Sokak hayvanlarıyla ilgili sıkı kuralların uygulandığı ülkede Alman Hayvan Refahı Yasası gereğince 6 ay içinde başıboş hayvanlar sahipleri bulunarak teslim ediliyor, sahibi çıkmayanlar ise sahiplendirilmeye çalışılıyor. Hayvanın ağır hastalığı gibi istisnai durumlarda ise veterinerin onayıyla uyutma işlemi uygulanıyor.
Ülkede köpek sahibi olmak vergiye tabi ve devlet, köpek sahiplerinden yıllık yaklaşık 400 milyon avro vergi topluyor. Toplanan vergilerle barınaklara destek sağlanıyor.
"Mamaları barınaklara gönderiyoruz"
Merkezi Duisburg kentinde bulunan VETO Avrupa Hayvanları Koruma Kuruluşları Birliğinin basın sorumlusu Madida Haustein, AA muhabirine, Avrupa genelinde kendilerine bağlı 350 hayvan koruma derneğinin faaliyet gösterdiğini ve Almanya'da kendileri gibi başka çatı kuruluşlarının da olduğunu söyledi.
Ana gayelerinin hayvan koruma derneklerini desteklemek olduğunu belirten Haustein, “Topladığımız bağışlarla kamyonlar dolusu köpek ve kedi maması alıp bunları doğrudan hayvan barınaklarına gönderiyoruz çünkü yiyecek olmadan bir hayvana bakamazsınız ve yiyecek bu hayvanların hayatta kalmasının temelidir" dedi.
Haustein, "Aynı zamanda örneğin kısırlaştırmanın veya hayvanlar üzerinde acil olarak ihtiyaç duyulan operasyonların gerçekleştirilmesi için mali kaynaklar konusunda da yardımcı oluyoruz. Bireysel vakalar her zaman sahada oluyor ve elbette hayvan hakları aktivistleri onlarla bizzat ilgileniyorlar ancak bize düzenli rapor veriyorlar ve bunların bazıları çok üzücü hikayeler. Hayvan refahı konusunda üzerimize ne düşüyorsa yapmaya çalışıyoruz." şeklinde konuştu.
"Neredeyse hiçbir köpek tek başına özgürce dolaşmıyor"
Almanya'da sahipsiz hayvanlarla ilgili uygulamayı ve kısırlaştırmanın önemini anlatan Haustein, şunları kaydetti:
“Almanya'da hayvanlar çipleniyor, pek çok hayvan da kısırlaştırılıyor ve neredeyse hiçbir köpek tek başına özgürce dolaşmıyor. Bu da hayvanların kendi aralarında kontrolsüz şekilde çoğalamayacakları anlamına geliyor. Bir köpek, sahibi olsa bile bölgede serbestçe dolaşıyor ve kısırlaştırılmamışsa bu köpek serbest dolaşan diğer köpeklerle hızlı şekilde çiftleşebilir. Böylece yeni yavrular dünyaya gelir ve yeni nesil sokak köpekleri çoğalır. Yeni doğan hayvanlar da bir noktada cinsel açıdan olgunlaşır ve üremeye devam eder. Bu durum da doğal olarak zamanla başa çıkılamaz hale gelir.”
Haustein, Almanya'da köpeklere çip takmanın zorunlu olduğunu vurgulayarak, “Kaçarsa köpeğinizi barınak yerine evinize getirebilirler. Diğer ülkelerde de çip zorunluluğu var ancak buna çoğu zaman uyulmuyor. Pek çok Avrupa ülkesinde gerçekten iyi hayvan koruma yasaları var ancak bunlara uyulup uyulmadığı konusunda çok az kontrol var. İşte bu yüzden ne yazık ki çip takılmamış pek çok hayvan var.” diye konuştu.
"En önemli yöntem kısırlaştırma"
Haustein, sahipsiz hayvanların çoğalmasını engelleme yöntemlerinden en önemlisinin kısırlaştırma olduğunu söyledi.
“Kısırlaştırılan her sokak hayvanı, otomatik olarak büyük bir üreme zincirinin dışında kalacaktır." diyen Haustein, şunları dile getirdi:
"O hayvanları öldürmek, bu sorunun çözümü değildir. O giden hayvanın yerine bir başka hayvan gelip yerleşecek ve o üremeye devam edecek. Romanya'da yıllardır gördüğümüz gibi hayvanları öldürmek, kesinlikle hiçbir işe yaramıyor yani sokak hayvanı popülasyonunu kontrol etmekten bahsettiğimizde hadım etme aslında her şeyin başı ve sonudur. Ayrıca insanları bu konuda eğitmek de önemli. Hayvanları korumak ve bu sorunlarla başa çıkmak için herkes küçük bir rol oynuyor. O hayvanları öldürmek asla tek başına işe yaramaz.”
Almanya'da 2 milyon sahipsiz kedi yaşıyor
Haustein, sahipsiz köpek sorununun bulunmadığı Almanya'da gündelik hayatta çok fazla görülmese de 2 milyon sahipsiz kedinin yaşadığını belirtti.
Kedilerin de üremelerini engellemek için kısırlaştırılmalarının gerektiğini ifade eden Haustein, "Eğer bir kedi bulursanız ve bu hayvanın durumunun iyi olmadığı izlenimine kapılırsanız mutlaka bölgedeki en yakın hayvan koruma kuruluşuna haber verin ki gerçekten ehil kişiler bu hayvanla ilgilensin. Çoğu zaman hayvanları beslemek ve her gün büfeden bir şeyler getirmek gibi bir dürtüye sahibiz. Elbette bu, sadece kısa vadede yardımcı olur çünkü eğer bu hayvan gerçekten hastaysa uzun vadede ona yardım edilmesi gerekir." ifadelerini kullandı.