Bu sahnede olmak lazım

Dünya Kupası’ndaki takım sayısının 32’den 48’e çıkacağını biliyorduk. FIFA, bugüne kadar Dünya Kupası’na hiç katılmamış 133 ülkeye bir fırsat sağlamak için bu kararı aldığını iddia ediyordu. Tabii bunun arkasında FIFA başkanlık seçimlerindeki oy çekişmesinin büyük payı vardı.

Şimdi turnuvanın formatı da kesinleşti. ABD, Kanada ve Meksika’nın ortaklaşa ev sahipliği yapacağı kupa rekor sürede tamamlanacak ve yine rekor sayıda maç oynanacak: 39 günde tam 104 maç. Bundan evvelki kupalarda dört takımlı sekiz grupta oynanıyordu turnuvanın ilk tur maçları. 48 takımlı yeni düzende üç takımlı 16 grup olması öngörülmüştü. Ama bazı takımların sadece iki maçta elenme ve son grup maçlarında iki takımın anlaşma yapma ihtimalleri üç takımlı sistemin eksi yanlarıydı. Bu sebeple bundan vazgeçildi. Bunun üzerine dört takımdan oluşan 16 grupla oynanmasına karar verildi ilk turun. Böylece Dünya Kupası’na katılan her takım en az üç maç yapabilecek. Ayrıca finale çıkan takımlar toplam sekiz maç oynayacak, ki 1974’ten bu yana bu rakam yediydi.

Peki daha çok takım ve daha çok maç kaliteyi beraberinde getirir mi? Pek bu kanaatte değilim. Kupa finallerine yeni eklenen 16 takımlık kontenjan özellikle Afrika, Kuzey Amerika ve Asya arasında paylaştırılacak. Afrika için diyecek hiçbir şeyim yok. Afrika’dan 9-10 kaliteli milli takım çıkar. Buna karşılık CONCACAF yani Kuzey Amerika ve Karayipler’de Meksika dışında hiçbir futbol ülkesi yok, çoğunlukla mikro ülkeler var. Değil altı takım, üç takım bile fazla bu konfederasyona.