İstanbul Teknik Üniversitesi’ne (İTÜ) bağlı öğretim üyeleri 6 Şubat depremlerinin vurduğu 10 ilde incelemelerde bulundu. İnşaat, çevre mühendisliği, jeoloji, jeofizik gibi alanlardaki uzman isimlerden oluşan İTÜ’lü bilim insanları gözlemlerini, çalışmalarını ve değerlendirmelerini bir rapor haline getirdi. Raporun beş ana başlığından biri “Çevresel Altyapı ve Deprem Atıkları Yönetimi Açısından Değerlendirme” adını taşıyor.
İTÜ’ye göre 71 milyon ton atık ortaya çıkacak
Raporda deprem sonucunda oluşacak atık ile ilgili veriler paylaşılıyor. Aralarında Prof. Dr. İzzet Öztürk, Prof. Dr. Osman A. Arıkan, Prof. Dr. Bülent İnanç’ın da bulunduğu 11 akademisyenin imzasını taşıyan rapor, hasar tespitinin yüzde 70’inin tamamlanmasının ardından ortaya çıkan veriler üzerinden hazırlandı. Buna göre, 6 Şubat’tan itibaren gerçekleşen depremler sonucunda ortaya 70 milyon 994 bin ton atığın ortaya çıkacağı öngörülüyor. (Oksijen’in notu: Bu rakam konusunda çeşitli hesaplamalar yapılıyor. Örneğin Çevre Mühendisleri Odası’nın öngörüsü 130 milyon ton atık çıkacağı yönünde) İTÜ raporuna göre en fazla atık da 19.2 milyon ton ile Hatay’dan toplanacak. Raporda, ortaya çıkan atığın toplanması için 2.9 milyon metrekare alana ihtiyaç olduğuna dikkat çekiliyor.
Mazot masrafı en az 500 milyon TL
Enkazı taşımak için hafriyat kamyonu olarak ‘40 ayak, damperli araç’lar kullanılıyor. Bu araçlar TIR’lardan bir derece küçükler ve ortalama 20 ton yük taşıyorlar (Aracın kendi ağırlığı hariç). Bunu standart veri olarak kabul ettiğimizde, deprem sonucunda ortaya çıkan atık en az 3.5 milyon kamyon seferi ile taşınabilecek.
Uzmanlar döküm alanının, yerleşim bölgelerinden en az 5 kilometre mesafede bulunması gerektiğini vurguluyor. İyimser bir hesaplamayla, ortalama 10 kilometre uzaklıkta alanlar bulunduğu varsayıldığında kamyonlar 3.5 milyon gidiş gelişle 70 milyon kilometre yol yapacak.
Yani dünyanın etrafında 1746 tur atmış olacaklar (Dünyanın çevresi 40 bin 75 km). Türkiye Nakliyeciler Derneği Başkanı Hakkı Basman hafriyatta kullanılacak kamyonların -yol ve hız durumuna bağlı olmakla beraber- yükleri yokken 100 kilometrede 30 litre, tam yüklüyken 100 kilometrede 35 litre yakıt tükettiğini ifade ediyor. Bu bilgiyi temel alırsak; kamyonlar enkaz alanından atık alanına dolu şekilde giderken toplam 12 milyon 250 bin litre, ters istikamette de boş şekilde giderken 10 milyon 500 bin litre yakıt tüketecek. 22 milyon 750 bin litre yakıtın bedeli ise (Hatay’da 1 litre dizel akaryakıtın fiyatı 21.87 TL) 497 milyon 542 bin liraya ulaşıyor. 1 litre dizel yakıtın 2.77 kilogram karbondioksit salımı yaptığı düşünülürse deprem enkazının taşınmasında 63 milyon kilogram karbondioksit ortaya çıkacak.
Atıklar nasıl bertaraf edilmeli
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz yapılması gerekenleri de şöyle açıklıyor: Yerleşim yerine en az 5 kilometre uzaklıkta, rüzgar yönünde olmaması şartı ile atık alanları oluşturulmalı. Bu alanların altında su kaynakları bulunmamalı. Yağmur sularıyla toprağa karışması çok tehlikeli. Geçici depo alanları yanındaki katı atık ayrıştırma tesislerinde atıklar sınıflandırılarak ayrılmalı. Tehlikeli atıklar, tıbbi atıklar, elektronik atıklar, yıkıntı atıkları ve organik atıkların her biri farklı yöntemlerle bertaraf edilmeli. Atıkların toz etkisinin orman, tarım ve sucul alanlara ulaşamayacağı mesafe sağlanmalı.
Kullanılan malzemelerde bulunan asbest liflerinin hava ile taşınarak solumun sistemi ile vücuda alınması kansere sebep olduğu için, tüm işlemlerde sulama yapılarak tozların yayılması engellemeli. Enkaz kaldırma işlemi yapan görevlilerin FFP3 toz maskesi kullanarak asbest ve diğer tozlardan korunması sağlanmalı. Çalışma alanlarında halkın bulunmamasına dikkat edilmeli. Bu bölgelerin kedi, köpek, sürüngen ve kemirgen hayvanların beslenme ve yaşam alanına dönüşmemesi için gerekli tedbirler alınmalı. Bu alanlarda mikrobiyolojik çoğalma ile yeni tür salgın hastalıkların oluşmaması için sürekli kontrol ve dezenfeksiyon yapılmalı.
Asbeste karşı çok dikkatli olunmalı
Çevre Mühendisi Utku Fırat ise asbest tehlikesine dikkat çekti: “Asbest 1. derece kanserojen bir malzeme ve doğrudan solunduğunda kansere yol açma ihtimali var. İçerinde kullanıldığı malzeme bünyesinde bağlı kaldığı ve parçalanmadığı sürece sorun çıkarmıyor ama malzeme tahribata uğradığında havaya karışıyor solumayla akciğer kanserine neden oluyor. Yapılması gerekenleri de Fırat şöyle açıklıyor: “Normal koşullar altında bir bina yıkılmadan önce belediye ekipleri yıkılacak binadan numuneler alarak asbestli malzemelerin tespitini yapmalı. Bu malzemeler binadan söküldükten sonra ancak yıkıma izin verilir. Ancak afet koşullarında bu mümkün olmadığı için enkaz alanında pek çok asbestli malzeme mevcut. Enkaz alanı düzenli olarak mümkünse spreyleme yöntemiyle, değilse hortum veya tankerlerle sulanarak asbestin çökmesi sağlanmalı ve solunması engellenmeli. Ayrıca enkaz çalışması yapan personele ve enkaz etrafında tozdan etkilenme ihtimali bulunan kişilere FFP3 tipi maske temin edilmeli. Enkazın taşınması sırasında kamyon kasaları branda ile kapatılmalı ve yol boyunca tozuma engellenmeli. Enkazın geçici atık depolama alanlarındaki ayrıştırma işlemleri profesyonel ekiplerce yapılmalı ve bu kişilere gerekli kişisel koruyucu donanım temin edilmeli. Atık miktarının azaltılması için geri dönüştürülebilir malzemeler enkazdan bir an önce ayrılmalı, kalan atıklar sızdırmaz zemine sahip düzenli depolama sahalarına taşınmalı. Bu işlem kuralına uygun yürütülemezse enkazın getirdiği yıkımın ardından bölge halkı uzun süre belki de 100 yıl atıkların yarattığı ekolojik yıkım ve beraberinde gelecek sağlık sorunları ile yüz yüze kalacak.”
