Ben Hubbard, Şafak Timur ve Elif İnce / The New York Times
İstanbul'daki evinde sadece iki çocuğuna bakmaya odaklanan Emine Kılıç, on yıl önce ailesine destek olmak için kendi giyim şirketini kurmaya karar verdi. İlkokul mezunu olan Kılıç, kadın girişimciler için devlet destekli faizsiz bir krediyle başladığı işinde şu anda 60 kişiye istihdam sağladığını ve 15 ülkeye ihracat yaptığını söyledi. Kılıç, hayatını değiştirmesi için kendisine ilham veren güçlü bir motivasyon kaynağı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kadınlar için bir şampiyon olarak nitelendiriyor.
Yıldır Erdoğan'a oy verdiğini ve pazar günü de bir kez daha cumhurbaşkanı seçilmesine yardımcı olmak için oy kullandığını anlatan 38 yaşındaki Kılıç, "Cumhurbaşkanım sayesinde kendi şirketimin patronu oldum" dedi. Erdoğan, yirmi yıllık görevi süresince en zorlu sınavı olan son seçimleri bertaraf etmek için çoğu zaman takdir edilmeyen seçmen kitlesi olan muhafazakar kadınların desteğine güvendi.
Türkiye'nin dört bir yanında, hem profesyonel olarak çalışan hem de ev kadını olan birçok muhafazakar kadın Erdoğan'a oy vermekle kalmadı aynı zamanda arkadaşlarıyla akrabalarını da aynı şeyi yapmaları için ikna etti. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nde de kadınlar, çay içerken komşularına parti mesajlarını yayan aktivistlerden Meclis'te partiyi temsil eden düzinelerce kadına kadar, ülke çapında aktif olarak yer alıyor.
"Oy vermek bizim için hayati"
Bu kadınları ve Erdoğan'ı birleştiren şey, Türk toplumunda kadınların önce anne ve eş, sonra da işgücünün bir üyesi olarak rollerine ilişkin ortak muhafazakâr görüş oldu. Saçlarını örten kadınların uzun süre üniversitelerden ve devlet işlerinden men edildiği katı laik bir ülkede, birçok dindar kadın Erdoğan'ı bu kuralların gevşetilmesini sağladığı için koruyucuları olarak görüyor. Erdoğan'ın partisinin kıdemli kadın üyesi ve milletvekili Özlem Zengin, "Türkiye'de oy vermek, özellikle de bizim toplumumuz için sadece birini seçmek değildir. Hayatınızla ilgili bir karar vermektir" diye konuştu.
"Birçok muhafazakar kadın için hırslarının inançlarının kamusal ifadeleriyle sınırlandırılmasının acısı derinlerinde duruyor" diyen Zengin, "Hatta bunu yaşayanların çocuklarını bile etkiliyor" ifadelerini kullandı. Bu kızgınlık aynı zamanda Erdoğan'a duyulan muazzam minnettarlığı da körüklüyor. Zengin, "Erdoğan bu kadar çok seviliyor, çünkü insanların hayatlarını değiştirdi" diye ekledi.
Erdoğan ve kadın destekçileri arasındaki heyecan, 28 Mayıs'taki ikinci turdan iki gün önce düzenlenen bir kadın mitingi sırasında İstanbul'daki bir konferans salonuna yayıldı. Bazılarının yanında bebekleri ya da çocukları olan binlerce kadın salonu doldurdu, kampanya şarkılarını alkışlayıp ellerini sallıyor ve cep telefonlarının fenerlerini havaya kaldırarak Erdoğan'ı sahnede karşıladı. Erdoğan coşkulu alkışlar arasında "Kadınlar ülkeye hizmet etme mücadelemizin en önemli kahramanlarıdır" dedi. Başörtüsü yasaklarını kaldırarak ve Türkiye'nin mimari hazinelerinden biri olan Ayasofya'yı camiye dönüştürerek muhafazakar davaları yerine getirdiğini izleyicilerine hatırlattı. Ayrıca ev kadınlarına emeklilik maaşı bağlanması için yeni bir vaatte bulunarak daha fazla alkış topladı.
"Sandıkları patlatacağız" diyen Erdoğan, "Sadece kendiniz gitmeyin. Ailelerinizin, komşularınızın ve uzak akrabalarınızın da sandığa gittiğinden emin olmalısınız" dedi. Kalabalık, "Kadınlar sizinle!" diye sloganla karşılık verdi.
