21 Kasım 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 28.06.2024 04:39 | Son Güncelleme: 02.07.2024 07:46

Adlarını olimpiyat tarihine yazdırdılar

1924’de ilk kez Olimpiyat Oyunları’na katılan Türk milli sporcuları, 100 yıl içinde pek çok önemli başarıya imza attı. Sporcularımız Güreşten basketbola, yüksek atlamadan judoya ilkleri başararak olimpiyatlarda gururumuz oldular.
Yeşim Nur Mantaş
Yeşim Nur Mantaş [email protected]
Adlarını olimpiyat tarihine yazdırdılar

Dünyanın en eski ve en önemli spor organizasyonu Olimpiyat Oyunları’nın başlamasına az bir zaman kaldı. Paris 2024 Olimpiyat Oyunları, 26 Temmuz’da gerçekleşecek açılış töreniyle başlayacak. Milli sporcularımız dünyanın dört bir yanından gelen rakipleriyle Fransa’da madalya için mücadele verecekler.

Türkiye Cumhuriyeti için bu oyunlar farklı bir anlam taşıyor. Bundan 100 yıl önce yine Paris’te gerçekleşen 1924 Olimpiyat Oyunları’na ilk kez katılan sporcularımız, henüz 1 yaşını doldurmamış genç Cumhuriyeti temsil etmenin heyecanını da yaşıyordu. Sporcularımız, 100 yıl sonra Paris’te bu kez 23. kez ülkemizi temsil etmenin heyecanını yaşıyor.

Geçen 100 yıllık olimpiyat serüveninde milli sporcularımız 41 altın, 27 gümüş ve 36 bronz olmak üzere 104 madalya kazanmayı başardı. Madalyaların 66’sı güreş, 11’i halter, 9’u taekvando, 7’si boks, 4’ü karate, 3’ü ise atletizmde kazanıldı. Judoda 2, artistik jimnastik ve okçulukta ise bir kez podyumda yer aldık. Tokyo 2020, toplamda 13 madalyayla en çok madalya topladığımız oyunlar olarak tarihe geçti.

Tarihe geçen kadın sporcularımız

100 yıl önce Paris’teki oyunlara 37 sporcu gönderen Türkiye, yıllar içinde bu sayıyı artırdı. Fakat 100 sporcu barajını uzun yıllar geçemedi. Londra 2012 Yaz Olimpiyat Oyunları’nda 66’sı kadın 114 sporcuyla yer alan Türkiye, Rio 2016’ya 101, Tokyo 2020’ye 107 sporcu gönderdi.

Soldan sağa: Yaşar Erkan - Ahmet Kireççi - Halet Çambel - Suat Fetgeri Aşeni - Hülya Şenyurt



Paris 2024 için kota müsabakaları hâlâ sürerken, bugüne kadar 87 sporcumuz olimpiyat kotası almayı başardı. Sporcularımız artistik jimnastik, atıcılık, atletizm, badminton, bisiklet, boks, eskrim, güreş, halter, judo, kürek, masa tenisi, modern pentatlon, okçuluk, taekwondo, voleybol, yüzme ve yelken olmak üzere 18 branşta ülkemizi temsil edecek. Milli sporcularımız olimpiyat hikayelerimize yenilerini eklemek için Paris’te mücadele edecek.

