İrem Uzunhasanoğlu / [email protected]
Birçoğumuzun başına gelmiştir, bir arkadaş sohbetinde hayatımızdan, ilişkilerimizden, işimizden yakınırız; o an birisi çıkıp, “Daha ne istiyorsun her şeye sahipsin” der, utanıp susarız, anlatmayız, anlatamayız… Oysa bazen derdimiz kendimizdir, iç dünyamızdır, fıkır fıkır kaynayıp bizi huzursuz eden bir içsel dürtü, sıkışmış bir ruh, susmayan bir zihindir. Uzmanlar tarafından bulgulara göre isimleri de vardır; anksiyete, panikatak, depresyon vb. Dışarıdan güllük gülistanlık görünen fiziki koşullar ne yazık ki içsel kargaşalarımızla doğru orantılı değildir. Tıpkı Keder ve Mutluluk’un başkahramanı Martha’nın her şeyin iyi gözüktüğü dış dünyasıyla sarsıntılı iç dünyasının çatışması gibi…