Peter Baker / The New York Times
ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın sözlerine bakıldığında, yakında yönetimini devralacağı ülke suç, kaos ve ekonomik zorluklarla harap olmuş durumda. Trump, geçtiğimiz hafta sosyal medyada yaptığı bir açıklamada, “Ülkemiz bir felaket, dünyanın her yerinde alay konusu!” ifadelerini kullandı.
Öte yandan birçok geleneksel ölçüte göre, Trump’ın Başkan Joe Biden’dan devralacağı ABD, 2001 yılında George W. Bush’un göreve geldiğinden bu yana, herhangi bir yeni seçilmiş başkana devredilen en iyi durumda olabilir.
24 yıl sonra ilk kez, yemin töreni gününde yurt dışında savaşta hiçbir ABD askeri bulunmayacak. Son günlerde açıklanan yeni veriler, cinayet oranlarının ciddi şekilde düştüğünü, güney sınırındaki yasa dışı göçün Trump’ın görevden ayrıldığı zamandaki seviyenin bile altına indiğini ve borsa piyasalarının çeyrek asırda en iyi iki yıllık performansını kaydettiğini gösteriyor.
İstihdam artıyor, maaşlar yükseliyor ve ekonomi, Trump'ın başkanlığı dönemindeki kadar hızlı büyüyor. İşsizlik oranı, Covid-19 pandemisinden hemen önceki seviyede ve tarihi en düşük düzeyine yakın. Yurtiçi enerji üretimi, şimdiye kadar kaydedilen en yüksek seviyede.
Üretim sektörü, Bush’tan bu yana herhangi bir başkan dönemindekinden daha fazla istihdam sağlıyor. Yıllar sonra ilk kez uyuşturucu aşırı doz ölümleri düşüşe geçti. Biden yönetiminin en büyük sorunlarından biri olan enflasyon ise normale daha yakın bir seviyeye geri döndü, ancak fiyatlar dört yıl öncesine kıyasla hâlâ daha yüksek.
Moody’s Analytics baş ekonomisti Mark Zandi, “Başkan Trump, tarihteki en iyi dönemlerinden birindeki bir ekonomiyi devralıyor. ABD ekonomisi, pandemi öncesine göre daha hızlı büyüyen tek büyük ekonomi olarak dünyanın geri kalanının gıpta ettiği bir durumda” diyor.
Olumlu tablo seçmende karşılık bulmadı
Bu olumlu eğilimler, Kasım seçimlerinde seçmenleri Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in lehine çevirmek için yeterli olmadı. Bu durum, istatistiklerin ortaya koyduğu veriler ile sıradan Amerikalıların ülkenin durumu hakkında hissettikleri arasında önemli bir uçurum olduğunu yansıtıyor.
Bununla birlikte, ABD, Trump'ın iktidarı yeniden devralmasıyla karşılaşacağı büyük zorluklarla açıkça yüzleşmeye devam ediyor.
Trump, diğer başkanların ilk günlerinde sahip olmayı hayal edebileceği bir avantajla Beyaz Saray’a geri dönüyor. Başkan Ronald Reagan, çift haneli enflasyon ve bugünkünün iki katı bir işsizlik oranıyla göreve başlamıştı. Başkan Barack Obama, iki dış savaş ve epik bir finansal krizle karşı karşıya kalmıştı. Biden ise yıkıcı bir pandemi ve beraberinde getirdiği ekonomik kaosun mirasını devralmıştı.
Virginia Üniversitesi’ne bağlı Miller Center’ın direktörü William J. Antholis, "Trump, iyileşmekte olan bir duruma adım atıyor” diyor. Antholis, durumu 1993 yılında Başkan Bill Clinton’ın göreve başlamasına benzetiyor. Clinton, büyüyen bir ekonomi ve Soğuk Savaş sonrası yeni bir düzenin hâkim olduğu bir dönemde görevi devralmıştı. 1992 seçimleri sırasında ülke resesyondan çıkmaya başlamış olsa da birçok seçmen bu iyileşmeyi henüz hissetmemiş ve Başkan George H.W. Bush’u cezalandırmıştı.
Antholis, "Ekonominin temelleri seçimlerden hemen önce düzelmeye başlamıştı. Clinton göreve geldiğinde bu iyileşme doğru yönde ilerlemeye devam etti" diye hatırlatıyor.
