Alzheimer hastalığının tedavisine yönelik ilk ilaç 2021’de büyük umutlarla duyurulmuş, “Aducanumab” adlı tedavi hastalığın ilerlemesini bir miktar yavaşlatmıştı.
Ancak beklentiler büyüktü; ilacın sınırlı etkisi hayal kırıklığı yaratmıştı. Uzmanlar o günlerde durumu Wright Kardeşler’in ilk uçuşuna benzetmişti: “Önemli olan uçağın havalanmasıydı, Atlantik’i geçmesi değil.”
Aradan geçen dört yılda iki yeni ilaç daha çıktı: Lecanemab ve Donanemab. İngiltere’de onaylanan bu ilaçlar, hastalığa yol açtığı düşünülen amiloid proteini temizliyor. Ancak yüksek maliyetleri ve ciddi yan etkileri nedeniyle Ulusal Sağlık Sistemi (NHS) tarafından hastalara sunulmuyor. İlaca yalnızca özel yolla erişilebiliyor; bu da yıllık 50 bin sterline kadar çıkıyor.
Maliyetler düşebilir ama yeterli kanıt yok
Toronto’da geçen ay düzenlenen Alzheimer Derneği Uluslararası Konferansı ise yeni bir heyecan yarattı. Araştırmacılar, daha etkili Trontinemab ilacının ileri aşama denemelere girdiğini, Lecanemab’ın enjeksiyon formu sayesinde maliyetlerin düşebileceğini açıkladı. Ayrıca kan testleri sayesinde Alzheimer’ın erken ve ucuz teşhis edilebileceği belirtildi. Erken teşhisle birlikte ilaçların faydasının da artabileceği vurgulandı.
Bununla birlikte, bazı uzmanlar ihtiyatlı davranıyor. University College London’dan Prof. Robert Howard, “Henüz yeterli kanıt yok, hastalara boş umut verilmemeli” uyarısını yaptı.
Gelecek vaat eden ilaçlar yolda olabilir
Araştırmalar sadece amiloid proteiniyle sınırlı değil. Aberdeen merkezli TauRx şirketi, Alzheimer’ın ilerlemesinde kritik rol oynayan tau proteinini hedefleyen yeni bir ilaç için ruhsat başvurusu yaptı.
Uzmanlar bu alanda gelecek vaat eden başka ilaçların da yolda olduğunu söylüyor.
Uzmanların ortak görüşü ise şu: Alzheimer araştırmaları gerçekten yeni bir döneme girdi. Ancak mucize tedaviler henüz yok ve mevcut ilaçların etkisi sınırlı. Hastalar için heyecan verici bir gelecek var, fakat bugünkü gerçeklik hâlâ çok zor.
Kaynak: Gazete Oksijen