Liam Tharme / The Athletic
Armand Duplantis kendisine bir aile dostu tarafından “Mondo” (İtalyanca “Dünya”) lakabı takıldığında çocuktu. 24 yaşındaki Duplantis sırıkla atlamadaki başarısıyla dünyayı defalarca fethetti.
Mart ayında dördüncü dünya şampiyonluğunu kazandı (2022 salon ve açık hava, 2023 açık hava, 2024 salon). Haziranda ise dördüncü kez Avrupa şampiyonu oldu (2018, 2022 ve 2024 açık hava, 2021 salon).
Paris’e altın madalyanın net favorisi olarak geldi. Üç yıl önce Tokyo’da da altın madalyayı kazanmıştı. Paris’teki zaferiyle 1956’daki Amerikalı Bob Richards’tan beri sırıkla atlamada üst üste iki olimpiyat kazanan ilk erkek sporcu oldu.
Sprintte Usain Bolt, yüzmede Michael Phelps, jimnastikte Simone Biles ne anlama geliyorsa Duplantis de sırıkla atlama için aynı anlama geliyor.
İlk dünya rekorunu 6.17 metre ile Şubat 2020’de Polonya’da kırdı. Bir hafta sonra Glasgow’da bir santimetre daha yükseğe atladı. Louisiana’nın Lafayette kentinde yaşayan sporcu Paris öncesi hepsi birer santimetre farkla altı dünya rekoru daha kırdı. Üç ay önceki son rekoru sezonun ilk açık hava mücadelesine çıktığı Çin’de 6.24’le geldi. Başka branşlarda böyle bir performans doping tartışmaları başlatırdı.
Paris öncesinde tarihte 6 metreyi aşan 189 atlayıştan 61’i Duplantis’ten gelmişti. Tarihin en iyi on derecesinden dokuzu da ona ait. Arada sadece Renaud Lavillenie’nin 2014’teki 6.16 metrelik atlayışı var. Duplantis en çok istikrarıyla gurur duyuyor. 2022’nin başından beri sadece üç kez kaybetti. Paris öncesinde 2022’den beri katıldığı 50 müsabakanın 36’sında altı metreyi geçmişti.
4 maddede başarı
Nisan 2023’te, mezunu olduğu Louisiana Eyalet Üniversitesi’nin (LSU) Tigers Win adlı podcast’inde en son ne zaman başarısız olduğu sorulunca üniversitedeki son yılı olan 2019 tarihini verdi. O yıl haziran ayındaki NCAA finalinde, ağustostaki Diamond League finalinde ve ekimdeki Dünya Şampiyonası’nda ikinci olmuştu. Bu kayıplar İsveçliyi daha da ateşledi. Ertesi yıl kişisel en iyi derecesini 13 santimetre geliştirerek 6.18’e çıkardı.
2000’de akademisyen Francoys Gagne kendisine ait Farklılaştırılmış Yetenek Modeli’ni güncellemeye gitmişti. Gagne’ın teorisine göre doğal kabiliyete sahip olanların gelişip bu yeteneğin içini doldurması için şansa, kişisel niteliklere ve doğru ortama ihtiyacı vardı.
Tarihin en başarılı sprinterlerinden Shelly-Ann Fraser-Pryce, Duplantis’e 100 metreyi kaç saniyede koştuğunu sorunca İsveçli gözlerinin içine bakıp “Seni geçerim” demişti
Duplantis bu teorinin ete kemiğe bürünmüş hali olabilir. Sporcu bir aileden geliyor: Babası Greg ABD’nin elit sırıkla atlamacılarından biriydi. İsveçli annesi Helena ise uluslararası bir heptatlet ve voleybolcuydu. Annesinin kökeninden dolayı ABD yerine İsveç’i temsil etmeyi seçen Duplantis’in antrenörleri de ebeveynleri.
İki ağabeyi de aynı branşta yarışmıştı. Mondo evin arka bahçesinde atlayarak büyüdü ve 7-12 yaş arası bütün yaş gruplarının dünya rekorları hala ona ait. Ancak Duplantis’in başarısı basit bir peri masalı değil. Atlayışlarının biyomekaniğine de bakmak gerek.
