Catherine Porter / The New York Times
Mama Diakité, Paris'in banliyölerinde iki göçmen ebeveyn tarafından büyütülmüş bir Fransız vatandaşı. 17 yaşındaki bir gencin geçen hafta bir trafik çevirmesi sırasında polis tarafından vurulduğu yerden çok uzakta değil. Vurulma olayı nedeniyle mahallesinde arabalar yakılıp barikatlar kurulurken, ülkenin en üst düzey idari mahkemesinden başörtüsü takarken futbol oynayamayacağı haberini aldı. Perşembe günü Danıştay, Fransız Futbol Federasyonu'nun ülkenin temel ilkesi olan laiklik ilkesine uygun olarak dini sembollerin açık bir şekilde giyilmesine yönelik yasağını onayladı.
"Kendimi güvende hissetmiyorumm"
Karar Diakité'de şok, öfke, hayal kırıklığı gibi duygu fırtınalarına yol açtı. Kural nedeniyle geçtiğimiz sezon bir takımda futbol oynamayı bırakan 25 yaşındaki Diakité, "İnsan hakları ülkesi olması gereken bu ülke tarafından ihanete uğramış hissediyorum. Kendimi güvende hissetmiyorum çünkü kim olduğumu kabul etmiyorlar" ifadelerini kullandı.
Kararın zamanlaması ve genç adam Nahel Merzouk'un ölümünün ardından yaşanan huzursuzluk tamamen tesadüftü ve birçok açıdan davalar farklıydı. Biri Fransız yetkililerin kınadığı ölümle sonuçlanan bir trafikte durdurma olayını, diğeri ise Fransız toplumunda İslam'ın görünürlüğüne ilişkin hararetli bir tartışmayı içeriyordu. Ancak her ikisi de Fransa'da kimlik ve kapsayıcılık konusunda uzun süredir devam eden sorunlara değiniyor.
Video gerçeği ortaya çıkardı
Polisin ateş açması Fransız haber medyasında ilk olarak meşru müdafaa olarak açıklandı. İsmini vermek istemeyen polis kaynakları Merzouk'un bir trafik çevirmesinden kaçmak için arabasını polis memurlarının üzerine sürmesinin ardından vurulduğunu iddia etti. Ancak ortaya çıkan bir görgü tanığı videosu, Merzuk'un arabasıyla uzaklaşırken bir polis memuru tarafından arabanın yan tarafından vurulduğunu gösteriyor.
"İki kez yargılanıyoruz"
Fransız vatandaşı olmasına rağmen Merzuk, Cezayir ve Fas kökenliydi. Ülkenin yoksul banliyölerinde yaşayan pek çok azınlık, polisin Paris'in varlıklı bir mahallesinde yaşayan genç bir beyazı, Merzuk'un yaptığı gibi küçük trafik ihlalleri geçmişi olsa bile asla vurmayacağına inanıyor. Geçen hafta Merzuk için düzenlenen yürüyüşe katılan binlerce kişi arasında yer alan 47 yaşındaki Kader Mahjoubi, "İki kez yargılanıyoruz. Her zaman kendinizi haklı çıkarmak zorundasınız" dedi.
Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ofisinden bir yetkili, farklı koşul ve muamelelere sahip iki Fransa olduğu fikrini tamamen reddetti. Polise gelince, yetkili kurumsal önyargı fikrini reddetti. Fransız kurallarına uygun olarak kimliğinin açıklanmasını istemeyen yetkili, "Bu bir kişinin eylemiydi, polis kurumunun değil" dedi ve ekledi: Bugün polis çok karışık, çok çeşitli, Fransa'nın bir yansıması.
20 kat daha fazla kontrol ediliyorlar
Son yıllarda yapılan araştırmalar Fransa'da, özellikle de polisler arasında ırk ayrımcılığının ne kadar yaygın olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Fransa'nın sivil özgürlükler ombudsmanı Défenseur des Droits tarafından 2017 yılında yapılan bir araştırma, Siyah ya da Arap genç erkeklerin polis tarafından kimlik kontrolüne tabi tutulma olasılığının nüfusun geri kalanına kıyasla 20 kat daha fazla olduğunu tespit etti.
