05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 28.09.2025 20:13 | Son Güncelleme: 28.09.2025 20:15

Veri merkezleri neden daha fazla yeşil enerji kullanmıyor?

Yapay zeka veri merkezleri hızla büyürken enerji ihtiyacı da hızla artıyor. Ancak güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir kaynaklar sürekli enerji sağlayamıyor, nükleer enerji ise pahalı ve yavaş kalıyor. En hızlı çözüm ise daha ucuz olan fosil yakıtlar
Fotoğraf: Dustin Chambers/New York Times
Fotoğraf: Dustin Chambers/New York Times
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Evan Gorelick / New York Times

Geçtiğimiz hafta Nvidia, OpenAI’nin devasa veri merkezi inşasını desteklemek için 100 milyar dolarlık yatırım açıkladı. Ertesi gün OpenAI, SoftBank ve Oracle ile beş yeni veri merkezi kurmak üzere anlaşma yaptığını duyurdu. Bu merkezler, 500 milyar dolarlık bir yapay zekâ altyapı planı olan Stargate Projesi’nin parçası.

Bu duyurular, küresel ölçekte yapay zekâ veri merkezi inşaatını hızlandırma çabasının en son örneği. OpenAI, Amazon, Google, Meta ve Microsoft birlikte yıl sonuna kadar bu merkezlere 325 milyar dolardan fazla harcayacak. En ileri seviyede kalabilmek için şirketler en yeni işlemcileri, soğutma sistemlerini, tesisleri istiyor ve tüm bunlar da 7/24, akıl almaz miktarda elektrikle çalışıyor.

ABD’de bu elektriğin yarısından fazlası fosil yakıtlardan geliyor.

Başkan Donald Trump, bu hafta BM Genel Kurulu’nda yeşil enerjiyi bir “aldatmaca” olarak nitelendirdi ve doğalgaz, kömür ve petrole coşkuyla destek verdi. Aynı zamanda bunlara sübvansiyon sağladı.

Ama politik nedenlerin ötesinde de, neden geleceğin veri merkezleri için fosil yakıtların başlıca enerji kaynağı haline geldiğini açıklayan sebepler var. Bu eşleşme şimdilik neredeyse kaçınılmaz.

Yenilenebilir enerji

Geniş güneş tarlaları, rüzgâr türbinleri ve hidroelektrik barajları gezegen için en iyi enerji seçenekleri ve genellikle de en ucuzları. Ekonomik avantajları sayesinde topluca dünya çapında veri merkezleri için en hızlı büyüyen enerji kaynağı oldular.

Ama yenilenebilir enerji kaynakları yapay zekâ planının önemli parçası olmalarına rağmen tek başına yükü kaldıramıyor. Çünkü sunucular sadece güneş parladığında ya da rüzgâr estiğinde değil, sürekli çalışıyor. Kesintisiz, istikrarlı bir elektrik akışı talep ediyorlar. Güç birkaç saniyeliğine bile kesilse, şirketler binlerce dolar kaybedebiliyor.

Bunun bir çözümü var: Şirketler güneş ve rüzgâr çiftliklerini dev bataryalarla eşleştirebilir, böylece enerji depolanıp sürekli şekilde salınabilir. Ancak bu tür enerji depolama nispeten pahalı ve yine de veri merkezlerinin sürekli ihtiyacını karşılamada yetersiz kalabilir.

En büyük veri merkezi kampüsleri birkaç gigawatt enerji tüketiyor. Sadece 1 gigawatt sürekli üretim için bir yenilenebilir enerji santralinin yaklaşık 12,5 milyon güneş paneline ihtiyacı olurdu. Yani neredeyse 5 bin futbol sahasını kaplayacak kadar alan. Rüzgâr türbinleri daha da fazla alan isterdi. Birçok veri merkezi, şehirlerin ve kasabaların yakınında bu tür alanlara sahip değil.

Nükleer enerji

İşte burada nükleer santraller devreye giriyor. Daha küçük bir alanda yer kaplıyorlar, istikrarlı güç üretiyorlar ve yenilenebilir enerji kaynakları gibi karbon salmıyorlar.

Ama pahalılar. Bu yüzden nükleer endüstri on yıllardır durgunluk içinde. 1970’lerde küresel enerji krizi petrol fiyatlarını dört katına çıkardığında patlama yaşamıştı. Fakat Amerikalıların nükleere olan ilgisi, 1979’daki Three Mile Island Nükleer Santrali kazası sonrası azaldı.

Aynı dönemde ABD'de elektrik ihtiyacı düşmeye başladı, ki olgun ekonomilerde genellikle olan bir durum. Ülkede petrol fiyatları düşünce, yeni nükleer reaktörlerin inşası da azaldı.

Endüstri o zamandan beri iyi bir satış söylemi arıyor. Yapay zekâ ile nihayet bir tane bulmuş olabilir: Enerji talebi artıyor ve nükleer şirketler bu açığı kapatmaya yardımcı olabilir.

Ancak küçük bir engel var. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde nükleer bilim profesörü Jacopo Buongiorno, yeni bir nükleer santral inşa etmenin en iyi ihtimalle yedi veya sekiz yıl sürdüğünü belirtti.

Yani bu bir kumar. Microsoft, Google ve Amazon gibi teknoloji devleri nükleere yatırım yaparak, yapay zekâ talebinin on yıl sonra da artmaya devam edeceğine milyarlarca dolar bahis oynuyor. Ama bu bahsin tutup tutmayacağı belli değil.

Fosil yakıtlar

ABD, yer altı rezervleri ve açık deniz yataklarında geniş doğalgaz kaynaklarına sahip. Bu yüzden ucuz ve erişilebilir. Ayrıca doğalgazı kullanacak altyapı hızlıca hazır olabiliyor. Buongiorno, “Bir yıl ya da iki yılda bir gaz santraliniz olur” ifadelerini kullandı.

Veri merkezleri mevcut hızla genişlemeye devam ederse, enerji ihtiyaçları 2030’a kadar mevcut arzı kat kat aşacak. Yani bu açığı kapatmaya çalışan teknoloji şirketleri fosil yakıtlara yöneliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre doğalgaz hâlihazırda ABD’deki veri merkezlerinin en büyük enerji kaynağı ve en az 2030’a kadar da baskın olmaya devam edecek.

Bir ila iki yılda devreye alınabilecek diğer tek enerji kaynağı ise güneş, onun da kendi sorunları var.

Trump’ın politikaları doğalgazı daha da cazip hale getiriyor. Yönetim zaten fosil yakıtları sübvanse ediyordu, şimdi de düzenlemeleri ve yeşil enerji vergi kredilerini kaldırarak onları daha fazla güçlendiriyor.

© 2025 The New York Times Company