Yeşim Nur Mantaş / [email protected]
Opera dünyasının yükselen yıldızlarından Ramona Zaharia, Carmen rolüyle ilk ciddi çıkışını yakaladığı 2012 yılından bu yana dünyanın önde gelen pek çok sahnesinde yer aldı. Bu rolle öyle bir başarı kazandı ki eleştirmenler her fırsatta onun hem oyunculuk hem de ses olarak bu role çok uygun olduğunu vurguluyor. Bugüne kadar 15 farklı Carmen prodüksiyonunda yer alan Zaharia 27 Temmuz akşamı İstanbul Opera Festivali’nde Haliç Kongre Merkezi’nin bahçesine kurulan sahnedeydi. Türk izleyicisiyle ilk kez buluşan mezzosoprano, bu kez İstanbul Devlet Opera Balesi’nin (İDOB) prodüksiyonu olan Bizet’nin Carmen’i için sahnedeydi. İtalyan yönetmen Vincenzo Grisostomi Travaglini’nin prodüksiyonunda koreografi Ayşem Sunal Savaşkurt’a aitti. Don Jose’yi Efe Kışlalı ve Escamillo’yu Murat Güney seslendirdi.
Zaharia’yla provalardan hemen önce Haliç kıyısında buluştuk. Saçı, makyajı ve kıyafetiyle provaya hazır, son derece enerjik bir şekilde karşıladı bizi. “İstediğiniz her şeyi sorabilirsiniz, sizin için buradayım” derken de oldukça samimiydi bu da sorularıma verdiği cevaplara yansıdı elbette.
Bugüne kadar neredeyse 15 farklı Carmen prodüksiyonunda yer aldınız. İstanbul’da canlandırdığınız Carmen’i nasıl tanımlarsınız?
Her prodüksiyon benim için özel ve farklı. Her seferinde yeni bir şey yakalamaya çalışıyorum. Carmen’den asla sıkılmam çünkü karakteri seviyorum. Onu doğal, sade ve anlaşılır göstermeye çalışıyorum izleyiciye. Sonuçta Mars’tan biri değil kendisi herhangi bir ülkeden olabilir İspanya veya Türkiye fark etmez
Peki bu Carmen’in en önemli özelliği ne?
Onun için hayatındaki en önemli şey özgür olmak. Seçimi kendi yapmak istiyor her şeyden önce. Herkese özellikle Don Jose’ye, özgürlüğün en önemli şey olduğunu anlatmaya çalışıyor. ‘Benimle gel ve özgürlüğün tadını çıkar’ diyor. Tabii bu onun tarzı bir özgürlük anlayışı.
Don Jose peşinden geliyor ama sonrası iyi olmuyor ama?
Evet, çünkü Don Jose onu anlamıyor ki! En önemli problem bu. Onun özgürlüğünün sınırlarını zorladığı zamansa “Hayır, bu benim hayatım değil, benim için bu çok fazla, özgür olmak istiyorum” diyor Carmen.
Carmen’le ortak noktası olan kadınlardan mısınız?
Kadın olduğum için sanırım ortak noktalarımız var. Ama ben onun tam tersiyim galiba. Daha sakin kalmaya daha sakin insanlarla bir arada olmaya özen gösteririm. İnsanlara değer veririm onları önemserim. Ama Carmen insanlara o kadar değer vermiyor ki. Bu yüzden tamamen farklıyız galiba. İnsanları severim, onlarla beraber çalışmayı severim. İnsanlara yardım etmeyi severim, herkes için keyifli olmayı seçerim.
Romanya’dan üst üste güçlü sesler çıkıyor. Festivalde Angela Ghergiou’yu da dinledik. Bunun sebebini neye bağlıyorsunuz?
Teşekkürler, bunu duymak çok güzel. Sanırım şarkı söylemeyi seviyoruz ve iyi eğitmenlerimiz var. İşini çok iyi yapan ve bilgisini sizinle paylaşan bir eğiticiye sahip olmak çok kıymetli.
Vaktiyle sizi şarkı söylemek için cesaretlendiren oldu mu?
Kendimi bildiğimden beri şarkı söylemeyi sevdim. Müzik hayatıma önce viyolin çalarak başladım sonra piyano. Klasik şarkıcılık için ders almaya başladım. Önceleri hobiydi çünkü oyuncu olmak istiyordum o zamanlar. Sonradan tamamen müziğe yöneldim, cesaretlendirilmeye ihtiyacım olmadı.Sizin dönemin kadın solistleri fizikleriyle de klasik ‘operacı’ imajından çok uzaklar…
Çok güzel arkadaşlarım var evet. Hem güzel şarkı söylüyorlar hem fizikleri güzel. Sosyal medya ve izleyici sinema gibi bir şölen izlemek istiyor. İyi oyunculuk görmek istiyor. Ama rol gereği cadıysanız belki çirkin görünebilirsiniz. Yani rol bunu gerektiriyorsa ne yapacaksınız? Ben sahnede farklı olmayı seviyorum. Sadece Ramona Zaharia değil ben Ulrika, Azucena Mısırlı Prenses Amneris, bu rollerin hepsi olmayı seviyorum. Bütün rollerimi seviyorum. Hiçbirini diğerinden ayırmıyorum. Hepsine enerjimi yüzde 100 veriyorum.
