Adam Nossiter, Aurelien Breeden / New York Times
Fransa Başbakanı Michel Barnier, dün yapılan güven oylamasını kaybederek ülkeyi yeni yıla girerken işleyen bir hükümetten ve net bir bütçe yolundan yoksun bıraktı. Bu, Fransa'da 60 yılı aşkın bir süredir yapılan ilk başarılı güvensizlik oylamasıydı ve Barnier'in 3 aylık hükümetini modern Fransız tarihinin en kısa süreli hükümeti haline getirdi. Fransız basınında yer alan haberlere göre Barnier'in istifasını sunmasının ardından Cumhurbaşkanı Macron'un ulusa seslenmesi bekleniyor.
Son durum nedir?
Barnier ve hükümeti, bir sosyal güvenlik harcama tasarısını parlamentonun alt kanadından nihai bir oylama yapılmadan geçirmesinin ardından bu hafta verilen güvensizlik önergesinin hedefindeydi. Güvensizlik önergesi, Yeni Halk Cephesi olarak adlandırılan ve Marine Le Pen'in milliyetçi, göçmen karşıtı Ulusal Birlik partisi ve müttefikleri tarafından desteklenen bir sol parti ittifakı tarafından verildi. Önerge 331 lehte oyla, başarılı olmak için gerekli olan 288 oy barajını (alt meclise seçilen toplam milletvekili sayısının yarısından fazlası) kolayca aştı.
Barnier ve Bakanlar Kurulu artık istifa etmek zorunda, ancak Macron değil. Bunun bir yan ürünü olarak, harcama tasarısı da reddedildi ve Barnier'nin 2025 genel devlet bütçesini de içeren diğer bütçe tasarıları belirsizliğe girdi.
Bu ne anlama geliyor?
Peki Fransa anayasal bir krize ya da memurların maaşlarını alamadığı ve bakanlıkların fonlanamadığı ABD tarzı bir hükümet kapanmasına doğru mu sürükleniyor? Tam olarak değil. Fransa Anayasası, en azından kısa vadede ülkenin işlerini az çok düzene sokabilecek çeşitli senaryolar sunuyor ve ülkenin yasaları, hükümetin ve bütçenin yokluğunda sürekliliği sağlıyor. Ancak Macron'un geçen yaz erken seçim çağrısı yapmasından bu yana Fransa'yı saran siyasi kargaşa giderek kötüleşiyor ve Barnier hükümetinin çökmesinin ardından ülkenin zor durumdaki ekonomisi ağır bir bedel ödeyebilir.
Barnier dün milletvekillerine yaptığı açıklamada, Fransa'nın büyük borç ve bütçe açığının “büyülenerek ortadan kalkmayacağını” söyledi ve artan faiz oranları, düşen satın alma gücü ve azalan yatırımlar konusunda uyarıda bulundu. Hükümetinin çöküşünün “her şeyi daha ciddi ve daha zor hale getireceğini” de sözlerine ekledi.
Fransa bu noktaya nasıl geldi?
Macron'un geçen yaz çağrısını yaptığı seçimlerin sonuçları partisi ve müttefikleri için felaket oldu. Ancak Macron, seçimlerde en çok sandalyeyi kazanan sol koalisyondan bir siyasetçinin adını vermek yerine, geleneksel merkez sağdan bir figür olan Barnier'i getirtti. Sol koalisyon buna çok kızdı. Solcu France Unbowed (Boyun Eğmeğen Fransa) partisinin önde gelen milletvekillerinden Mathilde Panot Çarşamba günü gazetecilere yaptığı açıklamada, “İlk günden beri onun düşeceğini biliyorduk” dedi. Onun atanması hakkında "Fransız halkının oylarına karşı bir provokasyondu” diye ekledi.
O günden beri Barnier, siyasi yorumcuların, bir başbakanın bir miktar güce sahip olduğu ancak neredeyse tamamına sahip olmadığı hükümet merkezi Matignon Sarayı'ndan hüküm sürmenin zorluklarını tanımlamak için kullandıkları bir ifade olan “Matignon cehennemini” yaşıyor. Bu durum özellikle, hiçbir parti ya da bloğun çoğunluğa sahip olmadığı ve çok azının birlikte çalışmaya meyilli olduğu, acı bir şekilde bölünmüş bir parlamento alt kanadıyla çalışmak zorunda olan Barnier için geçerliydi. Barnier, kendi partisinden muhafazakârlar ve Macron'u destekleyen merkezcilerden oluşan zayıf bir koalisyon tarafından desteklendi. Ancak harcama kesintileri ve vergi artışlarından oluşan 60 milyar dolarlık popüler olmayan bütçesine karşı soldan ve aşırı sağdan gelen itirazları savuşturamadı.
Bundan sonra ne olacak?
Barnier istifa ettiğinde, hükümeti yenisi atanana kadar bekçi moduna girecek. Macron'un bir önceki hükümeti de temmuzdan eylüle kadar bekçi modunda sürüklenmişti. Anayasa uyarınca “güncel meselelerle” ilgilenme yetkisine sahipti ancak yetkileri sınırlıydı. Hiçbir hukuki metin bu sınırların tam olarak ne olduğunu detaylandırmıyor ancak Fransız hukukçular geçici hükümetin yeni kanunlar teklif edemeyeceği ya da yeni kararnameler çıkaramayacağı konusunda hemfikir. Hükümet işleriyle ilgilenebilir. Örneğin işçilere ödeme yapmak ve emekli maaşlarını dağıtmak gibi. Bakanlar Kurulu artık toplanmıyor.
Yeni başbakanı atamak bir kez daha Macron'a kalmış durumda. Acele etmeyebilir ve istediği kişiyi atayabilir. Bu kişinin parlamentodaki çoğunluk partisinden biri olması gerekmiyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik çıkmaz onu hızlı hareket etmeye itebilir ancak Barnier'in akıbetinden kaçınabilecek birini bulmak zor olabilir.
Peki ya bütçe?
Bütçenin kendisi bir tür arafa girmiş durumda. İşleyen bir hükümet olmadan Barnier tarafından önerilen bütçe aslında varışta ölü sayılır. Macron hızlı hareket eder ve yılsonundan önce yeni bir başbakan atarsa, yeni bir hükümet bütçesi sunulabilir ve parlamentonun bunu incelemek için 70 günü olur. Ancak bu yine de Fransa'nın yeni yıla kadar bir harcama yasasına sahip olmayacağı anlamına gelecektir. Fransız yasalarına göre, hükümet 2024 bütçesini yeniden uygulayan bir “özel tedbir” teklif edebilir. Memurlara ödeme yapılacak ve vergiler mevcut seviyelerinde kalacaktır. Parlamento bunu reddeder ya da oylama yapmazsa, Macron olağanüstü anayasal yetkilerini kullanabilir ve basitçe bir bütçe dayatabilir. Ancak hukukçular, özellikle de Fransa Cumhurbaşkanı'nın Fransız seçmenlerin sesine kulak vermediği için giderek daha fazla eleştirildiği bir dönemde, böylesine denenmemiş bir hamlenin siyasi sonuçlarının ağır olabileceği konusunda hemfikir.
© 2024 The New York Times Company