Kanada’daki McMaster Üniversitesi’nden psikiyatrist Michael Van Ameringen’e göre, OKB hastalarının önemli bir kısmı kullanılan ilaçlardan ve terapilerden yeterli fayda görmüyor. Antidepresanlar ve davranış terapileri birçok kişi için işe yarasa da, her iki hastadan biri ya hiç iyileşmiyor ya da sınırlı bir rahatlama yaşıyor. Bu nedenle araştırmacılar, son yıllarda daha farklı yöntemlere yönelmeye başladı.
Psikedelikler neden öne çıkıyor?
Van Ameringen ve ekibi, OKB için önerilen alternatif tedavileri taradıklarında dikkat çekici bir farkla karşılaştı. Esrar ve esrar türevleri, bazı hastalarda geçici bir rahatlama sağlasa da, belirtileri uzun vadede azaltmıyor. Buna karşılık psilosibin, yani “sihirli mantar”larda bulunan madde, daha kalıcı bir etki potansiyeli gösteriyor.
Araştırmacılar bu farkı, psilosibinin beynin sürekli tekrarlayan düşüncelerle ilişkili bölümlerini geçici olarak “sakinleştirmesine” bağlıyor. OKB’de kişiyi aynı düşüncelere ve davranışlara kilitleyen döngünün, bu sayede zayıfladığı düşünülüyor.
Yalnızca madde değil, yaklaşım da önemli
Brown Üniversitesi’nden psikiyatrist Mohamed Sherif’e göre, sonuçlardaki fark sadece maddelerden kaynaklanmıyor. Psikedelik çalışmalarında hastalar, ilacı tek başına değil, deneyimi anlamlandırmalarına yardımcı olacak bir çerçeveyle alıyor. Sherif, “Bu deneyim bir tedavi süreci olarak sunuluyor, sadece bir madde kullanımı değil” diyor.
Esrar üzerine yapılan çalışmalarda ise bu tür bir yaklaşımın genellikle bulunmadığına dikkat çekiliyor.
Deneyler ne gösteriyor?
Yale Üniversitesi’nden psikolog Terrence Ching’in yürüttüğü küçük bir klinik çalışmada, OKB hastalarına tek doz psilosibin verildi. Hastalar, seans boyunca yalnızca eşlik eden iki uzmanın gözetiminde, yönlendirilmeden deneyimi yaşadı.
Ön sonuçlara göre, psilosibin alan hastalarda belirtiler, plasebo verilenlere kıyasla daha belirgin biçimde azaldı. Ching, bu etkinin yalnızca semptomları bastırmakla kalmadığını, hastaların OKB ile kurduğu ilişkiyi de değiştirebildiğini söylüyor.
Kontrol ihtiyacıyla yüzleşmek
Ching’e göre OKB’nin merkezinde güçlü bir kontrol ihtiyacı yatıyor. Psilosibin deneyimi sırasında bazı hastalar, bu kontrolü bırakmakta zorlandıklarını fark ediyor. Bu farkındalık, tedavinin önemli bir parçası hâline geliyor.
“Bazı hastalar, hayatta her şeyin kontrol edilemeyeceğini ilk kez bu kadar net görüyor” diyen Ching, bu içgörünün uzun vadeli iyileşmenin kapısını aralayabileceğini belirtiyor.
Önünde hangi engeller var?
Psikedelik maddelerle ilgili araştırmalar hâlâ ciddi engellerle karşı karşıya. Psilosibin, ABD’de yasadışı kabul edildiği için bilim insanları karmaşık izin süreçlerinden geçmek zorunda kalıyor. Ayrıca, bu maddeler etrafında oluşan “mucize tedavi” beklentisi de bilimsel çalışmaları zorlaştırıyor.
Araştırmacılar, psikedeliklerin sihirli bir çözüm olarak görülmemesi gerektiği konusunda uyarıyor. Asıl hedefin, bu maddeleri diğer ilaçlar gibi dikkatli ve kontrollü biçimde incelemek olduğu vurgulanıyor.
Kaynak: Gazete Oksijen