05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 14.10.2025 19:20 | Son Güncelleme: 14.10.2025 19:47

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Özel'e 'dış politika' yanıtı

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP lideri Özgür Özel'in iktidara yönelik 'dış politika' eleştirileri için, "Dış politika anlamına gelemeyecek ama politik magazin olarak değerlendirilebilecek bir yaklaşım sergiliyor" yorumunu yaptı
AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Özel'e 'dış politika' yanıtı
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in bugünkü grup toplantısında dış politika üzerinden iktidara yönelttiği eleştirilere yanıt AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten geldi. Özel'in son dönemde dış politika konularını politik magazin malzemesi yapmaya çalıştığını savunan Çelik "Özellikle yabancı liderlere atıf yaparak sanki tüm bu gelişmeler olurken kendisi yabancı liderlerin yanındaymış gibisinden 'dediler', 'yaptılar', 'böyle düşündüler', 'şu mesajı gönderdiler' gibisinden dış politika anlamına gelemeyecek ama politik magazin olarak değerlendirilebilecek bir yaklaşım sergiliyor" ifadelerini kullandı. 

"Politik magazinden sorumlu genel başkan yardımcılığı olsaydı hakkıyla yerine getirirdi"

"Grup konuşmasında Başkan Trump'ın sanki yanındaymış gibi nasıl davrandığından bahsediyor" diyen Çelik şöyle devam etti:

"Başkan Putin'in Türkiye'ye dönük, Cumhurbaşkanımıza dönük yine magazine ancak konu olabilecek, gerçeklerle hiçbir alakası olmayan bir yaklaşım üretmeye çalışıyor. Şimdi birincisi bu derece politik magazinin bir siyasi partinin genel başkanı tarafından dış politika değerlendirmesi gibi ele alınması gerçekten müthiş bir seviye düşüşüdür. Yani Sayın Cumhuriyet Halk Partisi'nde politik magazinden sorumlu bir genel başkan yardımcılığı olsaydı Sayın Özgür Özel bunu hakkıyla yerine getirirdi."

"Keşke Sanchez'in durduğu noktada durabilseydiniz"

CHP'nin Hamas'a önce "terör örgütü" dediği, gelen tepkiler üzerine geri adım attığı iddiasında bulunan AK Parti Sözcüsü şunları söyledi: 

"Keşke gerçekten Sosyalist Enternasyonal'de yan yana oturduğunuz İspanya Başbakanı Sanchez'in doğru duruşuyla paralel bir çizgi takip etseydiniz. Sosyalist Enternasyonal'de ve diğer platformlarda bugün de yaptığı açıklamayla Sayın Sanchez'in durduğu noktada durabilseydiniz. Bu arada da dış dünyadan referans vermeyi çok sevdiğiniz için dış dünyaya Türkiye'yi de şikayet etmeyi çok sevdiğiniz için ben dış dünyadan referans vermeye bağımlı hale geldiğinizi görüyorum. Onun için ben de size madem dış dünyadan bir referans vereceksiniz, bir şey takip edeceksiniz, o zaman İspanya Başbakanı Sanchez'in çizgisiyle daha uyumlu bir çizgi takip edin diyorum. Kendi bağımlılığınızı daha doğru yönetebilmeniz açısından. Ama siz her zaman tarihin yanlış yerinde durmuşken, şimdi Cumhurbaşkanımızın Filistin hassasiyetini sorgulamaya kalkıyorsunuz. Hiçbir ciddi alınacak tarafı yok. Dün de gördünüz ki Sayın Cumhurbaşkanımız insanlık ittifakının Filistin konusunda, Gazze konusunda en gür sesidir. Dünkü siyasi tabloda da görüldüğü gibi bu, dünyanın kabul ettiği, uluslararası mutabakatın olduğu bir durumdur. Dolayısıyla bütün bunların içerisinde Sayın Özgür Özel'in sesi duyulmaz. Zaten herhangi bir şekilde anlamlı bir sözcük silsilesi içerisinde de konuşmuyor."

2025 Nobel Barış Ödülü'nü kazanan Venezuelalı Maria Corina Machado ile ilgili Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi hesabından yapılan paylaşıma değinen Çelik şu görüşleri paylaştı: 

"Nobel Barış Ödülü alan kişinin sicili nedir? Sicili, 'İsrail, Venezuela'ya müdahale etsin' diyen, 'Yabancı devletler Venezuela'ya müdahale etsin' diyen, kendi ülkesine siyonist müdahaleyi davet eden bir kişi. Sizin uğruna günlerinizi, gecelerinizi seferber ettiğiniz, CHP'li kişi de tuttu siyonist işgali davet eden Venezuelalı siyasetçinin Nobel Barış Ödülü almasını kutladı. Siz önce CHP'yi bu ağır çelişkilerden, bu ağır hasarlardan nasıl kurtaracağınızı, CHP'yi tekrar öteden beri yıllar içerisinde özellikle dış politika konusunda biriktirdiği milli hassasiyetler olan çizgiye tekrar nasıl sokacağınızı düşünün."

