05 Mayıs 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 25.03.2024 14:45 | Son Güncelleme: 25.03.2024 15:57

Selma Gürbüzer ve Uluğşad Gürbüzer: Gravürler tarihin vazgeçilmez görgü tanığıdır

Türkiye'nin ilk dijital gravür kütüphanesi olma özelliği taşıyan Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi, geçmiş yaşam, mekan ve duyguları günümüze taşıyarak belgeleyen gravürlerin ülkemizdeki bilinirliğine katkıda bulunmak amacıyla yaklaşık 10 bin eserlik bir veri tabanı sunuyor
Hülya Çelik
Hülya Çelik
Selma Gürbüzer ve Uluğşad Gürbüzer: Gravürler tarihin vazgeçilmez görgü tanığıdır

10 ay önce hizmete giren Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi, Türkiye’de bir ilke imza attı ve fotoğraf makinesinin günlük hayatta kullanımından önceki tek görsel malzeme olan gravürleri (antik baskı malzemesi), yaklaşık 10 bin gravür ve haritadan oluşan bir veri tabanıyla ilgili akademisyen, öğrenci veya sanatseverlerin beğenisine ve hizmete sundu. https://www.gravurdunyasi.com adresi üstünden ulaşılan bu dijital kütüphanede bulunan gravürler ve haritalar yıllar içinde, yurt içinde ve yurt dışında gerçekleştirilen müzayedeler, kitap fuarları, sahaflar ve antika pazarlarından temin edilmiş. Etiketlemeler tamamlandıkça da kütüphanenin arşivi genişlemeye devam ediyor. İçerikte  Osmanlı İmparatorluğu’nun Anadolu ve Avrupa'daki şehirlerini gösteren gravürlerden Paris, Londra, Viyana gibi önemli şehirlerin ve burada bulunan mimari yapıların gravürlere; Beethoven, Mozart, Bach, Haydn gibi çok sayıda ünlü besteciye ait portrelerin gravürlerinden dünya edebiyatının en önemli isimlerinden William Shakespeare’e ait eserlerin gravürlerine kadar çok çeşitli konularda eser yer alıyor.

Uluğşad Gürbüzer ve Selma Gürbüzer

 

Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi’nin kurucuları ve yöneticileri Selma Gürbüzer ve Uluğşad Gürbüzer ile konuştuk.

Dijital Gravür Kütüphanesi’ni kurma fikri nasıl ortaya çıktı?

Selma Gürbüzer-Uluğşad Gürbüzer: Bildiğiniz üzere, fotoğraf makinasının günlük hayatta kullanılmaya başlanılmasından önce yani, 1850’li yıllar öncesi dönemler için orijinal boyalı resimler dışında toplumların sanatı, tarihi, sosyal hayatı, kültürleri, ülke topografileri, şehir manzaraları, mimarileri vb. hakkında bilgi sahibi olabileceğimiz tek görsel medya aracı gravürler. İlgili dönemi görsel olarak tanımlayıcı belge olma özelliği nedeni ile gravürler, birçok ülkede kütüphane veya müze konsepti içinde hem dijital olarak hem de fiziksel olarak araştırmacılara, sanatseverler, akademisyenler, öğrenciler ile mesleki anlamda bu materyalleri kullanacak olan kişi ve kurumların kullanımına sunulmakta. Dünyada bu şekilde üniversite veya müzeler bünyesinde oluşturulan çok güzel fiziki veya dijital arşiv örnekleri bulunmakta ve bunlar araştırmalar ile üniversitelerdeki öğretimde yoğun bir şekilde kullanılmakta. Bunlara örnek olarak Stanford Üniversitesinde David Rumsey Harita Koleksiyonu, vakıf olarak Türkiye'deki Yunan kültürünü de anlatan Travelegoes veya Ulusal Müze ve kütüphaneler olarak ise, İngiltere, Almanya, Fransa ve Amerika’da bulunan ulusal müze ve kütüphaneler örnek verilebilir. Kendi coğrafyamız, tarihimiz ve kültürümüz ile ilgili nadide gravür arşivleri ülkemizde bu işe gönül vermiş çok değerli koleksiyonerin arşivlerinde bulunmakta ve bunlar zaman zaman dijital veya fiziki sergi yoluyla halka sunulmakta. Ancak, sanatseverler, akademisyenler, öğrencilerin kendi coğrafyamız dahil her konuyu içerecek şekilde gravür ve haritaları yurtdışındaki emsallerinde de olduğu gibi toplu halde ve sürekli görebilecekleri bir fiziki ve dijital ortam Türkiye de bulunmamakta. Biz de tarihi belge olma özelliği dışında sanatsal açıdan da böyle bir kütüphane veya müzeye ihtiyaç olduğunu gördük.