Tıpkı ilk Başkan Bush’un ekibi için olduğu gibi, makroekonomik eğilimlerle bireysel algılar arasındaki kopukluk, Biden ve Harris için de hayal kırıklığı yarattı. Biden-Harris, geçen yılki seçimlerde seçmenleri ülkenin sanılandan daha iyi bir durumda olduğuna ikna etmeyi başaramadılar. İstatistiklerle övünmek ve “Bidenomics”in başarılarını anlatmak, aynı şekilde düşünmeyen seçmenlerde karşılık bulmadı.
Zandi, “Tabii ki herkes iyi ekonomik koşullarda yaşamıyor; çünkü birçok düşük ve orta gelirli hane finansal zorluklarla mücadele ediyor ve ülkenin artan mali sorunları var. “Ancak ekonomiyi bütünüyle ele aldığımızda, Trump göreve gelirken performansın nadiren bu kadar iyi olduğunu görüyoruz” diyor.
Beyaz Saray Sözcüsü: Biden gururla teslim ediyor
Beyaz Saray sözcüsü Andrew Bates, son raporların Biden’ın politikalarının işe yaradığını gösterdiğini belirtiyor. Bates, Cumhuriyetçilerin başkanlığı ve Kongre’nin her iki kanadını kontrol altına aldıklarında bu politikaları yürürlükten kaldırmamaları gerektiğini savunuyor.
Bates şöyle devam ediyor: “Başkan Biden, serbest düşüşte bir ekonomi ve hızla artan şiddet suçlarını devraldıktan sonra, halefine dünyanın en iyi performans gösteren ekonomisini, son 50 yılın en düşük şiddet suç oranlarını ve son dört yılın en düşük sınır geçişlerini gururla teslim ediyor”
Trump sözcüsü Karoline Leavitt ise Bates’in sözlerine seçimi işaret ederek şu yanıtı veriyor: “Amerikalılar, Seçim Günü’nde Biden-Harris yönetiminin korkunç siciline ezici bir şekilde tepki gösterdi. Tepkilerin nedenleri ise, Biden’ın açık sınırından geçerek ülkeyi istila eden milyonlarca güvenlik kontrolünden geçmemiş göçmen, düşen reel ücretler ve doğru suç verilerini bile yayımlayamayan, giderek siyasallaşan kolluk kuvvetlerine duyulan azalan güven”
Trump, durumun olumlu bir değerlendirmesini paylaşmasa da mevcut durumdan fayda sağlayabilir. Trump 20 Ocak’ta göreve başladığında, beklenmedik bir gelişme olmadığı sürece, Obama’nın ekonomiyi başka bir Büyük Buhran’ın eşiğinden kurtarmak zorunda kaldığı gibi, acil ve büyük bir krizle karşılaşmayacak.
Trump'ın kendi politikaları için hareket alanı olacak
Trump, bunun yerine, ülkede yasa dışı olarak yaşayan göçmenlerin toplu şekilde sınır dışı edilmesi veya yabancı ithal ürünlere gümrük tarifeleri getirilmesi gibi tercih ettiği politikaları hayata geçirmek için daha fazla hareket alanına sahip olacak. Seçilmiş başkan, geçmişte olduğu gibi, ekonomiyle ilgili durumu övmeye başlayarak kendi politikalarının başarısını sahiplenebilir.
Trump, Biden’ın başaramadığı bir şekilde, kendini tanıtma konusundaki yeteneğini göstererek birçok Amerikalıyı, ilk döneminde ekonominin gerçekte olduğundan daha iyi olduğuna ikna etmeyi başarmıştı.
Ancak işsizlik, suç oranları, sınır geçişleri ve hatta enflasyon gibi göstergeler zaten oldukça düşük seviyelerde olduğu için, Trump’ın bu alanlarda kayda değer bir iyileşme sağlaması zor olabilir. Trump, bu durumu dolaylı olarak kabul etmiş gibi görünüyor. Trump, Time dergisine verdiği bir seçim sonrası röportajda, market fiyatlarını düşürme vaadini yerine getiremeyebileceğini belirtti: “Bir şeyler yükseldiğinde bunları düşürmek zor. Biliyorsunuz, bu gerçekten zor”.
© 2025 The New York Times Company