Ephrat Livni / The New York Times
Suriye'de Beşar Esad yönetiminin 13 yıllık iç savaşın ardından ani bir şekilde devrilmesinden bu yana geçen bir haftada, Suriyeliler kendilerini yoksulluğa ve insan hakları ihlallerine mahkum eden rejimin sonunu kutladı.
Ancak Esad’ı deviren isyancı grupların yönetime geçmesi, iç savaşın tetiklediği insani krizi daha da derinleştirme tehlikesi taşıyor.
Yeni yönetimi bekleyen zorluklar
Esad’ın iktidarı sırasında, dünya genelindeki ülkeler tarafından uygulanan ağır yaptırımlar Suriye ekonomisini felce uğratmıştı. Yeni bir hükümet kontrolü ele alsa bile bu yaptırımları devralacak ve bu durum, Suriye’nin yeniden inşası için gereken fonları ciddi şekilde kısıtlayacak, sivillere yardım sağlama yollarını daraltacak. Yaptırımların kaldırılması için uluslararası toplum harekete geçmedikçe, yeni liderler büyük zorluklarla karşı karşıya kalacak.
Bu yaptırımların yanı sıra, Suriye’nin yeni liderlerinin önündeki bir başka büyük engel de isyancı ağın önde gelen fraksiyonu Hayat Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) bir terör örgütü olarak tanımlanması. ABD, Birleşmiş Milletler ve diğer ülkeler tarafından terörist olarak görülen HTŞ, şu anda ülkenin kontrolünü elinde tutuyor. Bu durum, HTŞ’nin yönettiği herhangi bir hükümetin şu an için yeniden inşa desteği almasını engelliyor ve Suriye’ye yardım göndermeye çalışan ülkelerin yollarını daha da daraltıyor.
“Suriye, dünyanın en kapsamlı yaptırımlarına tabi ülkelerinden biri. Ayrıca insani yardımı bile doğrudan etkileyen diğer kısıtlamalar ve ihracat kontrollerine tabi” diyen Alex Zerden, yeni hükümet için insani yardım sağlamanın diğer ülkelere kıyasla çok daha zor olduğunu vurguladı.
Uluslararası yardımlar ve tartışmalar
Uluslararası toplum, Suriye’nin daha fazla yardıma ihtiyaç duyduğunda hemfikir olsa da yaptırımlar ve diğer engeller nedeniyle yardımlar sınırlı kalıyor. Örneğin İngiltere, geçtiğimiz Pazar günü, Suriye’deki yerinden edilmiş insanlar ile Lübnan ve Ürdün’deki Suriyeli sığınmacılar için yaklaşık 63,5 milyon dolarlık yeni insani yardım göndereceğini açıkladı. Almanya ise çarşamba günü 8 milyon euro (yaklaşık 8,4 milyon dolar) insani yardım sağlayacağını duyurdu.
Ancak bu katkılar, Suriye’nin on yılı aşkın bir savaştan sonra yeniden inşa edilmesi için gereken miktarların yanında çok küçük kalıyor. Uzmanlar, bazı istisnalar olsa da, genel yasakların sadece yeni bir hükümetin yardım almasını engellemekle kalmayıp sivillere yapılacak yardımları da yavaşlattığını ve Suriye’nin istikrar şansını tehdit ettiğini belirtiyor.
Esad’ın devrilmesinden bu yana, Hayat Tahrir el-Şam’ın terör örgütü statüsünün kaldırılması ve grubun demokratik süreci destekleme ve insan haklarını koruma taahhütlerini yerine getirmesi durumunda bu konuda bir değişiklik yapılması uluslararası alanda tartışılıyor. HTŞ lideri Ahmed eş-Şera, pazartesi günü Şam’da gazetecilere yaptığı açıklamada, terör örgütü tanımının kaldırılmasını ve Suriye’nin yeniden inşasına başlayabilmesi için Esad rejimine uygulanan yaptırımların kaldırılmasını talep etti.
Bu görüş, ABD dış politika çevrelerinde bir miktar destek buluyor. ABD Senatörü Chris Murphy, pazartesi günü yaptığı açıklamada, acil insani yardım ve yeniden inşa çabalarını engelleyen tüm yaptırımların geçici olarak kaldırılması çağrısında bulundu. Murphy, ABD’nin HTŞ ile doğrudan temas kurmasını önererek, “ABD derhal harekete geçmeli” dedi.
Ancak Biden yönetimi görev süresinin sonuna yaklaşırken ve Trump yönetimi henüz kurulmamışken, ABD’nin HTŞ’yi terör örgütü olarak tanımlamasını kaldırması veya yaptırımları hafifletmesi için hemen bir adım atması beklenmiyor. Şimdilik, Suriye’deki sivillere destek sağlamak için insani istisnalara dayanması daha olası görünüyor.
Zamana karşı yarış devam ederken, birçok Suriyeli sivilin beklemeye tahammülü yok. Bazı yetkililer, diğer güçlerin hızla etkisini artırdığı bir dönemde ABD’nin fazla düşünerek hareket etme lüksünün olmadığını belirtiyor. Senatör Murphy, “Şam’daki kararlar hızla alınacak. Diğer güçler harekete geçerken ABD ne yapacağını düşünmekle meşgul” dedi.
© 2024 The New York Times Company