Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 4'üncüsünü düzenledikleri Antalya Diplomasi Forumu'nun (ADF) bu yıl da diplomasinin nabzını tuttuğunu belirterek, "Toplamda 155 ülkeden 6 bini aşkın konuğu ağırladık. Bunların arasında 21 devlet ve hükümet başkanı, 5 devlet ve hükümet başkan yardımcısı, 2 meclis başkanı, 2 özerk yönetim lideri, 64 bakan, 61 uluslararası kuruluşun üst düzey temsilcisi, ayrıca çok sayıda düşünce kuruluşu temsilcisi, diplomatlar, bilim adamları ve iş adamları forumumuza iştirak etmişlerdir." dedi.
Bakan Fidan, Antalya Diplomasi Forumu'nun (ADF) son gününde düzenlenen basın toplantısında konuştu.
Dördüncüsünü düzenledikleri ADF'nin bu yıl da diplomasinin nabzını tuttuğunu kaydeden Fidan, ADF'nin zengin ve çok katmanlı istişare platformu olarak öne çıktığını vurguladı.
Fidan, ADF'nin bölgesel ve küresel gelişmelere ışık tutarak mevcut sorunlara çözüm önerileri getirdiğini belirterek, bu yılki buluşmada insanlığın ortak geleceğine dair umut ve kaygıları hep birlikte dile getirdiklerini söyledi.
Bu geleceği birlikte inşa edecek işbirliği mekanizmalarını ele aldıklarını kaydeden Fidan, "Ayrışan dünyada diplomasiyi sahiplenme anlayışıyla diplomasinin kutuplaşmayı değil uzlaşmayı nasıl öne çıkarabileceğini tartıştık. Diplomasinin sadece kriz anlarında başvurulan bir araç değil aynı zamanda dönüştürücü bir akıl ve onarıcı bir irade olduğunu vurguladık." ifadelerini kullandı.
ADF'ye 155 ülkeden 6 bine aşkın kişi katıldı
Fidan, bu çerçevede toplam 50 oturum düzenlediklerini belirterek, bunun uluslararası standartlarda çok yüksek bir sayı olduğuna dikkati çekti.
Bakan Fidan, "Toplamda 155 ülkeden 6 bini aşkın konuğu ağırladık. Bunların arasında 21 devlet ve hükümet başkanı, 5 devlet ve hükümet başkan yardımcısı, 2 meclis başkanı, 2 özerk yönetim lideri, 64 bakan, 61 uluslararası kuruluşun üst düzey temsilcisi, ayrıca çok sayıda düşünce kuruluşu temsilcisi, diplomatlar, bilim adamları ve iş adamları forumumuza iştirak etmişlerdir." ifadelerini kullandı.
Trump, Türkiye'yi ziyaret edecek mi?
Basın mensuplarının sorularına yanıt veren Bakan Fidan, ABD Başkanı Donald Trump'ın planlanan ziyareti hakkında da konuştu.
Fidan, "Kesinleşen bir husus yok. Bu konularda çalışmalarımız devam ediyor. Görüşme ABD'de mi olacak Türkiye'de mi olacak bunlar halihazırda bakanlıklarımız arasında çalışması devam eden konular." ifadelerini kullandı.
'Rusya-Ukrayna barışı için her zaman kapımız açık'
Rusya ve Ukrayna savaş müzakereleri ve Türkiye'nin barış konusundaki çalışmalarına ilişkin soruya cevap veren Fidan, şöyle konuştu:
"Biliyorsunuz Cumhurbaşkanımız barışa yönelik katkının her türlüsünü vermek konusunda çok ciddi iradeye sahip. Hem Dışişleri Bakanlığı hem diğer ilgili kurumlarımızla beraber Ukrayna ve Rusya arasındaki yürüyen bu savaşı nasıl durdururuz? Taraflarla müzakereleri daha kolay hale nasıl getirebiliriz? Bu sadece Türkiye'nin değil, dünyanın bir problemi. Dolayısıyla birçok aktör işin içerisinde ama Türkiye'nin ender rastlanan özellikleri var. Her iki tarafla yürütebildiği ilişki ve ilişkinin niteliğinden dolayı, bunları da tabii ki barışa katkı amaçlı biz kullanmak istiyoruz. 10 Nisan'da bir araya geldiler. Daha önce iki defa daha bir araya gelmişlerdi. Rus ve Amerikalı diplomatlar, amaçları kendi aralarındaki belli alanlarda dondurulan, tam dondurulan değil, geçtiğimiz 5-6 sene içerisinde dondurulan bazı alanların yeniden açılması, bazı konsoloslukla ilgili faaliyetler nasıl başlatılabilir, ona ilişkin görüşmeleri yapıyorlar. Diğer taraftan kapsamlı barış görüşmelerine ilişkin yani somut ev sahipliği yapmaktan zaman zaman önemli girdi yapmaya kadar çok fazla faaliyetin içerisinde yer alıyoruz. Taraflar tabii ki Türkiye'de bir araya gelmek isterlerse her zaman için kapımız açık. Yeter ki barış olsun"
İsrail'in soykırımına herkesin itirazı var
İsrail'in Gazze'deki katliamına ilişkin de çok sayıda soru yöneltilen Bakan Hakan Fidan, “Bütün görüşmelerde herkesin açıkçası İsrail'in bu yaptığı soykırıma değişen derecelerde itirazı var. Kimisi açıktan söyleyebiliyor, kimisi kapalı kapılar ardında söyleyebiliyor, kimisi Birleşmiş Milletler'de yapılan geçen seneki oylamada olduğu gibi 156 devlet el kaldırarak söylüyor ama sonuçta büyük bir itiraz var. Şimdi temel sorun şu, dünyanın neredeyse tamamına yakınının hemfikir olduğu bir konu ama durdurulamıyor. İşte dünyanın karşı karşıya olduğu meşruiyet krizi, sistem krizi tam da burada kendini gösteriyor. Onun için başından beri Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği, 'Dünya beşten büyüktür' ve 'Dünyanın yeni bir adil düzene ihtiyacı var' eleştirisi burada kendisini gösteriyor. An itibarıyla muhatap olduğumuz bütün arkadaşlar şunda hemfikirler; İsrail üzerinde yani savaş dışında bir etki alanı kullanarak, güç kullanacak, etki kullanacak tek ülke Amerika Birleşik Devletleri'dir. Şu ana kadar özellikle Biden döneminde başlayan politikalarla mevcut soykırımın devam etmesi Amerikan desteğiyle mümkün olmuştur. Sayın Trump iktidara gelirken yaptığı girişimle bir ateşkes sağlanmasına vesile olmuştur ve beklentimiz şu anda başkanlık ofisindeyken kalıcı barışın sağlanmasına yönelik de adımların atılması. Bütün diplomatik çevreler şunda hemfikir; Amerika'daki yeni yönetimin bu konuda daha fazla bilgilendirilmesi, devam eden bu savaşın risklerinin daha fazla anlatılması gerekiyor" dedi.
Suriye'de ABD-Türkiye ilişkileri
ABD-Türkiye ilişkileri çerçevesinde özellikle İsrail tehdidi bağlamında Suriye'de güvenliği değerlendiren Bakan Fidan, şunları söyledi:
“Amerika'nın yeni yönetimiyle görüşmelerimiz devam etmekte. Giderek daha da artan bir tempoyla, biliyorsunuz Amerika'nın da Türkiye gibi 360 derece bir dış politika meşguliyet alanı var. Yeni gelen yönetim bir taraftan yeni atamaları yapmakla dosyaları devraldıkça bir kendi perspektifinden yeni politika geliştirmekle meşgul. Bu dönemde açıkçası Suriye ile ilgili belli politik tercihlerin netleşmesi sürecinde biz gerekli görüşmelerde bulunduk, bulunmaya devam ediyoruz. Bu noktada daha önceki dönemden başlayan süreçlerimiz var, mekanizmalarımız var ve bunlara ilaveten de yeni yönetimle yürüyen çalışmalarımız var. Bizim amacımız yeni yönetimin özellikle yapıcı olan yaklaşımlarına ne türden katkı verebiliriz. Türkiye'nin milli güvenlik öncelikleri, pozisyonları çok nettir, bellidir. Yani bunu sayısız kereler kamuoyunda paylaştık, paylaşmaya da devam edeceğiz. Bu bilinen konular yani terörle mücadele başta olmak üzere, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliği başta olmak üzere PKK'nın işgalinin sona ermesi, silahsızlandırılması vesaire gibi birçok konuda net tavırlarımız var. Bu konuyu bölgede mevcudiyeti bulunan Amerikan varlığıyla yeni yönetim döneminde nasıl götürebiliriz, buna ilişkin de çalışmalarımız devam ediyor. Sadece bu Türkiye'nin sorunu değil biliyorsunuz. Suriye'de ne olacağı meselesi? Suriye'ye hem komşu hem mücadelesinde bulunan diğer ülkeleri de çok yakından ilgilendiren bir konu. Çok paydaşlı bir konu, dolayısıyla diğer paydaş ülkeleri de tartışmaya katarak konuyu ilerletiyoruz, olumlu gidiyor diyebilirim."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye’yi ziyaret edip etmeyeceğine yönelik soru üzerine Dışişleri Bakanı Fidan, “Cumhurbaşkanımızın genel itibarıyla böyle bir niyeti mevcut. Biz uygun şartlar, tarih ve zemin üzerinde çalışıyoruz. Bu gerçekleştiği zaman kendileri de Suriye'yi ziyaret etmek istiyorlar" ifadelerini kullandı.