Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Birsen Şentürk Pilan, deprem bölgesinden küçük yaşta afetzedelerin tedavi edilmek üzere hastanelerine getirildiğini, ayrıca ikincil travmaya uğrayan çocuklara sağlık hizmeti sunduklarını söyledi.
Depremin herkesi olumsuz etkilediğini, ergenlik döneminde ise bu etkilerin riskli davranışlara yol açabileceğini ifade eden Pilan, "Ergenlerin özerkliklerini kazanmaya çalıştıkları dönemde böyle bir felakete maruz kalmaları onların özgürlüklerini kısıtlayıcı durum oluşturabilir. Ergenler isyankar olabilir, öfke denetimi sorunları yaşayabilirler. Bazıları tam tersine içe kapanabilir. En korktuğumuz tepkiler ise riskli davranışlarındaki artış olabilir" dedi. Pilan, riskli davranışların ise Alkol ve madde kullanımı, suça karışma, kendine zarar verme, intihar düşüncesi ya da davranışı olabildiğini ifade etti.
"Bizim en çok dikkat etmemiz gereken bunlar. Ergenlerle iletişim kurarken mutlaka onun da fikrini almalıyız. Eğer onun sosyal medyayı takip ederek etkilendiğini düşünüyorsak, 'Ebeveyn olarak bunların seni etkilediğini fark ediyorum. Ben de izlemeden duramıyorum. Ama ne dersin? Birazcık sınırlandırsak mı?' diyebiliriz. Onun da fikrini sorarak, işbirliği yapmaya çalışarak davranmamız gerekiyor. Yasaklarsak daha cazip hale getirebiliriz çünkü. Mutlaka ergene yakın mesafeden iletişim içerisinde olursak duygularını paylaşması için açık kapı bırakabiliriz. Eğer konuşmak istemiyorsa zorlamayabiliriz. 'Konuşmak istersen her zaman ben buradayım, ne zaman istersen konuşabiliriz' şeklinde yaklaşımımız olmalı"
"4 haftaya kadar normal"
Deprem travmasını atlatmanın gençler için etkili yolları olduğuna işaret eden Pilan, yardım faaliyetlerinde aktif rol almanın da bu yaş grubunu rahatlatabileceğini aktardı. Travmaların akut dönemdeki etkilerinin 4 haftaya kadar normal olduğu bilgisini veren Pilan, "Daha sonrasında travma sonrası stres bozukluğu dediğimiz tedavi gerektiren bir durum oluşabilir. Tekrarlayan şekilde olayla ilgili anıların zihninde canlanması, kendini gün içinde sürekli kaygılı, her an bir şey olacak gibi hissetme, tedirgin hissetme. Uykularında bozukluk olması, iştahta değişiklikler olması. Bunlar artık günlük yaşamını etkilemeye başladığında herkes için yardım almak gerektiğiyle ilgili bir sinyal oluşturmalı. Travmanın geç etkileri de söz konusu oluyor. En sık beklediğimiz travma sonrası stres bozukluğu, buna kaygı bozuklukları ve depresyon da eklenebilir" şeklinde konuştu.
"Aileler çocuklarına ulaşılabilir mesafede olmalı"
EÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sezen Köse ise deprem sonrası küçük çocuklarda duygusal ve davranışsal reaksiyonlarını kontrol edememe, yoğun duygusal tepkiler verme, öfke, hırçınlık gibi durumların görülebildiğini dile getirdi.
Tepkilerin yaşa göre değişebildiğini aktaran Köse, "Okul öncesi çocuklarda yaşından küçükmüş gibi davranma, yatağı ıslatma, anneden ayrılmak istememe, anneye bağımlı davranışlar, uyku ve iştah sorunları, tekrarlayıcı travmatik oyunlar görülebilir. Okul çağı çocuklarında da okula gitmek istememe, dikkat sorunları, bilişsel güçlükler gibi bulgular olabilir. Yaş ilerledikçe de isyan duygusu, öfke ve çatışmaların arttığını görebiliriz. Her çocuğun reaksiyonu bireysel farklılıklar da içeriyor. Bazen de tamamen bir içe kapanma, duygularda donuklaşma, duygularını yansıtmama görülebilir. Israrla konuşmaya zorlamak değil ama onun yanında olduğumuzu hissettirmek önemli. Aileler duygusal ve fiziksel ulaşılabilir mesafede olmalı" cümlelerini söyledi. Köse, deprem bölgesinde olmayan çocukların televizyon haberleri nedeniyle ikincil travmaya maruz kalabildiğini söyleyerek, ailelere bu dönemde çocuklarını haberlerden uzak tutmaları önerisinde bulundu.
Yetişkinlerde durum
İzmir Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi (EAH) Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Hasan Tahsin Kılıç da yetişkinlerde deprem sonrası çok geniş aralıkta ruhsal belirtiler görülebileceğine dikkati çekerek, "Yetişkin depremzedeler yoğun kaygı, korku hissedebilir. Kontrolü kaybettiği düşünceleri olabilir, gerçeklikten kopma hislerine kapılabilirler. Hiç konuşmayabilirler, çok konuşabilirler" dedi.
Travma sonrası bazı kişilerin anlaşılmak ve dertlerini anlatmak isteyebileceğine işaret eden Kılıç, "Bu bir iyileşme, iyileşmelerine yardımcı olacak bir süreçtir. Hatta bazen kendilerini ifade edemeyen afetzedelerden düşüncelerini, hislerini, duygularını yazmasını isteriz" diye konuştu.
"Yargılamadan dinlemeliyiz"
Kılıç, yakınlarının depremzedeler için iyi bir dinleyici olabileceğinin altını çizerek, "Biz ruhsal açıdan destek olmak istiyorsak, iyi bir dinleyici olabiliriz onlar için. Onları yargısız bir şekilde dinlemeliyiz. Sadece yanlarında destek olduğumuzu, onlar için her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu söyleyebiliriz" ifadesini kullandı.