LSU’dan fizik profesörü David Young’a göre elit sırıkla atlamacıların dört temel özelliğe ihtiyacı var: “Üst düzey sprinter hızı, uzun atlamacı kabiliyeti, jimnastikçi çevikliği ve balerin esnekliği.”
Portsmouth Üniversitesi biyomekanik hocası Chris Mills The Athletic’e verdiği röportajda “İyi bir atlayış için her aşamada ustalık gerekiyor” diyor.
20 adımda 45 metre
Mills’e göre “Sırığı daha yukarıdan kavramayı sağladığı için ilk koşunun hızlı olması çok önemli. Sırığı ne kadar yüksekten tutarsanız o kadar yükseğe atlarsınız. Mondo en hızlı yaklaşma koşusu yapan isimlerden biri.” 1.80 m boyundaki Duplantis branşına göre biraz kısa. 1.96 m boyundaki Amerikalı Chris Nilsen’den ziyade 1.78’lik Lavillenie’ye benziyor. Lisedeyken 100 metreyi 10.57 saniyede koşuyor, uzun atlamada 7.15 metreyi buluyordu.
2022’de Brüksel’deki Diamond League basın toplantısında tarihin en başarılı sprinterlerinden Jamaikalı Shelly-Ann Fraser-Pryce, Duplantis’e 100 metreyi kaç saniyede koştuğunu sorunca İsveçli, Fraser-Pryce’ın gözlerinin içine bakıp onu geçeceğini söylemişti. Ama süre vermemişti.
Biyomekanikçi Mills da sprinte dikkat çekerek yaklaşma koşularının “genellikle 14 ila 20 adım” olduğunu söylüyor. Duplantis koşmaya uzaktan başlıyor. 20 adımda 45 metre katediyor. “Dikme aşaması” da önemli. Duplantis sırığı aşağı indirip sadece “20 santimetre derinliğinde ve 60 santimetre genişliğindeki” haznenin içine dikiyor. Eğimli olan bu bölgenin ön tarafı daha geniş, alt tarafı ise daha dar.
Sırık ilk plakaya çarptıktan sonra hazne içinde ilerleyip “oyuk” bölüme ulaşıyor. Haznenin arka tarafındaki bu dikdörtgen, sırığa arka çepere vurduktan sonra hareket edip büküleceği alanı sağlıyor. Duplantis başarısında sırığın hareketine verdiği reaksiyonun önemli rol oynadığını söylüyor.
Mills’e göre sırıkla atlamacıların doğru kalkış pozisyonundan mümkün olan en yüksek seviyeye çıkmaları gerekiyor. Kalkış hazırlığı ve pozisyon, yaklaşma hızının sağladığı kinetik enerjiyi sırığa aktarmak ve gerilme enerjisini depolamak için çok önemli.”
Duplantis sağ elini kullandığından bu eli sırığın ucunu kavrarken avcu yukarıya bakıyor. Sol eli ise daha aşağıda ve avcu yere bakacak şekilde. Sol ayağıyla sıçrarken ayağını olabildiğince düz tutuyor.
Ardından göz açıp kapayıncaya kadar bir sürü şey oluyor. Mills “Kalkış sonrası sporcu elleriyle sırığa güç uygulayarak çıtaya doğru bükülmesine yardımcı oluyor” diyor: “Sporcu bir kez sırık şeridini, yani sırığın iki ucu arasındaki hayali çizgiyi geçti mi geriye bütün vücudunu yukarıdaki eli (Duplantis örneğinde sağ) etrafında döndürmek kalıyor. Olabildiğince hızlı şekilde baş aşağı gelmeli ki sırık geri teperken ideal konumda olabilsin.”
Rakiplerinden erken kıvrılıyor
Duplantis rakiplerine kıyasla baş aşağı pozisyona çok daha hızlı geliyor. Hareketi suya “bombalama” atlamaya benziyor. Sol bacağı yukarı doğru kıvrılıyor. Kalkış sırasında bükülen sağ dizini takip ediyor ve göğsüne doğru ilerliyor.