Özgür Özel ne demişti? 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Batılılar karşısında omurgalı durmayı ana muhalefete öğretemedik. Ülke içinde ne yaparlarsa yapsınlar, yurt dışına çıkınca Türkiye partisi gibi hareket etmeleri gerektiğini bu beyefendilere bir türlü anlatamadık" ifadelerine şu yanıtı vermişti:

"Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür derler ya. Şimdi Sayın Erdoğan’ın omurgalı duruşundan birkaç tanesini hatırlayalım. Rus uçağı düşürüldüğünde Cumhurbaşkanı, Başbakan yarışa girdiler. ‘Benim talimatımla düştü’ diye. Erdoğan çok kızdı, tarafsız Cumhurbaşkanı ama ‘Rus uçağını Başbakan değil, benim talimatımla düşürdük’ dedi. Ardından, ‘Bugün olsa yine düşürürüm’ dedi. Sonra Putin, ‘Senin ailenin taşıdığı petrolleri ve zenginleşmesini BM’de sunum yapacağım’ deyince hızla bir özür mektubu yazdı, Putin’e yolladı, kapısına gitti, Rus Devlet Televizyonu’nda canlı yayında geri sayımla bekletildi. Omurgalı bir duruş gösterdi Sayın Erdoğan.

Rahip Brunson, ‘Bu can bu bedende durdukça o papazı sana vermem, çok istiyorsan papazı, ver papazımı, al papazını’ dedi. ‘Ver papazını’ dediği Fetullah Gülen’di, ‘Al papazını’ dediği Rahip Brunson. Trump’tan bir telefon geldi, rahip Brunson akşamüstü kendini Beyaz Saray’da Trump’ın yanında buluverdi. Özel uçak verdiler altına, Trump’a yetiştirdiler. O can, o bedende duruyor. Brunson Amerika’da keyfini sürüyor ve Trump her aklına geldiğinde ‘Nasıl verdi ama papazımı, bir istedim hemen verdi papazı’ diye makara yapmaya devam ediyor. Son derece onurlu, omurgalı bir duruşu var Erdoğan’ın.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği söz konusu oldu. Biz dedik ki, ‘NATO’da açık kapı politikası var. NATO’nun o kanadının da güçlenmesi lazım.’ Vay Finlandiya, İsveç’te vaktiyle PKK’lılar iki tur döndüler, orada eylem yaptılar. ‘Siz nasıl PKK’nın hamisi ülkeyi NATO’ya sokarsınız’ dedi, 4 ay sonra ilk imzayı kendi attı. Ama omurgalı bir duruş sergiledi Erdoğan Batı'ya karşı.

Birleşik Arap Emirlikleri’ne 15 Temmuz’dan sonra ‘Darbenin finansörü’ dediler. Daha sonra gidip Birleşik Arap Emirlikleri’nde -kardeşine sarılmaz insan o kadar- emire öyle sarıldı, para istedi. Cemal Kaşıkçı cinayeti, bu ülkenin topraklarında işlenen bir cinayetten Suudi Arabistan’ı doğrudan sorumlu tutup, katil ilan edip, daha sonra doların yeşilinin ucunu gösterdiklerinde dosyayı iadeli taahhütlü bile değil, tek taraflı karşı tarafa ön ödemeli olarak Erdoğan aldı yetiştirdi.

Trump, Erdoğan’a ‘Aptal olma’ diye mektup yazdı. ‘O mektubu katlarım, cebime koyarım’ dedi, hala orada duruyor. Dışişleri Bakanı, ‘Bizden randevu dileniyorlar’ dedi, bunu dedikten iki gün sonra randevuya gitti. ABD Elçisi, ‘Trump akıllı adam, Erdoğan’da olmayanı verecek. Kendisine meşruiyet verecek, her şeyi alacak. Çok da güzel olacak sonu’ dedi. Tam da dediği gibi Boeing’leri satın aldı, pahalı gazı satın aldı, nadir toprak elementlerini peşkeş çekti, ne varsa verdi, karşılığında ‘Hileli seçimleri en iyi bu bilir ama seçim yapılırsa bu kazanır’ diye Türkiye’de olmayan meşruiyeti güya Trump’tan aldı. Omurga dediğin 33 omurdan oluşur, 6 tanesini bir nefeste saydım, 33 tanesini iki nefeste saymazsam namerdim."