Peter Baker ve Isabel Kershner / The New York Times
ABD Başkanı Joe Biden ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bu hafta Gazze Şeridi'ndeki savaşın geleceğine ilişkin birer konuşma yaptılar ve dört aydan fazla süren savaşın ardından iki adam arasındaki temel gerilimi yansıtacak şekilde, birbirlerinden sadece bir gün arayla ama çok uzak noktalardan konuştular.
Netanyahu savaşın, rehinelerin serbest bırakılmasını güvence altına alacak geçici bir ateşkes olsa bile bunun "biraz ertelenerek" devam edeceğinden bahsetti. Biden ise barıştan ve böyle bir ateşkes anlaşmasının "dinamiği değiştirebileceğinden" ve Orta Doğu'yu nesiller boyu tanımlayan temel çatışmayı nihayet sona erdirecek daha geniş bir yeniden düzenlemeye yol açabileceğinden bahsetti. Vizyonlardaki farklılık, iki liderin üzerinde çalıştıkları karşıt siyasi takvimleri yansıtıyor. Hamas'a karşı savaşı uzatmak 7 Ekim'deki terör saldırısını önleyemediği için hesap vereceği günü ertelemek amacıyla Netanyahu'nun çıkarına.
Biden ise tam tersine, alabileceği her türlü desteğe ihtiyaç duyacağı sonbaharda yapılacak yeniden seçim kampanyasından önce partisinin sol kanadındaki öfkeyi bastırmak için savaşı mümkün olan en kısa sürede bitirmeye yönelik güçlü bir baskıya sahip.
Birbirlerinin gitmesini istiyorlar
Aynı zamanda her birinin, diğerinin görevini kaybetmesi halinde daha iyi bir anlaşma elde edebileceğini düşünmek için sebepleri var. Biden'ın danışmanları Netanyahu hükümetinin terör saldırısına tepki olarak düşebileceğinin son derece farkındayken, Bibi lakabıyla anılan İsrail başbakanı ise eski Başkan Donald Trump'ın Beyaz Saray'ı yeniden ele geçirmesi ihtimaline karşı Kasım ayına kadar zaman kazanmayı tercih edebilir. Başkan Barack Obama'nın Orta Doğu barışından sorumlu eski özel temsilcisi Frank Lowenstein, "Biden ve Bibi'nin Gazze savaşı konusunda farklı siyasi takvimlere sahip olduklarını söylemek kesinlikle doğru olur ve bence bu denklemin giderek daha önemli bir parçası haline geliyor" dedi.
Müzakereciler önümüzdeki ay Müslümanların kutsal Ramazan ayı başlamadan önce bir rehine anlaşması yapmaya çalışırken, farklı hedefler ortaya çıkıyor. Biden pazartesi günü yaptığı açıklamada ABD arabuluculuğundaki görüşmelerin anlaşmaya yakın olduğunu ve bu hafta sonuna kadar ateşkesin başlamasını beklediğini söyledi. Ancak bu, Netanyahu'nun Hamas'la bir pazarlık yapmasına bağlı. İki adam arasındaki ilişki geçtiğimiz dört ay boyunca karmaşık bir hal aldı. Biden'ın bin 200 kişinin ölümüne neden olan saldırıdan birkaç gün sonra ziyarete geldiği İsrail'in Tel Aviv kentindeki bir havaalanı pistinde kucaklaşan ikilinin telefon görüşmeleri, İsrail'in Gazze'de yaklaşık 30 bin kişinin ölümüne neden olan askeri operasyonu konusunda tartışmaları nedeniyle giderek gerginleşti.
Netanyahu açıkça meydan okudu
Aralık ayında bir noktada, konuşma o kadar hararetlendi ki, Biden daha önce Axios tarafından bildirilen bir olayda, işinin bittiğini ilan etti ve telefonu kapattı. Kamuoyu önünde Biden, İsrail'in kendini savunma hakkını desteklemeye devam ederek ve Pazartesi günü yine yaptığı gibi, "öldürülen çok fazla masum insan var" diye şikayet ederken bile kendisini hala bir Siyonist olarak tanımlamayı sürdürdü. Netanyahu, Biden'a açıkça meydan okumaya daha istekli davrandı; bu da ona, Filistin anlaşmazlığına iki devletli bir çözüm için Amerikan baskısına karşı koyabilecek tek kişi olduğunu ve bu nedenle 7 Ekim'e kadar olan başarısızlıklar ne olursa olsun görevde tutulması gerektiğini savunmasına olanak tanıyan bir pozisyon.