Mills’e göre “Duplantis sırık üzerindeki zamanlaması ve enerjiyi sırıktan kendine aktarma becerisi sayesinde hiçbir sporcunun çıkamadığı yüksekliklere fırlıyor.”
Gerilmiş bir yay gibi düşünebilirsiniz. Mills “Sırıktaki gerilim enerjisi serbest kalıyor. Aynı anda sporcu dikey hızını maksimuma çıkarmak için etki çizgisi boyunca ilerliyor. Bu arada çıtayı aşmak için yeterli yatay hızı koruyor” diyor. Sırık düzelirken bacaklar dümdüz yukarı fırlıyor. Şu ana kadarki hareketleri patlayıcı ve sprinterleri andırırken buradan sonra yarı jimnastikçi yarı balerine dönüşüyor.
Sırığı itme anı
Mills uzama aşamasında “sporcuların önce yarım dönüş yapıp ardından ters V şekli aldığını” söylüyor. Ayrıntı burada gizli. Duplantis’in ayakları çıtayı aşarken sol eli sırığı bırakıyor, ardından sağ eliyle sırığı ittikten hemen sonra ayakları aşağı iniyor, vücudu da onu izliyor. Kendisi düşerken göğsü ve kolları çıtadan hızla kaçıyor.
Hızı sayesinde her zaman yeterli yüksekliğe çıkıyor. Çıtayı geçemezse bunun sebebi açıyı biraz kaybedip çıtanın üzerine düşmesi ve bacakları ya da göğsüyle devirmesi oluyor.
Bu yıl Glasgow’daki Dünya Salon Şampiyonası’nda da aynısı yaşandı. Duplantis elbette birinci geldi ancak hiçbir yüksekliği ilk hakkında geçemedi. 5.85 metreyi üçüncü, 5.95’i ikinci, 6.05’i üçüncü hakkında aşarak zafere uzandı. Bunun “en çok zorlandığı yarış” olduğunu söyledi.
Duplantis o kadar iyi ki çok fazla yükseklikte atlayış yapması gerekiyor. Bu da psikolojik dayanıklılığını test ediyor. Haziran ayındaki Avrupa Şampiyonası’nda 6.10 metreyi geçerek şampiyona rekoru kırdı. Yarıştaki ilk derecesi 5.65 metreden kendisine birinciliği getiren 6.05 metreye kadar tüm yükseklikleri ilk hakkında geçti. Birinci ve beşinci atlayışı arasında 2 saat 27 dakika süre vardı.
Tüm bunlar aslında iki şey için yarıştığını gösteriyor. Önce herkesi yenmeye, sonra dünya rekoru kırmaya uğraşıyor. Diğerleri kazanmalarını sağlayacak dereceyi dünya rekoruna yaklaştırmaya çabalarken Duplantis doğrudan bu denemeleri yapıyor. Bu da üst üste daha iyi atlayışlar yapmaya hazır olmasını gerektiriyor.
En çok sprint çalışıyor
Duplantis haftada dört kez sprint ve sadece bir kez atlama antrenmanı yapıyor. Bunun bir sebebi teknik temelinin çok sağlam olması. Ama aslında benzer yükseklikte çok fazla atlayış yapmanın getirdiği fiziksel yükten kaçınmak istiyor. Atlayış yaptığı günlerde seansı 45 dakikayla sınırlasa da ısınma ve soğuma aşamaları uzun ve karmaşık olduğundan saatler boyu sahada kalıyor. Ağırlık kaldırmayı sevmiyor.
Kazandığı her şeyin ve kırdığı her rekorun farkında olsa da bunlarla övünmüyor. Yarışmalarda rakiplerine verdiği destek başarısını biraz küçük gösteriyor. Duplantis kazanırken zarif bir sporcu. Onun müsabakaları kadar sonucu belli ama seyir zevki veren başka bir yarışma bulmak zor.
© 2024 The Athletic Media Company. Her hakkı saklıdır. The New York Times Licensing Group tarafından dağıtılmıştır. Bu makalenin orijinali The Athletic’te yayımlanmıştır.