Global Witness 2002 yılından beri hükümetler, suç örgütleri veya çeşitli gruplar tarafından katledilen ekoloji aktivistleri hakkında raporlar yayımlıyor. Londra ve Washington D.C. merkezli sivil toplum kuruluşunun yıllık olarak yayımladığı raporlara göre son on yılda tam bin 733 ekoloji aktivisti katledildi. 312 aktivist madencilik çalışmalarına karşı doğa savunusu yaparken cinayete kurban gitti. On yılda neredeyse her yıl 200 aktivist öldürüldü. 2012’den beri 342 doğa savunucusunun öldürüldüğü Brezilya en çok cinayetin işlendiği ülke.
Amazonları korurken öldüler
Ülkedeki cinayetlerin yüzde 85’inden fazlasının kurbanı Amazonları korumak isteyen aktivistler oldu. Brezilya’yı 322 cinayetle Kolombiya, 270 cinayetle Filipinler, 154 cinayetle Meksika ve 117 cinayetle Honduras takip ediyor. Kuruluşun raporlarına göre Avrupa ülkelerinde son on yılda İrlanda ve Fransa’da bir, İspanya ve Romanya’da iki, Rusya ve Ukrayna’da ise dört cinayet işlendi.
Büyüknohutçu olayı
2017 yılında yayımlanan raporda Türkiye’den cinayete kurban giden iki isim de vardı. Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu çifti, Antalya’nın Finike ilçesinde mermer ve taş ocaklarına karşı verdikleri mücadele sonucunda 9 Mayıs 2017’de Kızılcık Yaylası’ndaki evlerinde ateşli silahla öldürüldü. Katil zanlısı Ali Yamuç aynı gün içerisinde olay mahallinde yakalandı ve başlangıçta suçu üstlendi. Fakat Ali Yamuç’ta hiçbir şekilde barut izi yoktu.
Aydınlatılamayan cinayet
Bununla birlikte eşi Fatma Yamuç’un tişörtünde kan izlerine rastlandı. Ancak Fatma Yamuç beraat etti. Cinayetten tutuklanan Ali Yamuç olaydan dört ay sonra 20 Eylül günü cezaevi idaresine daha güvenli bir yere geçmek adına dilekçe sundu. Aynı gün Yamuç cezaevinde intihar etti. Cinayetin üstünden 5 yılı aşkın bir zaman geçti. Yıllardır karanlıkta kalan cinayet aydınlatılmayı bekliyor. Büyüknohutçu çiftinin kızları Emine Büyüknohutçu da bunun için hala hukuk mücadelesini sürdürüyor.
Sakin bir yer arıyorlardı
Emine Büyüknohutçu babasının da, annesinin de mücadele geçmişi olan insanlar olduğunu söylüyor: “Birçok dernek ve örgüte önderlik yaptılar, sözcülük görevi yürüttüler, yardımlarda bulundular. Annem memurdu. Babam da siyasetle hep ilgili bir insan olsa da aslında turizmciydi. Aslında Alacadağ köyüne taşınırken amaçları bir doğa savunusu yapmak değildi. Süreç onları buna sürükledi. İlk başta emeklilik yıllarını geçirebilecekleri sakin bir yer arayışıyla 2011’de taşındılar oraya. Bahçemiz olsun, ekip biçeriz, belki doğa turizmi de yapıp insanlara doğayla iç içe yaşama deneyimi sunarız düşünceleriyle gittiler.”
İzinsiz, ruhsatsız taş ocakları
“Ancak zaman içerisinde köyde yaşayanlar arasında hastalıklar gözleniyor. Hayvanlar etkileniyor. Seracılığın verimi düşüyor. Narenciye ürünlerinin tadı değişiyor. Nedenini araştırdıklarında orada izinsiz, ruhsatsız bir şekilde, ÇED raporu olmadan faaliyet gösteren 13 taş ocağıyla karşılaşıyorlar. Sonrasında 6 sene sürecek olan bir hukuk mücadelesi başlıyor. 6 senenin sonunda bir dava kazandılar. Bartu Mermer adlı ocak kapatıldı. Bu aslında diğer ocakları kapatmaya da yetecek emsal niteliğinde bir karardı. Ama bunun aksine diğer şirketler babama kendilerini maddi kayba uğrattığı gerekçesiyle 100 bin TL’lik bir tazminat davası açtı. Bu davayı da kaybettiler.”