Anadolu(Küçük Asya) Haritası ve İzmir

 

Şöyle ki, günümüzde, görsel sanatlar eğitimi veren fakültelerin hepsinin eğitim programlarında klasik antik baskı tekniklerinin öğretimi bulunmakta. Bu okullarda, öğrenciler, klasik antik baskı tekniklerinin hem teoriğini hem de pratiğini öğrenirler. Ancak, 19. yüzyıl ve öncesinde klasik antik baskı teknikleri ile basılmış olan gravürlerin görülebileceği fiziki veya dijital bir atölye, kütüphane veya bir müze Türkiye’de bulunmadığından eğitim alan öğrenciler baskı tekniklerinin yıllar içinde gelişimini veya baskı teknikler arasındaki farklılıkları görememekteler. Biz de, yıllar içinde aldığımız eski kitap, gravür ve haritalar bir aile arşivini veya aile kütüphanesini aşacak boyutlara geldiğinden bunları herkesin erişebileceği bir şekilde kullanıma açmak istedik. Yani burada asıl amacımız paylaşmak. Bilgi ve güzelliklerin paylaştıkça çoğalacağına olan inancımız sonzsuz. Bu bağlamda, fiziksel gravür kütüphanesi açmadan önce Türkiye’nin her tarafından direk ulaşılabilmesi için de önceliğimizi dijital kütüphaneye verdik. Bu açık erişim ile amacımız mümkün olduğu ölçüde çok kişiye ulaşabilmek, kullanıcıların bilgiye özgür ve sınırsız erişim sağlayarak yeni fikirlere, yeni projelere ve farklı disiplinler arası çalışmalara ilham ve vesile olabilmek. Netice olarak, sanatseverler, akademisyenler, öğrencilerin gravür ve haritaları her konuyu içerecek şekilde toplu halde yurtdışındaki emsallerinde de olduğu gibi görebilecekleri bir kütüphane veya müzeye ihtiyaç olduğunu fark ettik ve tarihi belge olma özelliği dışında sanatsal açıdan da çok önemli olan böyle bir kütüphaneyi herkesin erişebileceği bir şekilde kullanıma açarak,  Türkiye'nin ve dünyanın her yerinden kolayca erişilebilmesini hedefledik.

Don Giovanni Operasının Birinci Perdesini Bestelerken Mozart

 

Gravürlerin öneminden biraz bahsedebilir misiniz? Teknolojinin ve sanatın her türlü alanda oldukça ulaşılabilir olduğu günümüzde gravürler bize neler söylüyor?

S.G.-U.G.: Gravürlerin önemini anlatmadan önce teknik detaylarına girmeksizin antik baskı resimler yani yaygın olarak bilinen adıyla gravür konusunda çok kısa bir bilgi vermek istiyoruz. 15. yüzyıl ortası ile 19.yüzyıl sonu arasındaki dönemde, bir resmin, ahşap, bakır, çelik, taş gibi bir yüzeye çeşitli teknikler kullanılarak aktarılması ile elde edilen kalıbın üzerine mürekkep sürülmesi ve bunun bir presle kağıda basılması sonucu oluşan görsele gravür denmekte. Kağıt üzerine bu şekilde ilk baskının ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber, 1440 yıllarında Alman matbaacı Johannes Gutenberg ile başladığı kabul edilir. Bu tarihten 1820'li yıllara kadar sadece insan gücü yani el presi ile basım yapılırken bu tarihten sonra el presi ile birlikte buhar gücü ile çalışan matbaa presleri de kullanılmaya başlanmış. 1880'lerin sonlarından itibaren ise, modern makine litografisi, fotomekanik aktarım teknikleri ile bugünün modern matbaa ve teknikleri kullanılmış. 19.yüzyılın sonuna kadar resimleme, belgeleme ve sanat alanında kullanılan bu antik klasik basım teknikleri, 20.yüzyılın başından itibaren sadece sanatsal amaçlarla kullanılmasıyla sanatsal özgün baskı resimler ortaya çıkmış. Bu çerçevede, gravür, 15. yüzyılın ortasından 19. yüzyıl sonuna kadar uzanan zaman süresinde antik klasik baskı teknikleri kullanılarak resimleme, belgeleme, çoğaltma ve sanat amaçlı kağıt üzerine basılan her türlü görseller. Kütüphanemizin kapsamı da bu dönemler arası antik klasik baskı teknikleri basılan her türlü görseldir.

