Murat Sabuncu / Konuk Yazar
Türkiye’nin batısında yaşayanlarda beş yıllık aralıklarla bir merak başlıyor. Acaba Kürt seçmenden en yüksek oyu alan parti -son dönemde adı DEM- seçimler yerel ise başta İstanbul, varlık gösterdikleri büyükşehirlerde nasıl hareket edecek; genel ise iktidara mı, muhalefete mi yakın duracak? Bu merak Kürt seçmenin sonuçlardaki belirleyiciliğiyle ilgili elbet. Seçimden yaklaşık altı ay evvel bu merak başlıyor, sonuçların belli olduğu gece sona eriyor. Ama bu parti ne istiyor, ne hedefliyor, partiye oy verenler ne sıkıntı yaşıyor pek takip edilmiyor, ilgi çekmiyor. Seçime gidilen süreçte herkes kendi durduğu yere ya da beklentisine göre bu hareketi kriminalize ediyor ya da doğrudan değil de dolaylı desteğini almaya çalışıyor. 31 Mart seçimlerinde de aynısı oldu. Ancak bu kez 2019 yerel seçimlerinden, yani başta İstanbul olmak üzere batı illerindeki büyükşehirlerde aday çıkarmamak tavrından, 2023’te altılı masanın cumhurbaşkanı adayını desteklemekten farklı bir durum oldu. DEM Parti ‘üçüncü yol’ çizgisi belirleyerek kendi adaylarını çıkardı. Küçük ama önemli bir nüans koydu: Kent uzlaşısı. Partiler arasında mutabakatın kapısını açık bırakan bir yol. Ki bu yolu en belirgin şekilde İstanbul Esenyurt’ta CHP ile uyguladı.