İsrail'in eski New York Başkonsolosu Alon Pinkas, "Netanyahu 7 Ekim'den uzaklaştıkça, kendisine göre daha az sorumlu ve hesap verebilir hale geliyor. 7 Ekim geride kaldıkça, Trump'ı iktidara getirebilecek Amerikan seçimleri olan 5 Kasım'a da yaklaşıyor" ifadelerini kullandı. "Ama mesele bundan daha derin" diye ekleyen Piskas, "Bence Netanyahu, Biden ile doğrudan bir çatışma arayışında çünkü bu onun siyasi çıkarları için iyi" dedi.
ABD'ye bağımlı olduğu açık
Ancak bu riskli bir oyun. Tek başına hareket eden İsrail'in sadece Hamas'a karşı savaşında kullandığı mühimmatlar için değil, Washington'un BM Güvenlik Konseyi kararlarını defalarca veto ettiği ve Batı Şeria'dan tek taraflı çekilme çağrılarına karşı Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'i desteklediği uluslararası arenadaki savunması da ABD'ye ne kadar bağımlı olduğu net bir şekilde görüldü.
Dahası, Biden Netanyahu'ya İsrailli liderin gerçekten istediği bir şeyi teklif ediyor: Suudi Arabistan'la diplomatik ilişkilerin normalleşmesi ihtimali ki bu, Yahudi devleti için düşmanca bir çevrede geçen çeyrek asırdan sonra bir paradigma değişimi ve her başbakanın mirası için isteyeceği türden tarihi bir başarı olacaktır. Biden da böyle bir atılımın ancak savaşın sona ermesi ve bir Filistin devletinin masada olması halinde gerçekleşebileceğini işaret ediyor.
Biden, pazartesi günü Late Night With Seth Meyers programında verdiği röportajda Netanyahu'ya bu konuda bir taviz veriyor gibi göründü ve "hemen iki devletli bir çözümde değil, iki devletli çözüme ulaşmak için bir süreçte" ısrar ettiğini açıkça belirtti. Ancak uzun kariyeri boyunca böyle bir çözüme direnmiş olan Netanyahu'nun böyle bir süreci bile kabul edip etmeyeceği belirsiz. Netanyahu'nun ise Biden'ı kendi siyasi koalisyonundan ayırmakta kendi çıkarı var. Lowenstein, "Bibi, Biden ile Arap Amerikan toplumunun arasını açarak, Biden'ı yenmese bile onları siyasi olarak marjinalleştirerek kazançlı bile çıkabilir" dedi.
Sebep olarak ABD'yi gösterebilir
Obama'nın Orta Doğu politikasından sorumlu eski özel temsilci yardımcısı Mara Rudman, Netanyahu'nun "tamamen kendi siyasi bekası ve yasal yaptırımlardan kaçınma motivasyonuyla hareket ettiğini" söyledi. Rudman, "Her ne kadar İsrail ve Filistin halkının çıkarlarına ters düşse de Netanyahu'nun Biden'ın görevden alınmasında rol oynamayı bir kazan-kazan olarak göreceğinden şüpheleniyorum" diye konuştu. Bazı İsrailli analistlere göre Biden'ı yerinden edemezse, onu suçlayabilir. Güvenlik analistlerine göre Netanyahu'nun sık sık dile getirdiği Hamas'ı yok etme hedefi askeri açıdan gerçekçi olmayabilir ve bu nedenle bunu başaramazsa başbakan bunun nedeni olarak Amerikan baskısını gösterebilir.
1990'larda Netanyahu'nun yardımcısı olarak çalışan İsrailli anketçi ve analist Mitchell Barak, "Biden riske giriyor, oy kaybediyor, insanlar gittiği her yerde ona soykırım çığlıkları atıyor. Ve Netanyahu ona hiç destek vermiyor çünkü Biden, Netanyahu'nun neden tam bir zafer kazanamayacağı konusunda iyi bir günah keçisi. Biden'dan hem askeri, hem ahlaki, hem duygusal hem de küresel anlamda eşi benzeri görülmemiş bir destek alıyoruz. Bizim ise buna küçük tartışmalarla, iç siyasi beyanlarla ve insanları kızdırmak için aşırılık yemleriyle karşılık veriyoruz" ifadelerini kullandı.
© 2024 The New York Times Company