1859 Yılının Paris Modası

 

Yazılı belge ve yazılı kitaplar tarihin ve sanat tarihinin ana kaynakları. Ancak, yazılı belge ve kitaplar yetersiz kaldığı veya ilave kaynağa ihtiyaç duyulduğunda, orijinal boyalı resimler dışında kullanabileceğiniz tek görsel medya aracı gravürler. Gravürler, bir durumu tespit ettiği için tarihin ve sanat tarihinin vazgeçilmez görgü tanığıdır. Dolayısıyla gravürler, 15. yüzyıl ortası ile 19. yüzyıl sonuna kadar olan dönem için tarihin akışını görsel olarak tanımlayan, eski yaşantıları belgeleyen, geçmiş yaşam ve mekânları günümüze taşıyan hem de sanatsal değeri olan belgelerdir. Örneğin, İstanbul şehri ile ilgili basılmış gravürler, İstanbul’un şehir dokusunu, İstanbul’da bulunan mimari yapıların tarih içinde değişimini, geleneksel kıyafetleri ile gündelik hayat gibi geçmişine yönelik birçok konuda bize görsel olarak önemli ipuçları verir. Bildiğiniz üzere, geçmis geleceğin anahtarıdır, geçmişini bilen geleceğini yönlendirir. Bu çerçevede, geçmişin tanıkları olan gravürler, hem dijital hem de fiziksel olarak araştırmacılar, akademisyenler, öğrenciler ve sanatseverler tarafından tarih, sanat ve bilim alanlarında halen yoğun bir şekilde kullanılmakta.

“Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi, 10.000 adet gravür ve harita ile geçmişe dair birçok önemli konuyu keşfetme imkanı tanımakta”

Bu dijital kütüphanenin içeriğinden de biraz söz etmenizi rica edebilir miyim? Kaç adet gravüre ulaşabiliyoruz? Bunların özellikleri, öne çıkanları nelerdir?

S.G.-U.G.: Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki, Türkiye’nin ilk Dijital Gravür Kütüphanesi olarak misyonumuz, öncelikle gravürün ne olduğunun farkındalığının oluşturulması ve yerleştirilmesi için kütüphanede bulunan gravür ve haritaları arşivlemek, belgelemek. Türkçe ve İngilizce olarak künyelerini oluşturarak, coğrafyamızla ilgili olanlar öncelikli olmak üzere kültürel mirası koruyacak görsel bir veri tabanı sağlamak suretiyle herhangi bir ticari gaye gütmeksizin geniş kapsamlı bir kültür hizmeti sunmak. Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi, 10.000 adet gravür ve harita ile geniş bir yelpazede içerik sunarak ziyaretçilere geçmişe dair birçok önemli konuyu keşfetme imkanı tanımakta. 16. yüzyıl ile 19.yüzyıl sonu arasında antik klasik baskı teknikleri ile basılan ve orijinalleri fiziksel olarak da arşivimizde bulunan 9600 adet gravür 28 ayrı kategoride, 400 adet harita ise 9 kategoride kullanıcıya sunuldu. Kütüphanede bulunan bazı kategoriler hakkında kısaca bilgi vermek, tanıtmak istiyoruz. Çünkü bu kategorilerin her biri ayrı bir arşiv:

-İstanbul şehri başta olmak üzere Osmanlı İmparatorluğunun Anadolu (Küçük Asya) ve Avrupa'daki şehirlerini gösteren gravürleri,

-Osmanlı İmparatorluğunda günlük yaşantı, sosyal ilişkiler, harem, kıyafet, kostüm ve meslekler gibi konuları içeren gravürleri,

-Osmanlı İmparatorluğu askeri tarihi hakkında çok sayıda gravürü ve 1853-1856 Osmanlı-Rus Savaşı (Kırım Savaşı) ile 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) ile alakalı İngiliz gazeteleri olan The Illustrated London News ve The Graphic'de yayınlanan görsellerin tamamına yakınını,

-Başta kendi coğrafyamızla ilgili olmak üzere dünya devletleri ve coğrafyası ile alakalı haritaları,

