17 Mayıs 2025, Cumartesi
Abone Ol Giriş yap
Haber Giriş: 11.05.2025 13:35 | Son Güncelleme: 11.05.2025 16:41

ABD nükleer savaş endişesiyle Güney Asya'ya müdahale etti

Hindistan ile Pakistan arasında Keşmir saldırısının ardından patlak veren çatışma kısa sürede savaş eşiğine geldi. Başkan Yardımcısı Vance, "bu bizim meselemiz değil" dese de, Pakistan’daki nükleer komuta otoritesine dair kaygıların ABD'yi nasıl devreye soktuğunu New York Times merceğe aldı
Fotoğraf: Shutterstock
Fotoğraf: Shutterstock
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

David E. Sanger, Julian E. Barnes ve Maggie Haberman / The New York Times

Hindistan ile Pakistan arasındaki çatışma tırmanırken, Başkan Yardımcısı JD Vance Perşembe günü Fox News'e verdiği demeçte "temelde bizim meselemiz değil" dedi. Amerika Birleşik Devletleri her iki tarafa da geri çekilmelerini tavsiye edebilirdi önerisinde bulundu ancak bu Amerika'nın savaşı değildi.

Fakat 24 saat içinde, hem Vance hem de ulusal güvenlik danışmanı ve dışişleri bakanlığını eş zamanlı yürütüşünün ilk haftasında olan Marco Rubio, kendilerini bu meselenin ayrıntıları içinde buldular. Bunun nedeni, 1999 yılında Bill Clinton’ın iki eski düşman arasındaki başka büyük bir çatışmayla ilgilenmesine neden olan aynı şeydi: çatışmanın hızla nükleer bir savaşa dönüşebileceği korkusu.

Dronelar endişe yarattı

Vance ve Rubio’yu harekete geçiren şey, Pakistan ve Hindistan hava kuvvetlerinin ciddi hava çatışmalarına girmeye başlamış olmaları ve Pakistan’ın Hindistan hava savunmasını test etmek amacıyla 300 ila 400 drone’u Hindistan topraklarına göndermiş olmasıydı. Ancak en büyük endişe kaynağı Cuma gecesi geldi: Patlamalar, Pakistan’ın başkenti İslamabad’a bitişik garnizon şehri Rawalpindi’deki Nur Khan hava üssünü vurdu.

Bu üs, Pakistan ordusunun ana ulaşım merkezlerinden biri ve savaş uçaklarını havada tutan hava ikmal kapasitesine ev sahipliği yapan kilit bir tesis. Ancak aynı zamanda, Pakistan’ın nükleer cephaneliğini denetleyen ve koruyan Stratejik Planlar Dairesi’nin karargâhına çok yakın bir mesafede. Bu cephaneliğin şu anda yaklaşık 170 ya da daha fazla savaş başlığı içerdiği düşünülüyor. Bu savaş başlıklarının ülke genelinde dağılmış olduğu da varsayımlar arasında.

Terör saldırısının ardından patlak verdi

Hindistan ile Pakistan arasındaki yoğun çatışmalar, 22 Nisan’da Keşmir’de –her iki ülkenin de hak iddia ettiği sınır bölgesinde– çoğunluğu Hindu turist olan 26 kişinin öldürüldüğü bir terör saldırısının ardından patlak verdi. Cumartesi sabahı, Başkan Donald Trump her iki ülkenin de ateşkes konusunda anlaşmaya vardığını duyurdu.

Cumartesi günü, Pakistan’ın nükleer programını uzun süredir bilen eski bir ABD yetkilisi, Pakistan’ın en büyük korkusunun nükleer komuta otoritesinin başsız kalması olduğunu belirtti. Eski yetkiliye göre, Nur Khan’a yönelik füze saldırısı, Hindistan’ın bunu yapabileceği yönünde bir uyarı olarak yorumlanmış olabilir.