Aynı zamanda, 2015'ten bu yana meydana gelen bir dizi korkunç terör saldırısı sonucunda pek çok Fransız'ın tutumu sertleşti. Fransa'da ırkçılıkla ilgili tartışmalar, cumhuriyetin kuruluş idealleri olan tüm insanların aynı evrensel haklara sahip olduğu ve eşit muamele görmeleri gerektiği ilkesine aykırı olduğu için derin bir tabu. Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi'nde Fransız banliyölerindeki ayrımcılık üzerine çalışan sosyolog Julien Talpin, bugün ırkçılık hakkında konuşmanın bile sorunu derinleştirdiğine inanıldığını söyledi. Talpin, "Sorunu çözmenin en iyi yolunun bu konuda konuşmamak olduğu biraz garip bir görüş. Ama Fransız toplumunda hakim olan fikir birliği temelde bu" dedi.
Sonuç olarak pek çok azınlık kendini iki kat cezalandırılmış hissediyor. "Irkımız nedeniyle ayrımcılığa uğruyoruz" diyen Talpin, araştırmalarına konu olan kişilerden duyduklarını aktararak "Bir de üstüne üstlük sorun inkar ediliyor, var olamaz deniyor" ifadelerini kullandı.
Teoride, 1789 devriminden sonra Katolik Kilisesi'ni devlet işlerinden uzak tutmak için ortaya çıkan laiklik ilkesi, devletin herhangi bir dini desteklememesini ve herkesin istediği inancı uygulamakta özgür olmasını sağlamayı amaçlıyor. Eleştirmenler bunun bazen Müslümanları, özellikle de başörtülü kadınları kamu hayatından dışlamak için bir silah olarak kullanıldığını söylüyor. Tarafsızlık ilkesi çerçevesinde Fransa futbol federasyonu, oyuncuların başörtüsü ya da diğer dini sembolleri takarak maçlara katılmalarını yasakladı.
Kendilerine Les Hijabeuses ya da başörtülüler adını veren farklı takımlardan bir grup genç Müslüman oyuncu, ayrımcı olduğu ve Müslüman kadınları spordan dışladığı gerekçesiyle 2021 yılında bu kurala karşı yasal bir mücadele başlattı. Ülkenin en üst düzey idari mahkemesinin uzman danışmanı geçen hafta bu görüşe katılarak futbolun, sahaya çıkmadan önce haç çıkarmayı alışkanlık haline getiren birçok oyuncu gibi dini ve siyasi sembollerle dolu olduğunu belirtti.
Yine de mahkeme aksi yönde karar vererek federasyonun kamu hizmetlerinin düzgün işlemesini ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasını garanti altına almak için yasağı uygulamaya koyma hakkına sahip olduğunu belirtti. Kararda daha da ileri gidilerek, sadece tarafsızlığın değil, maçların çatışmalar olmadan sorunsuz bir şekilde yürütülmesinin de tehlikede olduğu belirtildi.
Fransa'da ana akımda yer alan pek çok kişi İslami başörtüsünü en iyi ihtimalle kadınlara yönelik baskının arkaik bir sembolü, en kötü ihtimalle de başarısız entegrasyonun ve dini radikalizmin bir işareti olarak görüyor. Sadece başörtüsü görmek bile tansiyonu yükseltebiliyor.
"Karar ideolojiye danayanıyor"
Hükümetin ülke genelinde ayrılıkçı olarak nitelendirilen İslami kuruluşların kökünü kazımak için verdiği mücadeleye liderlik eden İçişleri Bakanı Gérald Darmanin, geçtiğimiz hafta bir Fransız radyosuna verdiği demeçte, kadın futbolcuların başörtüsü takmasına izin verilmesi halinde bunun Fransız Cumhuriyet anlaşmasına çok önemli bir darbe olacağını söyledi. Darmanin, "Futbol oynarken rakiplerinizin dinini bilmek zorunda olmamalısınız" diye konuştu.
"Kimliğimiz var ama evimizde hissetmiyoruz"
Artık Les Hijabeuses üyeleriyle sadece eğlence için oynayan Diakité, kararın gerçeklere değil siyasi ideolojiye dayandığını tahmin ediyor. Diakité, mahkemenin gelip banliyölerdeki oyuncularla ve kulüp yöneticileriyle konuşması halinde, futbol sahalarında başörtüsü takan oyuncular yüzünden hiçbir zaman şiddet yaşanmadığını öğreneceğini söyledi. Bağlantı ve kapsayıcılık umuyordu. Bunun yerine tam tersini hissetti. Diakité, "Fransız kimliklerimiz var. Ama kendimizi tamamen evimizde hissetmiyoruz" dedi.
© 2023 The New York Times Company