Eşiniz de bir operacı sürekli müzik konuşulan bir ev olmalı?
Kocam bariton Bogdan Baciu ve harika biri. Kocam olduğu için söylemiyorum. (Gülüyor) Evet, evimizde daha çok müzik konuşuluyor. Çünkü profesyonel kısım hayatımın çok önemli bir bölümünü alıyor. Onun için de öyle. Ama o işiyle ilgili daha sakin bir mizaca sahip. Ben daha tutkuluyum işimle ilgili. Sahnede olmayı gerçekten çok seviyorum, orada olmak için yanıp tutuşuyorum.
İkinizin de sanatçı olması daha çok avantajlı mı dezavantajlı mı?
Dezavantajı çok aslında. Mesela ben şimdi İstanbul’dayım o, bir Strauss prodüksiyonu için Münih’te. Buradan sonra Hagen’da başka bir festivalde Carmen’i seslendireceğim. Sonra Romanya’ya yine farklı bir Carmen prodüksiyonu için gideceğim. Sonra Moldavya’da yine Carmen… Uzun süre görüşemeyeceğiz.
Önümüzdeki günler için ne hayalleriniz var?
Düsseldorf’ta önümüzdeki sezon yeni prodüksiyonum Herodiade’yi sahneleyeceğiz. sahneleyeceğiz. Başrolü canlandıracağım. Çok heyecanlıyım. Korku değil de heyecan. Enerjimi her seferinde sahnede ortaya koymayı seviyorum.
Bu kadar enerjik biri olarak pandemiyi nasıl geçirdiniz merak ediyorum.
Depresyona girdim! Birdenbire emekliye ayrılmış gibi hissettim. Birkaç sosyal medya etkinliği yaptım bu dönemde. Ama telefonun önünde şarkı söylemeyi hem antiprofesyonel hem de üzücü buldum.
Sosyal medyayı da kullanan bir sanatçısınız. Oradan izleyicinizle iletişiminiz nasıl?
İtiraf etmem gerekirse sosyal medyayı çok sevmiyorum ama hayatta önemli bir şey. İşimizin de bir parçası. Çünkü diğer türlü kimse sizin hakkınızda bir şey bilmiyor, duymuyor.
Kendiniz mi yürütüyorsunuz profesyonel yardım alıyor musunuz?
Evet bir yardım alıyorum. Herkese bu yüzden cevap veremiyorum. Çünkü işin PR kısmı hiç de kolay değil.
Genç sanatçılara başarı yolunda vereceğiniz tavsiyeler var mı?
Öncelikle gerçekçi olsunlar çalışma konusunda. Çünkü doğru şekilde çalışırlarsa, ki bunun içine çeviri, kelimelerin anlamı, rolün tarihi, müzik her şey giriyor. O zaman her şey mümkün, her şeyi yapabilirler. Sadece hayallerinin peşinden gitsinler bazen tek bir hayal değil birkaç hayal olabilir. Hep daha iyisi mümkün bunu unutmamak gerekiyor. ‘Her şeyi öğrendim tamamım’ diye bir şey yok. Ben de hala bir şeyler öğreniyorum. Arkadaşlarımdan, eğitmenlerimden, kocamdan herkesten. Her zaman gökyüzü sınırdır diyorum, benim bakış açım bu. Mükemmel olmayız belki ama mükemmelliğin peşinden koşabiliriz.
26 yıldır vejetaryen
Müziğin olmadığı zamanlarda neler yaparsınız evde, mesela yemek pişirir misiniz?
Yemek yapmaya bayılıyorum ama ben bir vejetaryenim. Yine de her şeyi pişiriyorum. Et, balık her şeyi. Koklayarak, hislerimle yemeğin yeterince tuzu biberi var mı anlayabiliyorum! İyi bir aşçı mıyım bilmiyorum -gerçi kocam iyisin diyor ama- yemek yapmayı seviyorum.
Vejetaryen olmaya ne zaman karar verdiniz?
26 yıl önce karar verdim. Çünkü hayvanları gerçekten çok seviyorum. Vejetaryen olmayanları da eleştirmiyorum bu onların seçimi. Diğer insanların seçimiyle bir problemim yok. Bu benim kararım ve hayatımın diğer alanlarında olduğu gibi kendi kararımı uyguluyorum.