Ünlü Senegalli futbolcu Sadio Mané’nin yaşamını anlatan 2019 yapımı “Sadio Mané: Made In Senegal” belgeseli belki de onun tüm hikayesini özetleyen şu cümlelerle başlıyordu: “Futbol benim hayatım. Hep futbolcu olmak istedim. Doğduğum yerde futbolcu olabilmek için her şeyinizi feda etmeniz lazımdı.”
Mané’yi Bambali köyünden Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna taşıyan o özverili yolu izleyebiliyordunuz o iki saatte: Fakirlik, çaresizlik, yokluk ve tüm bunların içinden sıyrılıp yıldız olan bir çocuk. Batı Afrika’daki milyonlarca oğlan çocuğunun hikayesi gibi.
Bambali’den 2500 kilometre güneydoğuda, Gana’nın Ada Foah kasabasında doğan çocuğunki de böyleydi… Orada, üç ay önce doğmuş başka bir oğlanın hikayesinde de Mané’ninkiyle birçok benzerlik görebilirsiniz: Yoksul ve çok çocuklu bir aile, erken yaşta kaybedilen bir baba, futbolcu olma azmi, sağlam bir dini inanç, Avrupa’dan devam eden bir kariyer ve yardımseverlik. Ganalı Christian Atsu’nun yolu Mané’yle rakip olarak kesişti ama ortak noktalar işte bu kadar fazlaydı. Kim bilebilirdi ki bu ortak noktaların Antakya’daki lüks bir rezidansın enkazında sona ereceğini?
Şikayet yok, yardım var
Atsu, yıllarca Premier League’de top koştursa da hiçbir zaman Mané kadar üst düzey bir oyuncu olmadı. Ancak onun kadar çok sevildiği aşikâr. Baksanıza, Avrupa’daki ilk takımı Porto’dan beş sezon oyuncusu olduğu Newcastle’a kadar tüm eski kulüpleri onun için saygı duruşu yaptı. Bunun sırrı hep yardımsever ve iyimser olmasında saklı zannedersem. Her röportajda güler yüzüyle soruları yanıtlayan, kadro dışı kalsa bile çok şikayet etmeyen bir oyuncuydu.
Kazandıklarını paylaşmaktan asla çekinmedi. Dört yıl önce The Guardian’dan Louis Taylor’a şöyle demiş: “Tanrı’nın şanslı kulu olduğumu biliyorum. Çok şanslı ve ayrıcalıklıyım. Hiçbir şeyim yoktu, şimdi o kadar çok şeyim var ki bir şeyler vermem gerekiyor.”
Birkaç yıl önce İngiliz yardım kuruluşu Arms Around The Child’ın elçiliğini üstlendi. Her yaz Gana’ya dönüyor, yetimhanelerdeki çocuklara futbol malzemesi taşıyordu. Kefaletini ödeyip cezaevinden kurtardığı yoksulları mı sayalım, ülkesinde yaptırdığı 300 kişilik okulu mu?
Atsu’nun Avrupa’daki kariyeri belki beklediği gibi gitmedi. Kiralık oyuncu hüviyetinden çıkamadı. Belki Newcastle’daki ilk üç sezonu hariç… Orada Rafa Benitez yönetiminde verimli yıllar geçirdi.
Championship’te şampiyonluk yaşadı. 2019’dan sonra pek oynayamasa da yazar eşi Marie-Claire Rupio ve üç çocuğuyla orayı evi olarak seçmişe benziyordu. Peki ya Türkiye? Porto dönemlerinden birçok eski takım arkadaşı Türkiye’ye gitmiş, iyi de para kazanmıştı. Ama Atsu’nun pek yörüngesinde olan bir lig değildi. Ta ki geçen eylüle kadar. Son sözleşmesini Hatayspor’la imzaladı. Ailesini Newcastle’da bırakmayı yeğledi.
2021’de The Athletic’ten Chris Waugh’a kadro dışı kaldığı dönemi anlatırken gelecek planlarından da bahsetmişti. Emekliliğine birkaç yıl kaldığından, düzenli oynayacağı bir kulüp bulmak istediğinden, eşiyle tanıştığı Porto’ya dönme arzusundan söz etmişti. “Çok ileride bir gün bütün hikayemi anlatacağım…” demişti. Atsu, Porto’ya dönemeyecek, Newcastle hikayesini de anlatamayacak… Tüm hayalleri Rönesans Rezidans’ın enkazına gömülüp kaldı. Huzur içinde yat Christian…