Unutulmaz ilkler

Olimpiyatlar denince hafızalara kazanmış unutulmaz anlar var. 1- 16 Ağustos 1936 tarihleri arasında Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen Olimpiyat Oyunları’na toplam 59 sporcumuz ile katıldık. Türkiye olarak ilk madalyamızı güreş dalında bu oyunlarda kazandık. Ahmet Kireççi, bronz madalyaya ulaşarak, ilk kez Türkiye adına kürsüye çıkan sporcumuz oldu. İlk altın madalyamızı da aynı organizasyonda yine güreşte kazandık. 1911 Erzincan doğumlu güreşçi Yaşar Erkan, altın madalyayla ülkemizi gururlandırdı. Döneminin tanınmış yerel güreşçilerinden Ali Pehlivan’ın oğlu olan Erkan, yağlı güreşte başladığı kariyerinde üç Balkan şampiyonluğu kazandı. Berlin 1936 Oyunları’nda çok yakın geçen bir mücadelenin sonunda Fin Arne Reini’nin önünde olimpiyat şampiyonu oldu. Anılarında Mustafa Kemal Atatürk’ün “Çok yaşa Yaşar!” nidasıyla biten telgrafını aldığında gözyaşlarını tutamadığını anlatacaktı.

Milli eskrimcilerimiz Halet Çambel ve Suat Fetgeri Aşeni, Berlin 1936 Oyunlarında Türkiye’yi olimpiyatlarda temsil eden ilk kadın sporcularımız olarak kayıtlara geçti. Çambel ve Aşeni, kadınların hayatın her alanında olduğu gibi sporda da başarıyla mücadele edebileceğini gösterdi. Pek çok çocuk ve gence ilham vererek, onların olimpiyat hayali kurması için yolu açtı. Barselona 1992’de judocu Hülya Şenyurt da 48 kiloda bronz madalya kazanarak ülkemize madalya getiren ilk kadın sporcumuz oldu. 1992’de judoda resmi madalya programına alınan kadınlarda, hafif siklette yarışan Şenyurt ilk maçında Fransız Cecile Nowak’a kaybetti.

2012 Londra Olimpiyatları’nda A Milli Kadın Voleybol Takımımız.



Rakibinin şampiyonluğa ilerlemesiyle repesajda şansını sürdüren 18 yaşındaki judocu, aralarında dört dünya şampiyonluğu bulunan Britanyalı rakibi Karen Briggs’in de olduğu üç rakibini mağlup ederek bronz madalya kazandı. Şenyurt aynı zamanda olimpiyat madalyalı en genç sporcu olarak adını tarihe yazdırdı. O günlerden bugünlere birçok kadın sporcumuz sporun her alanında tarihi başarılar elde etmeye devam ediyor. Daha önce kadınlarda hiçbir takım sporunda olimpik mücadeleye katılmayan Türkiye Londra 2012 Olimpiyatları’na voleybol ve basketbol A Milli Takımlarıyla katıldı. Voleybolcular, grupta iki maç kazanıp çeyrek finali son ana kadar zorlarken, kadın basketbol takımımız çeyrek finale adını yazdırıp 66-63 kaybettiği Rusya maçında yarı finalin kapısından döndü. Kadın basketbolcular bu başarıyı 2016 Rio’da tekrar etti ve çeyrek finalde İspanya’ya sadece iki sayı farkla (64-62) yenildi.

En başarılı olduğumuz branş güreş

● Ülkece katıldığımız 23 olimpiyatın 18’inde madalya almayı başardığımız ve başarılı olduğumuz branş güreş. Aldığımız 104 madalyanın 66’sı ata sporumuzdan geliyor.
● Berlin 1936’da Mersinli Ahmet madalya geleneğini başlatırken, Tokyo 2020’de bronz madalya kazanan Yasemin Adar, kürsüye çıkan ilk kadın güreşçimizdi.
● Londra 1948 Olimpiyatları’nda güreş branşında gördüğümüz 6 altın, 4 gümüş, 1 bronz’u Roma 1960’ta aldığımız 7 altın, 2 gümüş madalya izledi. Bu takımın başarısı bugün hâlâ hafızalarda yerini koruyor.
● Paris 2024 Olimpiyatları’nda ise Siirt’ten dünyaya açılan kadın güreşçimiz Evin Demirhan Yavuz Tokyo 2020’den sonra ikinci kez katıldığı Olimpiyat Oyunları’nda bizleri gururlandıracak sonuçlar alma yolunda ilerliyor.

100. yılını kutlayan İş Bankası Olimpiyat Oyunları’nda sporcularımıza destek veriyor

Mayıs 2022’de Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) ile güç birliğine giden İş Bankası, Team Türkiye’ye destek olmaya devam ediyor. Olimpiyat yolculuğumuzun yanı sıra İş Bankası da 2024’de 100. yılını kutluyor. Hem Türkiye Cumhuriyeti’nin olimpiyat yolculuğu devam ediyor hem de İş Bankası başarılarla dolu 100 yılı geride bırakıyor.

Hedef yeni olimpik sporcular yetiştirmek

Paris 2024’ün öne çıkan başlıkları kapsayıcılık, sürdürebilirlik ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda benzer vizyona sahip olan İş Bankası, milli sporcularımıza Paris yolunda destek olmaktan gurur duyuyor. İş Bankası, bu birliktelikle çocuklara olimpiyat ruhunu aşılayıp yeni sporcular yetişmesini hedefliyor. İş Bankası’nın olimpiyat hikayesi de aslında bir hayli eskiye dayanıyor. Üç unutulmaz olimpik sporcumuz; Yaşar Erkan, Mehmet Çoban ve Yaşar Doğu’nun yolları İş Bankası ile kesişiyor.

Yaşar Erkan, 1936 yılında Berlin Olimpiyatları’nda altın madalya kazanan Türkiye’nin ilk olimpiyat şampiyonu. Mehmet Çoban, Amsterdam 1928 Olimpiyatları ve Berlin 1936 Olimpiyatları’nda çeşitli dereceler elde etti. Yaşar Doğu, 1948 yılında Londra Olimpiyatları’nda altın madalya kazandı.

Mehmet Çoban

 

Mehmet Çoban’dan Atatürk’e: “Sizi yedi düvel yenemedi ben nasıl yeneyim?”

Ülkemizin ve aynı zamanda İş Bankası’nın da kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk, 1935’te o dönem başarıdan başarıya koşan güreş takımını ağırlar. Gerçekleşen kabulde sporcularla sohbet eden Atatürk, ülkemizi olimpiyatlarda temsil eden Mehmet Çoban’la şakalaşır; “Sen herkesi kolayca yeniyorsun Mehmet, güreş tutsak beni de yenebilir misin” diye sorar. Mehmet Çoban, Atatürk’e tarihe geçecek bir cevap verir: “Sizi yedi düvel yenemedi Paşam, ben nasıl yenebilirim?” Bu sözler üzerine duygulanan Mustafa Kemal Atatürk, Mehmet Çoban’ı alnından öper.

Yaşar Doğu

 

Türk güreşinin babası Yaşar Doğu

Yaşar Doğu ise ‘Türk güreşinin babası’ olarak anılıyor. Sporculuk kariyeri olimpiyat madalyasında dünya şampiyonluğuna kadar başarılarla dolu olan Yaşar Doğu, aktif kariyerini bitirdikten sonra da güreş tutkusundan ve gençlere elini uzatmaktan vazgeçmiyor. Köy köy dolaşarak yeni sporcu keşfine çıkan Yaşar Doğu, birçok şampiyon güreşçiyi yetiştiren çok önemli bir isim. Babasının ömrünü Türk güreşine adadığını söyleyen Yaşar Doğu’nun oğlu Prof. Dr. Gazanfer Doğu, “Ağzından çıkan son söz, ‘Şu çocukların işini halletsem gözüm arkada kalmazdı’ oluyor. Ölüm döşeğinde bile pehlivanlarını düşünüyordu. Babam, sporcuların toplum üzerindeki önemini her zaman vurgulardı. Onların iyi birer güreşçi olmalarının yanı sıra, ahlaklı, iyi bir insan olmalarına da çok önem veriyordu” diyerek unutulmaz sporcunun Türk sporuna yaptığı katkıyı özetliyor.