04 Mayıs 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 01.10.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:17

Art Basel’deki tek Türk galeri

Art Basel’de bu sene tek Türk galeri olan Öktem Aykut, İhsan Oturmak’ın eserlerini sundu. Galerinin planlarında sırada 21-24 Ekim’de Paris FIAC ve 4-7 Kasım’da Torino’daki Artissima var
Art Basel’deki tek Türk galeri
Basel’de doğarak markalaşan küresel sanat fuarı Art Basel, uzun süreden sonra ilk kez 20-26 Eylül’de yerinde düzenlendi. Mart 2020’den bugüne kadar tüm fuarlar gibi Art Basel de çevrim içi etkinliklerle yetinirken, yayımladığı 50. Yıl kitabıyla ses getirdi. Uzun aradan sonra dünyanın dört bir yanından sanatçı ve koleksiyoncuları ağırlayan Art Basel ve katıldıkları Liste deneyimini, uluslararası fuarların özellikle genç ve yükselen galeriler bölümlerine katılımlarıyla öne çıkan Öktem Aykut galerinin kurucularına sorduk. 

Dördüncü kez Basel’deydik

Siz pandemi öncesindeki son fuarda galerinizle yine Basel’deydiniz. Pandemi kısıtlamaları haricinde Art Basel fuar ortamında içerik ve programlama bakımından nelerin farklılaştığını görüyorsunuz?  Tankut Aykut: Büyük bir fark yok. Fuarda, yerleşmiş bütün bölümleri ile beraber dolu dolu bir edisyon daha gerçekleşti. Basel önceki yıllarda olduğu gibi, böyle kapsamlı bir etkinlik için ideal bir şehir olarak ev sahipliği yaptı. Bizim de dördüncü kez katıldığımız dünyanın önde gelen genç galeriler/sanatçılar fuarı Liste’nin, 25. yılında yer değiştirmek durumunda kalması belki en büyük yenilik. Liste, dünyada sanat fuarı anlayışına, içinde düzenlenegeldiği Warteck binası sayesinde yeni bir anlam getirmiş; labirentvari bir bina içindeki sunumlar, hem sanat eserlerinin mekanlarla, hem de insanların birbirleriyle ilişkileri nezdinde devrimci bir tesirde bulunmuştu. Liste’de bu sene sosyal mesafe kuralları gereği, fuar Warteck binasında değil, ana fuar binasında düzenlendi. Fakat özel bir mimari anlayış, yine sürprizli ve sıradışı bir sunumun ortaya çıkmasını sağladı. Onun dışındaki en büyük değişiklik ise, yine salgın koşulları gereği genellikle kurumların verdiği davetlerin sayıca azalmış olması, ya da gelenekselleşmiş gün ve zamanları dışında düzenlenmeleri. Doğa Öktem: Bu sanat haftasının her zaman olduğu gibi haziranda değil, eylül ayında gerçekleşmesi; küçük gibi gözükse de, yıllardır (kimisi 50 yıldır) aynı mevsimde bu şehre gelen insanlar için belirli bir değişiklik. Buradaki rutinler o kadar yerleşmiş ki, kısalan günler ve daha serin hava, Basel dışındaki sonbahar takvimini bu haftaya göre ayarlama mecburiyeti ile birlikte herkes için bu seneyi farklı kılıyor. Amerikalı ve Uzak Doğulu ziyaretçilerin bu sene gelememesi, özellikle Art Basel’deki galericilerin yoğunluğunu bir ölçüde azaltmış durumda. Liste’nin ilk defa binasından çıkıp başka bir mekâna, hem de büyük fuarın yanı başına taşınması bence de en dikkat çekici yenilik. Önemi ise bunun sadece bir yer değişimi değil, aynı zamanda Liste’nin kendini Warteck dışında nasıl konumlandıracağını göstermesi açısından kaynaklanıyor. Art Basel haftası sadece Art Basel’den ibaret değil hiçbir zaman. Art Basel’den hemen önce Zürih’te başlayıp Basel’de devam eden müze sergileri ve özel etkinliklerin yanı sıra Öktem Aykut ile katıldığınız Liste gibi geleceğe damgasını vurması beklenen galeri ve sanatçıların keşfedildiği başka fuarlar da var, hatta en az Art Basel kadar cazipler. Bu yılın keşif ve sürprizleri sizin için neler oldu?  T.A: Efsanevi sanat kurumu Fondation Beyeler’a 2008 yılından beri defalarca gitme imkânı buldum ve her seferinde baştan çıkartıcı sergiler görme ayrıcalığına eriştim. Fakat bu yılki grup sergisi Close-up, beni sanat, müzecilik, sergileme gibi başlıklarda neredeyse tepeden tırnağa sarstı. Sergi, 1870`den günümüze 9 kadın ressamın eserlerini, çok özgün bir jenealoji içerisinde sunmakta. İyi resmin ve onların yalnızca sergilenme tercihleri ile ortaya çıkan ilişkilenmelerinin, sanatsal ifadeye dair en etkileyici değerler olduğunu bir kez daha hissettim. Bu, çevrim içi sanat takip elemanlarının yaygınlık kazana geldigi günümüzde, ayrıca vurucu bir gerçek oldu. Büyüleyici bir duygulanım zinciri içerisinde sıralanmış eserlerin karşısında kendi bedenimizle, kendi adımlarımızla, kendi nefesimizle (şu maskeler de olmasa) var olmak, dengi bulunamayacak bir deneyim.