-Mimarlık ve şehir planlamacılığı açısından Paris, Londra, Viyana gibi önemli şehirlerin ve burada bulunan mimari yapıların gravürlerini,

-19.yüzyıl ve öncesinde basılmış Tevrat ve İncillerde bulunan gravürleri (Türkçeye tercüme edilmiş şekilde ve kutsal kitaplardaki sırasıyla),

-Fransız ve İngiliz modası başta olmak üzere 19.yüzyıl dünya modasına ilişkin gravürleri,

-19.yüzyıl ve öncesine ilişkin ülkeler bazında ve kronolojik olarak kostüm tarihine ilişkin gravürleri,

-İngiliz tiyatro ve balesi ağırlıklı olmak üzere dünya tiyatro ve bale tarihi hakkındaki gravürleri,

-Müzik ve dans ile ilgili gravürlerin yanında 19.yüzyıl ve öncesinde basılmış Beethoven, Mozart, Bach, Haydn gibi çok sayıda ünlü besteciye ait portrelerin gravürlerini,

-Müzik tarihinin en önemli köşe taşlarından olan Viktoryan nota kitapçıkları ve kapaklarına ilişkin gravürleri,

-Dünya edebiyatının en önemli isimlerinden William Shakespeare ait eserlerin gravürlerini ve karikatürün babası William Hogarth’ın çizimlerinin tamamının gravürlerini,

-Meşhur sanatçı, bilim ve devlet adamlarının portrelerini, hayvan ve botanik gravürleri ile daha birçok konuda çeşitli gravürleri bulabilirsiniz.

Peki bu dijital arşiv nasıl işliyor?

Kütüphanede herhangi bir gravür veya haritayı tıkladığınızda, gravürün orijinal ismi, Türkçeleştirilmiş ismi, ressamı, hakkakı (gravürü yapan), basım tarihi, baskı türü, gravürün çıkış kaynağı (eğer bir kitaptan alıntı ise kitabın adı, kitabı basan yayın evi veya kuruluşu, basım yeri), gravür orijinal boyalı bir resmin kopyası ise orijinal resim hakkında bilgi ve gravürün konusu hakkında ilave bilgiler yer almakta. Ayrıca, yukarıda belirtilen bilgi ve kriterler kapsamında kütüphanede kelime bazında arama yapma imkanı da bulunmakta.

“Bu arşiv 20 yılı aşkın bir sürede oluştu”

Buna bağlı olarak şunu da sormak isterim, böyle bir arşivi bir araya getirirken nasıl bir çalışma sürecinden geçtiniz?

Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi, yurt içinde ve yurt dışında gerçekleştirilen müzayedeler, sahaflar, kitap fuarları ve antika pazarlarından bu gravür ve haritaların temin edilmesi sonucu 20 yılı aşkın bir sürede oluşan bir arşiv.  Dolayısıyla, arşivimizin oluşturulmasında yıllar süren yoğun bir emek ve mesai mevcut. Kütüphanenin dijitalleştirme sürecinde gerektiğinde profesyonel yardım aldığımız titiz bir çalışma sürecinden geçtik. En önemli kısım ise bilginin gravürle buluşturulması süreciydi. Kütüphane kullanıcısı bir gravür veya haritaya bakarken temel seviyede hangi bilgiyi ihtiyaç duyar, bu çok önemli konuydu, bunun için dünya standartlarında nasıl uygulamalar yapılıyor ona baktık ve bu bilgileri hatta daha fazlasını kütüphaneye koyduğumuz gravür ve haritalara Türkçe ve İngilizce olarak koyduk. Tabii bu bilgilendirme işini yaparken, antik klasik baskı tekniklerini çok çok iyi bilmeniz gerekir, ayrıca biraz tarih biraz sanat tarihi biraz da coğrafya bilginiz olması yani iyi bir araştırmacı olmanız gerekiyor. Her bir gravür ve haritayı bilgi ile buluşturmak en az yarım saatinizi, bazen de saatlerinizi alır. Dolayısıyla, şu an için kütüphanede varolan 10.000 adet gravür için harcanan emeği düşündüğünüzde, bu arşivin derinliği, zenginliği ve içeriğinin değeri daha da anlam kazanır.

“Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi 35 üniversite kütüphanesinin açık erişim veri tabanında bulunuyor”

İlgilenen kişiler dijital kütüphaneyi ziyaret etmek istediklerinde nasıl bir yol izlemeliler? Bildiğim kadarıyla bazı üniversitelerin internet siteleri üstünden de erişim sağlanabiliyor, değil mi?

Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi'ni ziyaret etmek isteyenler, resmi web sitesi olan  https://www.gravurdunyasi.com üzerinden Türkçe ve İngilizce olarak kolayca erişim sağlayabilirler. Ayrıca, benzer şekilde, kütüphanemizde bulunan gravür ve haritalar, “gravur.dunyası” Instagram ve "gravurdunyasi" (https://twitter.com/gravurdunyasi) X sosyal medya adreslerinde de paylaşılmakta. Henüz açık erişime açılmasının üstünden on ay gibi çok kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen, Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi, gerek Türkiye’nin önde gelen sayılı üniversite kütüphanelerinin, gerekse yurt dışında bulunan üniversite kütüphanelerin veri tabanında ve ayrıca kütüphanelere bünyesinde yer veren platformların veri tabanları arasında yerini almaya başladı. Bu bağlamda, Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi; Türkiye’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi gibi önde gelen sayılı 35 üniversite kütüphanesinin açık erişim veri tabanında bulunmaktadır. Yurt dışında ise Amerika'da Michigan Üniversitesi ve Azerbaycan'da Azerbaycan Kültür ve Sanat Üniversitesi ile Hazar üniversitesi, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Kütüphanesi’nin açık erişim veri tabanında bulunuyor. Ayrıca, kütüphanelere bünyesinde yer veren platform olan Digital Ottoman Studies’de de (DOS) açık erişimde bulunmakta.

“Kütüphanenin açılışından bugüne 16.000 kullanıcı sayısına ulaştık”

Son olarak Dijital Gravür Kütüphanesi’yle ilgili gelecek planlarınızı sormak isterim. İçerik genişleyecek mi, farklı içerikler eklenecek mi?

Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi’ni, Türkiye'nin ilk dijital gravür kütüphanesi olma özelliğini taşıyan bir proje olarak, sanat ve tarih alanındaki bilgiye erişimi artırmak, kültürel mirası korumak ve geniş kapsamlı bir kültür hizmeti sunmak amacıyla on ay önce hayata geçirdik. Kütüphaneyi ilk açtığımızda belirtiğimiz bu amaçlara ulaşıp ulaşamayacağımız yönünde tereddütlerimiz vardı. Ancak, beklediğimizin çok ötesinde, inanılmaz güzel geri dönüşlerle karşılaştık, özelikle akademik çevrelerden çok fazla tebrik ve teşekkür mesajı aldık ve almaya da devam ediyoruz. Biliyorsunuz “marifet iltifata tabidir” derler. Herhangi bir beklentimiz olmadan çıktığımız bu yolda en büyük motivasyon kaynağımız bu geri dönüşler oldu. Diğer taraftan, kütüphanenin açılışından bugüne 16.000 kullanıcı sayısına ulaşması ve birçok önemli üniversitenin veri tabanında yer alması, bize projenin başarıyla ilerlediğini ve geniş kitlelere ulaştığını gösteriyor. Bütün bu gelişmelerin yanısıra bir başka güzel ve bizi çok motive eden bir gelişme de, kültürel mirası koruma ve tanıtma konusunda önemli bir role sahip olan ÇEKÜL Vakfı (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı) tarafından, Kanada'nın en büyük Halk Kütüphanesi ile birlikte Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi’nin Şubat ayının kütüphanesi seçilmesi oldu.

Öncelikle yaşadığımız coğrafyanın tarihi ve sanatsal zenginlikleri başta olmak üzere tüm konuları içerecek, sanat ve tarih tutkunlarına, akademisyenlere, öğrencilere ve geleceğin sanatçıları olacak çocuklarımıza uluslararası düzeyde üniversiteler ve müzeler bünyesinde sunulan standartta bir ortam sağlayacak, Türkiye’nin ilk fiziksel gravür kütüphane ve/veya müzesini oluşturmak Gravür Dünyası Dijital Gravür Kütüphanesi'nin vizyonudur.

Bunun için ilerleyen dönemde kütüphanede yer alan gravürlerin nitelik ve nicelik olarak daha tatminkar bir düzeye getirilmesi ve kütüphanede mevcut olmayan nadide gravür ve haritaların temin edilebilmesi gerekiyor. Bunun için de sanat ve tarihe değer veren kişi, kurum ve kuruluşlarla ortak projeler gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz.