2010 yılından bu yana düzenli olarak sürdürülebilirlik raporu yayınlayan Anadolu Efes son raporunda yurt içi ve yurt dışı operasyonlarının performansının yanı sıra 2030 sürdürülebilirlik hedeflerini de paylaştı. Anadolu Efes’in 2030 sürdürülebilirlik planlarını şirketin CEO’su Can Çaka’dan dinledik.
Hedef sıfır karbon salımına ulaşmak
Çaka’nın yaptığı açıklamada şüphesiz en çok dikkat çeken, kararlı bir şekilde anons edilen 2030 yılına kadar tüm operasyonlarda net sıfır karbon salımına ulaşma hedefi. Enerji verimliliğine odaklı çalışmalara devam edeceklerini söyleyen Çaka, bunun yeterli olmayacağının bilincinde. Bu alanda verilen bir diğer önemli söz de 2030 yılı itibarıyla şirketin enerji ihtiyacının yüzde 100’ünü yenilebilir enerji kaynaklarından elde etmek. Şimdilik şirketin Rusya da bulunan tesislerinin yarısından fazlasında yenilebilir elektrik enerjisine geçilmiş durumda. Koyulan taaddütlerle ilgili çoktan çalışmaya başlayan ve çalışmaya devam edeceği sözünü Anadolu Efes adına veren Can Çaka geçtiğimiz yıl itibarıyla Türkiye’deki tüm malt ve bira tesislerinin sıfır atık belgelerinin olduğu bilgisini paylaştı. Yapılan çalışmalar 18 bin ton atığı engellerken, 6 bin kişinin yıllık elektrik tüketimine eş değer enerji tasarrufu sağlamış.
2030’a kadar çalışanların yüzde 51’i kadın olacak
Anadolu Efes'in odaklandığı bir başka önemli konu da fırsat eşitliği. Can Çaka, Anadolu Efes olarak 2023 yılına kadar cinsiyet farkı gözetmeksizin tüm çalışanlarına fırsat eşitliği sunduklarını belgeleyeceklerinin ve yüzde 30 olan kadın çalışan oranını 2030 yılına kadar 51’e çıkaracaklarının sözünü de verdi.Toplumsal yatırımlara devam
“Bu topraklardan aldıklarımızı tekrar bu topraklara yatırım olarak dönüştürmeye inanıyoruz” diyen Can Çaka üçüncü odak alanlarının toplum olduğunu ve bu kapsamda kültür-sanat, spor, yerel kalkınma, kadının güçlenmesi ve girişimcilik ekosistemine destek verdikleri projelere devam edeceklerinin altını çizdi. Diğer yandan Anadolu Efes bir tarım şirketi olarak tarımsal ekonomiye de destek olmaya devam etme sözü veriyor, hedefleri ise tarımsal ham maddelerinin en az yüzde 70’inin yerel üreticilerden sağlanması.Akan Abdula’nın notları
Konuşmaya araştırma ve danışmanlık firması Future Bright’ın kurucusu Akan Abdula da konuk oldu. ‘Ben bir veri insanıyım’ diyen Abdula, pandemi sonrasında değişen tüketici alışkanlıklarıyla ilgili ilginç veriler paylaşarak konuşmayı renklendirdi. Pandeminin dünyayı 5.3 yıl hızlandırdığı söyleyen Abdula, nerede yavaşlayıp nerede derinleşmek gerektiği konuşmamız gerekiyor diyor: “6 yıl sonra yaşamamız gerekenleri şimdi yaşıyoruz, pandemi bir sene daha sürerse 10 yıl sonra yaşamamız gerekenleri yaşayacağız”. Akan Abdula’nın hızlanmaktan kastı her şeyin hızlıca dijitalleşmesi ve tabii bunlar olurken bırakılan karbon ayak izinin düşünülmemesi. Euromonitor çalışmasından alıntı yapan Akbula, gelişmiş ülkelerde ‘ürünlerini satın aldığım şirketlerin çevreyi korumak için çalışmasını beklerim’ ifadesine katılanların oranının yüzde 83’e ulaştığını, o ülkelerde sürdürülebilirliğin artık bir kavram değil, yapılacak olan satın almanın önkoşulu olarak görüldüğünü anlatıyor. Aynı oran Türkiye’de pandemi öncesi sadece yüzde 6 iken, Covid ile birlikte sürdürülebilirliğe verilen önem bir anda artınca yüzde 48’lere çıkmış. Akbula bunu şu şekilde yorumluyor: ‘’Covid başımızda büyük bir bela olsa da büyük bir uyanış da oldu. Pandemide Fransa, İtalya gibi ülkelerinin halini görünce, ülkenin kendisine yetmesinin önemini gördük, halkımız tabii buna hala sürdürülebilirlik demiyor ama vatanın kendine yetmesi, ülkenin ekonomisinin, suyunun kendisine yetmesi diyor’’.