Heyecanlı sunumlar

D.Ö: Liste’ye ilk kez katılan bazı galerilerin yüksek seviyedeki sunumlarını hem heyecan verici, hem de Basel’in dünyanın bambaşka yerlerinde sanat konusunda emek harcayan insanlar için gösterdiği önemi yansıtması bakımından belirleyici buldum. Unlimited’da Gilbert&George’un elliden fazla fotoğraftan oluşan 1973 tarihli yerleştirmesi London Fog’u ve Andreas Schulze’nin 90’larda başlayıp bu sene tamamladığı resim serisi Traffic Jam’i görmek harikaydı.

Sonbaharın sanat takvimi

Öktem Aykut’un önünde Liste Basel’den sonra Ekim’de Paris’te FIAC ve Kasım’da Torino’da Artissima fuarları varken, nasıl bir planla ilerliyorsunuz?   T.A: Basel’de bu sene tek Türk galeriydik ve İhsan Oturmak’ın eserlerini sunduk. 10 Eylül’de ise İstanbul’daki mekânımızda Dorian Sarı’nın sergi açılışını gerçekleştirmiştik. 21-24 Ekim’de FIAC’ta, galerimizde mevcut devam eden sergi kadar, Paris ve Basel’deki kurum sergilerinin de ufak bir özetini sunmuş olacağız. Ardındansa bizi olağanüstü heyecanlandıran bir beraberliği, dünyanın bizce entelektüel niteliği en yüksek fuarı Artissima’da, takdim edeceğiz. 4-7 Kasım’da Torino’daki fuarda Türk heykelinin en önemli temsilcisi Koray Ariş’in eserlerini İtalyan heykeltıraş Francesco Albano ile birlikte sunacağız.  D.Ö: Basel’de bizden başka Türk galerinin olmaması gibi, FIAC’ta da tek başımıza olacak olmamız bizi hiç iyi hissettirmeyen bir eksiklik. Biz bu seneki FIAC’ta, tek sanatçılı sunumların bulunduğu ve sadece 10 galerinin kabul edildiği, fuarın ayrıca desteklediği “Young Galleries Sector” isimli bölümde yer alacağız. Kasım başında katılacağımız Artissima ile beraber, bir buçuk ay içinde üç önemli uluslararası fuara katılmak Öktem Aykut’un Avrupa’da edindiği yer açısından çok hoşumuza giden bir gösterge.