Başörtü yasağı
Erdoğan'ın muhafazakarlar arasındaki sadık takipçilerinin kökleri Türkiye'nin tarihine dayanıyor. Ağırlıklı olarak Müslüman bir toplum olmasına rağmen, ülke 1923 yılında laik bir devlet olarak kuruldu. Bu da hükümete dini kurumları denetleme ve dindarlığı açıkça göstermeye ilişkin hareketleri kamusal alanın dışında tutma gücü verdi. Bazı Türkler bu laikliği cumhuriyetin kurucu unsuru olarak görüyor. Ancak bu durum, kendilerini ikinci sınıf vatandaş haline getirdiğini düşünen kadınlar da dahil olmak üzere bazı dindar insanları kızdırdı. Kimi kadınlar üniversiteye gidebilmek için başörtülerini çıkarmak zorunda kimileri peruk taktı.
Milletvekili Zengin, başörtüsü kullandığı için mahkeme salonuna girmesine bile izin verilmeden 20 yıl boyunca avukatlık yaptığını anlattı. Zengin, "Sanık ya da mağdur taraf olsaydınız mahkeme salonuna girebilirdiniz ama avukat olarak giremezdiniz. Bu anlaşılmaz bir şeydi" dedi.
Erdoğan 2003 yılında hırslı ve İslamcı bir politikacı olarak ulusal sahneye çıktığından beri, Türkiye'nin laik elitlerini bir kenara itti ve gücü kendi elinde pekiştirdi. Bu süreçte başörtüsü kısıtlamalarını gevşetmek için bastırdı. Üniversite kampüslerindeki kısıtlamalar 2008 yılında kaldırıldı ve 2013 yılında Erdoğan'ın partisinden dört başörtülü kadın milletvekili seçilerek bir ilke imza attı. Şimdi bu sayıdan çok daha fazlası var ve muhafazakarlar hala Erdoğan'a oylarıyla teşekkür ediyor.
Aile vizyonu
Anaokulu öğretmeni Eda Yurtseven, "Kendimi ona borçlu hissediyorum. Ona çok şey borçluyum çünkü artık özgürce yaşayabiliyorum" dedi. Erdoğan'ın aile vizyonu muhafazakar olmaya devam ediyor ve evliliğin sadece bir erkek ve bir kadın arasında, tercihen üç çocukla olması gerektiği fikrini kutsal sayıyor. Onun kişisel özgürlük anlayışı Türkiye'de LGBTQ bireylere çok az yer bırakıyor. Erdoğan, kadınlarla yaptığı miting sırasında "Biz ailenin kutsal olduğuna inanıyoruz. Veba gibi yayılan bu akımlara karşı şimdiden önlem almalıyız" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin anayasası kadın ve erkeklere eşit haklar tanıyor ve iş kanunu cinsiyete dayalı ayrımcılığı yasaklıyor. Ancak geçen yılki bir Birleşmiş Milletler raporuna göre kadınlar hala erkeklerden ortalama yüzde 15,6 daha az kazanıyor.
Erdoğan 2021 yılında Türkiye'yi, 2011 yılında imzaladığı kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin uluslararası bir anlaşmadan çekerek hak gruplarını şoke etti. Kadın hakları savunucuları, ülkenin aile içi şiddet yasalarını güçlü buluyor ancak kadınlara yönelik fiziksel ve cinsel istismarın yaygın olmaya devam ettiğini ve genellikle bildirilmediğini veya yetkililer tarafından düzgün bir şekilde soruşturulmadığını söylüyor.
Kadınların siyasi temsili arttı
Erdoğan'ın görev süresi boyunca kadınların siyasi temsili arttı ve kadınlar bu ay yapılan seçimlerde 600 üyeli parlamentoda yaklaşık 120 sandalye kazandı. Yine de BM raporuna göre kadınların çoğu üst düzey karar alma mekanizmalarında değil, kampanya, iletişim ya da destek rollerinde çalışıyor.
AK Parti'nin kadın gruplarını inceleyen İstanbul Kültür Üniversitesi profesörü Nur Sinem Kourou, Erdoğan'ın Türkiye'de dindar, muhafazakar kadınların taban siyasetindeki gücünden yararlanma konusunda öncü olduğunu belirtti. Kourou, birçoğunun mahallelerinde çalıştığını, gayri resmi toplantılar ya da dini faaliyetler yoluyla parti görüşlerini yaydığını ve parti için geri dönüşler topladığını söyledi.
Kourou, "Kadın kollarının her hafta, her gün sahada olması, toplumu çok iyi analiz ettikleri anlamına geliyor" dedi. Kourou, bu aktivistlerin Erdoğan'a şiddetle sadık kaldıklarını ve onu Türkiye'nin geleceğinin anahtarı olarak gördüklerini de sözlerine ekledi. Kourou, "Onu korumak zorundayız. Erdoğan bizi koruyor" ifadesini kullandı.
© 2023 The New York Times Company