22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 08.10.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:17

Bir kurtarıcının hayatı

Karaciğer nakli yapan ilk Türk doktor, dünyanın en önemli cerrah ve organ nakli otoritelerinden Prof. Dr. Münci Kalayoğlu: “Her ameliyatıma ilk günkü heyecanım nasılsa aynen öyle girerim”
Bir kurtarıcının hayatı
Nazlı Berivan Ak
Profesör doktor Münci Kalayoğlu... Dünya çapında “Yaşayan En Yenilikçi 20 Çocuk Cerrahı” listesinde yer alan, karaciğer yetmezliği olan yetişkin ve çocuk hastalarda, karaciğer naklini rutin ve kabul edilir bir tedavi olarak tıp dünyasına kazandıran, 1983’de Wisconsin Üniversitesi’nde Karaciğer Transplantasyonu Programı’nı başlatan ve 25 yıl yöneticiliğini yapan hekim. Bu programda ilk karaciğer nakli, erişkinden çocuğa ilk karaciğer nakli, erişkinden erişkine ilk canlı karaciğer nakli, ilk çocuk karaciğer nakli dahil 1.500’ün üzerinde nakil gerçekleştirdi. Hatırda Kalanlar (Remzi Kitabevi) adlı biyografi çalışmasında 80 yıla sığdırdığı acı tatlı hikayeleri, eline neşteri almaktan bir an olsun korkmadığı riskli ameliyatları, aile ve eğitim hayatını, ilham kaynaklarını ve yolunun kesiştiği isimleri anlatıyor. Kariyerinin zirvesinde Türkiye’ye kesin dönüşü ise kitabın en dikkat çeken bölümlerden biri. 

İsminin anlamı ‘kurtarıcı’

1940 yılında dünyaya geldiğinizde anneniz size çok da sık rastlanmayan Münci ismini koyuyor. İsminizin anlamı, ‘kurtarıcı’. Bu hikâyeyle başlayalım isterim, neden bu ismi seçmiş aileniz?  Gerçekten de hiç duyulmamış bir isimdi. Hâlâ pek kullanılmaz. Bir ilkokul öğretmeni ve Atatürkçü olan annem, “Ben bir kitapta okudum, Büyük Millet Meclisi, ‘Münci Mustafa Kemal’ diyor. Münci, ‘kurtarıcı’ demek. Bu çocuk da maşallah 5 kilo! Büyüsün de kurtarsın bizi,” diyor ve adımı Münci koyuyorlar. Annem hep, “Ablan İnci ile de uyumlu oldu,” derdi.   İlk karaciğer naklini gerçekleştiren cerrahi ekipteki tek Türk hekim olarak o gün neler hissettiniz, bugün aynı heyecan her ameliyatta devam ediyor mu?  Her ameliyatıma ilk günkü heyecanım nasılsa aynen öyle girerim. Her hastanın durumu elbette farklıdır. Tecrübeniz arttıkça kendinizi daha rahat ve özgüvenli hissedersiniz. Ancak o ilk günkü heyecanı yitirirseniz olmaz. O heyecan her zaman olmalıdır.   Sizi başta Life dergisinin kapağına taşıyan, devamında da yıllar içinde birçok prestijli yayın ve medyada övgüyle söz edilmenizi sağlayan müthiş ameliyatlara imza attınız. Sizin en unutamadığınız ameliyatınız hangisiydi?  Her ameliyatımı dün yapmışım gibi tüm ayrıntıları ile hatırlarım. Zaten gönderdikleri güncel fotoğraflarıyla kendilerini sürekli hatırlatırlar.  Ancak en zorlu ve en uzun süren ameliyatlarımdan bir tanesi 39 saat süren ameliyatımdı. Özel uçakla Chicago’dan kan getirttik. 700 şişe kan kullanıldı. Hastamız Phil’in, su kayağı yaparken bir deniz motoru karnının üzerinden geçmişti. Sadece parçalanmış iç organlar arasından karaciğerine ulaşmamız 10 saatimizi almıştı...

Organ naklinde çok ilerledik

Organ nakli konusunda bir duayensiniz, Türkiye‘de organ nakliyle alakalı yaklaşımın değişmesi için çok çalıştınız. Bugün durumu nasıl görüyorsunuz, organ bağışına bakış değişti mi? Elbette ilk günlere nazaran çok daha ilerideyiz. Bunda medyanın, nakil yapılan hastaların anlattıklarının rolü büyük. Birçok hastanenin artık organ nakil bölümleri ve çok iyi yetişmiş genç hekimlerimiz var. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1980 yılında “organ naklinin caiz olduğunu” açıklaması da bağışlara büyük ivme kazandırdı.   Meslek yaşamınızı ABD’de uzun yıllar sürdürdünüz, dünyanın en önemli hekimlerinden biri olarak istediğiniz herhangi bir ülkede yaşamınıza ve kariyerinize devam edebilirdiniz ama siz Türkiye’ye dönmeye karar verdiniz.  Bir noktadan sonra Amerika’daki misyonumu tamamladığıma karar verdim. Ailem ile birlikte artık Türkiye’mize, Türk tıbbına, kendi insanımıza hizmet etme vaktinin geldiğine karar verdik. 35 sene gurbette, vatanından ayrı kalınca insan memleketinin, toprağının kokusunu özlüyor, simidine bile özlem duyuyor.  Eşiniz Belkıs Hanım hep yanınızda, hep hikâyelerinizde. Aşk, kariyerinizi nasıl şekillendirdi?  Belkıs olmasa bu yaptıklarımı, başardıklarımı herhalde yapamazdım. Bana her zaman inandı ve hep destek oldu. 49 senedir evliyiz ve her zaman kendimi çok şanslı hissettim.  Bugün geriye dönüp baktığınızda hiç pişmanlığınız var mı? Ya da başka bir açıdan sorarsam yeniden dünyaya gelseniz neleri yapmak, neleri yapmamak isterdiniz?  45 yaşıma kadar sigara içtim. Bundan dolayı hâlâ çok büyük pişmanlık duyarım. Maalesef güzel bir hobi edinemedim. Şimdilerde güzel bir hobimin olmasını isterdim. Tıbba ve bilime öyle bir kaptırmıştım kendimi ki, bir hobi edinmeye fırsatım olmadı. Aslında güzel resim yapardım ve iyi mızıka çalardım ama onları da ilerletmeye fırsatım olmadı. Hep çalıştık. Gece, gündüz…

Alışık’ın yedi saatlik ameliyatı

“Sadri Alışık’ı gördüğümde öylece yatıyordu... Yaşıyor mu, yaşamıyor mu belli değil. “Filmleri görebilir miyim?” dedim, getirdiler baktım, “Yanlış tedavi görüyor,” dedim. Bana bir battaniye verdiler, bir kanepede uyudum. O sırada dediklerim yapılmış, filmler çekilmiş, sonda takılmış, ilaçlar verilmiş. Gözümü bir açtım ki hareket etmeye başlamış, sondası, ilaçları, antibiyotikleri, akciğeri kendine gelmiş. Sadri Bey’e sordum, “Şimdiye kadar ne kadar içtiniz?” diye. “Hani şu mazot taşıyan tankerler vardır bilir misin? İşte o tankeri dolduracak kadar. 20 ton falan!” dedi. Sonra ben Amerika’ya döndüm, yine kötülemiş. Sonunda Amerika’da ameliyata aldık. Sadri Alışık’a Wisconsin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yedi saat süren bir ameliyat sonucu karaciğer nakli yaptık.”  Hatırda Kalanlar / Münci Kalayoğlu / Remzi / Anı-Otobiyografi / 344 Sayfa