiz’e taşınmış. Bugün sadece yiyecek olarak tüketilmiyor, tüm dünyada pırlantaları keçiboynuzu tohumu ile tartıyoruz
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
* Bu haber/yazı ve resimlerin eser sahipliğinden doğan tüm hakları Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’ne ait olup işbu yazı/haber ve resimlerin, kaynak gösterilmeksizin kısmen/tamamen izin alınmaksızın yeniden yayımlanması yasaktır. Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesinden doğan her türlü hakkı saklıdır.
Sıvı kahvenin atası Türk kahvesi
05 Aralık 2025
Karalahanayı çiğ mi alırsınız, pişmiş mi?
21 Kasım 2025
Kuru kaymak yok olmamalı
14 Kasım 2025
Bizim beyaz peynirden Yunanların feta’sına
31 Ekim 2025
Bu neyin reçeli?
Tüm Yazıları
24 Ekim 2025