Kanıt olup olmadığı belirsiz

Çatışmanın hızlı ve belki de nükleer bir şekilde tırmanacağına dair ABD istihbaratının herhangi bir kanıtı olup olmadığı belirsiz. En azından kamuoyuna açık biçimde, açık bir nükleer sinyal sadece Pakistan’dan geldi. Yerel medya, Başbakan Şahbaz Şerif’in, nükleer silahların nasıl ve ne zaman kullanılacağına karar veren küçük grup olan Ulusal Komuta Otoritesi’ni toplantıya çağırdığını bildirdi.

2000 yılında kurulan bu organ, biçimsel olarak başbakan tarafından yönetilir ve kıdemli sivil bakanlarla askeri komutanları içeriyor. Ancak gerçekte bu grubun asıl yönlendirici gücü, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Seyyid Asim Munir.

Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Muhammed Asıf, grubun hiç toplanmadığını söyledi. Cumartesi günü, ateşkes ilan edilmeden önce Pakistan televizyonuna konuşan Asıf, nükleer seçeneğin varlığını kabul etti ancak “Bunu çok uzak bir olasılık olarak değerlendirmeliyiz, bunu tartışmamalıyız bile” dedi.

Pentagon konuyu tartışıyordu

Bu konu Pentagon’da tartışılıyordu ve Cuma sabahına gelindiğinde Beyaz Saray, birkaç kamuoyu açıklaması ve İslamabad ile Delhi’deki yetkililere yapılan bazı çağrıların yeterli olmadığı sonucuna varmıştı. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin müdahaleleri ise pek etkili olmadı.

Fox News röportajında Vance, “nükleer güçlerin karşı karşıya geldiği ve büyük bir çatışma yaşadığı her durumda endişeliyiz” demişti. Ayrıca, “Yapabileceğimiz şey, bu taraflara biraz gerilimi düşürmeleri yönünde telkinde bulunmak” diye ekledi.

Gelişmeleri bilen, ancak kamuoyuna açıklama yapma yetkisi olmayan bir kişiye göre, bu röportajdan sonra yönetim içinde çatışmanın kontrolden çıkma riski konusunda ciddi endişeler oluştu.

Askeri üsler hedef alınmaya başlandı

Saldırı ve misilleme saldırılarının hızı artıyordu. Hindistan, başlangıçta 22 Nisan’daki saldırıdan sorumlu tutulan militan grup Leşker-i Tayyibe ile bağlantılı “bilinen terör kamplarına” odaklanmışken, artık Pakistan askeri üslerini hedef alıyordu.

Trump yönetimi, gerilimi düşürme çağrılarının iki tarafın üst düzey yetkililerine ulaşmadığından da endişeliydi.

Bu nedenle ABD yetkilileri, birkaç hafta önce eşi Usha ile Hindistan’a gitmiş olan Vance’in doğrudan Hindistan Başbakanı Narendra Modi’yi aramasına karar verdi. Vance’in mesajı, ABD’nin şiddetin dramatik biçimde tırmanarak tam ölçekli bir savaşa dönüşme ihtimalinin yüksek olduğu yönündeki değerlendirmesiydi.

Vance Modi'ye çözüm yolları önerdi

ABD’nin aktardığına göre Vance Modi’ye, süregelen saldırılar yerine, Pakistanlıların kabul edebileceği bir çözüm yolu da dahil olmak üzere, bazı alternatifleri düşünmesini önerdi. Modi ise dinledi ama bu fikirlerden hiçbirine bağlı kalma sözü vermedi.

Dışişleri Bakanlığı’na göre Rubio, yeni ulusal güvenlik danışmanı sıfatıyla General Munir’le de görüştü. Yeni görevi sayesinde görüşme daha kolay gerçekleşti. Son çeyrek yüzyılda Beyaz Saray, genellikle sessizce de olsa, ülkenin en güçlü kurumu olan Pakistan ordusuna doğrudan bir iletişim kanalı işlevi gördü.

Rubio ayrıca Pakistan Dışişleri Bakanı İshak Dar ve Hindistan’ın milliyetçi dışişleri bakanı S. Jaishankar’ı da aradı. Rubio, Jaishankar ile 22 Ocak’ta Washington’da tanışmıştı.

 © 2025 The New York Times Company