Ağır hasarlı hastanede perde duvar kesilmiş
Raporda, yerinde incelenen Adıyaman Özel Gözde Tıp Merkezi’ne özel bir yer ayrılarak “Binanın batı cephesindeki bir betonarme perdenin zemin kat üst seviyesinde ağır hasar tespit edilmiştir” ifadesi kullanılıyor. Aynı hastanede bodrum katta tesisat veya havalandırma borusu geçirmek amacıyla perde duvarların kesildiği veya delindiği de saptanıyor. İTÜ İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdul Hayır, perde taşıyıcıyı da kolon gibi düşünmek gerektiğini söyledi: “Perde duvar da düşey taşıyıcı sistem. Bu yüzden müdahale etmemek gerekir. Büyüklüğüne göre hesaplanarak içine pencere ya da kapı alanı bırakılabilir ama fotoğraftaki gibi bir işlem yapılamamalı.” Tıp merkezini çatısı altında bulunduran Gözde Grubu, iki doktor (Kenan Kalı ve İbrahim Karaman) tarafından kurulmuş. 1996’dan beri sağlık ve inşaat sektörlerinde faaliyette.
Tünel kalıp tavsiye ediliyor
İTÜ raporunun inşaat mühendisleri tarafından hazırlanan kısmında ise bina yapım sürecinin kısalması için öneriler bulunuluyor. Yaklaşık 350 bin yeni konut ihtiyacının ortaya çıktığı belirtilirken tünel kalıp sistemi tavsiye ediliyor. Temel inşası tamamlanmış bir binada tünel kalıp sistemi ile iki günde bir katın tamamlanabileceğine vurgu yapılıyor: “Örneğin, zemin kat ve 6 normal kat olmak üzere zemin kat seviyesinin üstünde toplam 7 katlı bir blokun temel ve bodrum kat inşaat süreleri hariç olmak üzere yaklaşık 15 gün içerisinde inşa edilebileceği tahmin ediliyor.” Raporda tünel kalıp sisteminin dezavantajları ise şöyle sıralanıyor: “İlk yatırım maliyeti yüksek, düşük iş gücü elemanı ihtiyacına rağmen ağır malzeme kullanımı nedeniyle nitelikli iş gücüne ihtiyaç duyuyor, ses yalıtımı sorunu yaşanabiliyor.”
Halk sağlığı ve ekolojik yaşam tehdit altında
Çevre Mühendisleri Odası’nın verilerine göre Türkiye’de bir kişi bir günde ortalama 1.25 kilogram atık ortaya çıkarıyor. Yıllık toplam atık üretimi ise 38.7 milyon ton. Bu rakam neredeyse depremde üretilen atığın yarısına denk geliyor. Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz, “Evinizde dün kullandığınız bütün eşyaların bugün atık olduğunu düşünün. İşte ortada yaşanan durum bu. Beton, demir, asbest, altyapı, asfalt, yalıtım, boru ve ek parçaları, elektronik malzemeler, organik maddeler, kimyasal maddeler ve birçok malzeme enkaz kaldırma işlemi ile atığa dönüşmüştü” diyor ve ekliyor: “Atıklar sadece bunlarla sınırlı değil, içme suyu sorunu var ve milyonlarca plastik su bölgeye götürüldü. Yiyecekler için kullanılan plastikler de var… Tedavi gören kişilerin tıbbi atıkları da olacak. Şu anda yürüyen süreçteki atıkları da düşünmek gerekiyor. Şöyle bir örnek vereyim: 1994 yılında Los Angeles Depremi (6.7) oldu ve aradan onca yıl geçmesine rağmen deprem sonucu ortaya çıkan atık hala ayıklanıyor. Tabii orada bu iş kurallara göre yapılıyor.”
Beyaz, afet sonucu ortaya çıkan atıkların yönetimi için mevzuat olduğuna dikkat çekiyor: “Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nde; bölgenin en büyük mülki amirinin başkanlığında oluşturulacak kriz merkezi tarafından önceden belirlenmiş yerlere döküm yapılarak, geri dönüşüm koordinasyonunun yapılması gerektiği belirtiliyor” diyor ama bu konuda bir eleştirisi var: “Ancak bunların planlanmamış olması, bölgede teknikten uzak, özensiz ve acele yapılan enkaz kaldırma işlemi halk sağlığı ve ekolojik yaşamı tehdit ediyor."