05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 07.10.2025 12:07 | Son Güncelleme: 07.10.2025 12:20

“Ozempic diyetiyle” kilo vermek mümkün mü?

Ozempic gibi ilaçlar, birçok insanın daha önce veremediği kiloları vermesine yardımcı oldu. Peki, reçeteye gerek kalmadan bir diyet aynı etkiyi yaratabilir mi?
“Ozempic diyetiyle” kilo vermek mümkün mü?
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Son yıllarda Ozempic ve Wegovy gibi kilo kaybı ilaçlarının (GLP-1 agonistleri) ortaya çıkışı, tıp dünyasında büyük bir değişim yarattı.

Bu ilaçlar, iştahı azaltarak insanların daha az yemesini sağlıyor. Ancak bazı iddialara göre, bu etkileri beslenme yoluyla da taklit etmek mümkün. Sosyal medyada popüler olan “oatzempic” (yulaf, su ve limon karışımı) gibi tarifler, iştahı bastırarak kilo verdirdiğini iddia ediyor.

BBC, herhangi bir yiyecek ya da diyetin Ozempic’in etkisine yaklaşıp yaklaşamayacağını ele aldı.

GLP-1 nedir?

GLP-1, vücudumuzun yemek yediğimizde doğal olarak ürettiği bir hormondur. Bu hormon, insülin salgısını artırır, karaciğerin şeker üretimini azaltır, sindirimi yavaşlatır ve iştahı düşürür.

Washington Üniversitesi’nden gastroenterolog Chris Damman, GLP-1’in “vücudun metabolizmasını yöneten ana hormonlardan biri” olduğunu söylüyor.

Diyetle GLP-1 üretimini artırmak mümkün mü?

Beslenmede GLP-1 üretimiyle en çok ilişkilendirilen iki unsur lif ve polifenoller olarak sıralanır. Doktor Mary Sco’ya göre lif, bağırsaklarımızdaki bakterilerin en sevdiği besindir. Lif ve polifenol bakımından zengin gıdalar tüketildiğinde, bağırsaklarımız bunları kısa zincirli yağ asitlerine dönüştürür; bu da GLP-1 üretimini teşvik eder.

Bu maddeler; kuruyemişler, baklagiller, meyve ve sebzelerde bulunur. Polifenoller ayrıca zeytinyağı ve avokado gibi tekli doymamış yağlarda da vardır.

Ayrıca, yediğimiz sıranın da etkili olabileceği görülüyor. Araştırmalar, protein (et, yumurta) ve sebze gibi gıdaları karbonhidratlardan önce tüketmenin GLP-1 seviyesini artırabileceğini gösteriyor.

Sabah erken saatlerde yemek yemenin de GLP-1 üretimini artırdığı, bunun vücudun biyolojik ritmiyle ilişkili olduğu belirtiliyor.

Damman’a göre, lif, polifenol ve sağlıklı yağlardan zengin bir diyet, doğal GLP-1 üretimini destekler. Ancak modern Batı beslenmesi bu bileşenlerden büyük ölçüde yoksundur.

 Damman “Bu ilaçlar, modern işlenmiş gıdalar yüzünden zayıflamış olan doğal tokluk mekanizmamıza dokunuyor" diye konuşuyor.

İlaçlar mı, diyet mi daha etkili?

Bazı insanlar için dengeli beslenme ve egzersiz yeterli olurken, bazıları için GLP-1 ilaçları gerekli olabilir.
Damman bu farklılığa ilişkin “Davranış değişikliği zordur, bu yüzden metabolizması bozulmuş kişilerde yaşam tarzı değişiklikleri tek başına işe yaramayabilir" şeklinde konuluyor.

Sco ise, lif, polifenol ve sağlıklı yağ açısından zengin bir beslenmenin iştah kontrolünde etkili olabileceğini belirtiyor:

“Etki kişiden kişiye değişse de, herkes az ya da çok fayda görür. Çünkü bu, insan fizyolojisinin bir parçası.”

Sonuç olarak, GLP-1 üretimini doğal yoldan artıran bir diyet; meyve, sebze, baklagil ve kuruyemiş gibi doğal gıdalardan oluşur. Damman’a göre, kilo verme ilaçlarının etkisini taklit etmeye çalışanların aslında yeniden bu tür gıdalara yönelmesi oldukça ironik:

“Sonunda her şey dönüp dolaşıp bütün gıdaları yemeye çıkıyor. Onların yerini hiçbir şey tutamaz.”

GLP-1 araştırmalarının geleceği

GLP-1 ilaçları genelde güvenli kabul edilse de, hâlâ tam olarak nasıl çalıştıkları bilinmiyor.
Albert Einstein Tıp Fakültesi’nden Prof. Gary Schwartz’a göre, bu ilaçlar obezitenin nedenlerini daha iyi anlamamıza da yardımcı olabilir.

Obezite artışının nedenleri karmaşık olsa da, modern yaşam tarzı ve aşırı işlenmiş gıdalar önemli bir rol oynuyor. Bu gıdalar, beyindeki ödül merkezini harekete geçirerek dopamin salgısını artırıyor ve aşırı yeme davranışını tetikliyor.

Schwartz, yeni araştırmaların bu ilaçların yalnızca mideyi değil, beynin “ödül mekanizmasını” da etkilediğini gösterdiğini söylüyor. “Bu, insanların aşırı yemeden tatmin olmasını sağlayacak doğal yollar bulmamıza yardımcı olabilir” diyor.

Gelecekte yapılacak klinik ve beslenme araştırmalarıyla, beynin hangi bölgelerinin bu süreçte etkili olduğu daha net anlaşılabilir. Schwartz’a göre, “önümüzdeki on yıl içinde, davranış ve diyetle bu alanları hedeflemenin yolları” geliştirilebilir.

Kaynak: Gazete Oksijen