Kundaklama sonrası cinayet
“Tabii bu dava süreci aynı zamanda bir tehdit dönemine de dönüştü. Annemin ve babamın hayvanları zehirlendi. Babam tehdit telefonları almaya başladı. Bir noktadan sonra telefonlara cevap vermemeye başladı. Kim yaptı, tam olarak söyleyemem ama bu dönemde yaşandı bunlar. Davanın ardından ailemin evi kundaklanmaya çalışıldı. Evin yanındaki arazide gece 3 sularında yangın çıktı. O saatte, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde yangın çıkmaz. Yangın sonrası orada bir düzenek de bulundu zaten. Katil zanlısı Ali Yamuç, bölgede yaşayan Dinç ailesinden biri, babam ve Orman Müdürlüğü ekipleri tarafından yangın söndürüldü. Tutanak tutuldu. Konu kapandı. Yangın sonrası babamla konuştuğumda ‘Bu ciddi bir tehdit, farkında mısın’ diye sordum. Babam da farkında olduğunu ve savcılığa gittiğini söyledi. İki gün sonra da cinayet gerçekleşti.”
Şaibeli intihar
“Cinayetten sonra Ali Yamuç olay mahallinde yakalandı. Başlangıçta cinayeti kendisinin işlediğini söylüyor ama dört beş defa ifade değiştiriyor. Para için yaptığını da söylüyor. Bölgedeki Bahçeci Mermer’in sahibi Necmi Bahçeci’ye yönelik eşi Fatma Yamuç’a 10 gün içinde 100 bin TL verilmediği takdirde konuşacağını yazdığı bir mektup ortaya çıkıyor. Bu kişinin düzgünce ifadesi alınmadı.
İfadeye çağrıldığında annemi ve babamı tanımadığını söylüyor. Üstüne düşülmüyor. Çünkü bunun bir buçuk ay öncesinde annem ve babama tazminat davası açanlardan biri de kendisi. Ali Yamuç intihar etmeden birkaç saat önce cezaevi idaresine daha güvenli bir yer olan Fethiye Cezaevi’ne naklinin sağlanması için bir dilekçe gönderiyor.”
Hukuk mücadelesi sürüyor
“Annesine gönderdiği mektupta ise benim elim kana değmedi anne, mahkemede her şeyi açıklayacağım şeklinde ifadeler kullanıyor. Ancak ayakkabı bağcıklarının bile çıkarıldığı cezaevinde, ipi olmayan bir eşofman giymesine rağmen eşofmanının iplerini kullanarak intihar ettiği öne sürülüyor. 6 ay boyunca Ali Yamuç’un otopsi tutanağına erişemedik. Dava sürecinde tüm taleplerimiz reddedildi. Babamın HTS kayıtlarına ulaşamadık. Elimizde HTS kayıtları ve yapılan tehditler olsaydı belki bir noktaya varabilirdik. Hukuk mücadelemiz hala sürüyor. Sonuç bekliyoruz.”
Anayasa Mahkemesi’nde
Büyüknohutçu çiftinin avukatı Tuncay Koç, hala aydınlatılamayan cinayet davasındaki durumu şu şekilde aktarıyor: Azmettiricilerle ilgili suç duyurumuz takipsizlik ve delil yetersizliği gerekçesiyle nisan ayında reddedildi. Bu ret kararını adil yargılanma hakkının ihlali nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık. Zanlının intihar etmesi nedeniyle kapatılan davada aynı zamanda cinayete iştiraktan eşiyle ilgili bir dosya da vardı. Bu dosya Yargıtay’daydı. Beraat kararı verildi.
Cinayet belgesel oldu
Emine Büyüknohutçu, anne ve babasının katledildiği cinayet olayı hakkında kamuoyu yaratmak için bir belgesel projesine de girişti. Belgesel “Büyüknohutçu Davası” adını taşıyor. 2022 Haziran’ında yayımlanan belgesel YouTube üzerinden seyredilebilir.