14 Kasım 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 03.11.2024 15:43 | Son Güncelleme: 03.11.2024 15:54

CHP lideri Özel: Öcalan silah bıraktırabiliyorsa bunun yegane yolu Meclis kürsüsü değil

CHP lideri Özel, "Abdullah Öcalan'ın sözü kıymetliyse örgüt üzerinde, silah bıraktırabiliyorsa bundan istifade etmenin yegane yolu Meclis kürsüsü değildir. Ama söylediği sözün muhatabına ulaşmasının bin tane yolunu devlet bulur" dedi
CHP lideri Özel: Öcalan silah bıraktırabiliyorsa bunun yegane yolu Meclis kürsüsü değil

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin İstanbul’da düzenlenen TBMM Grubu yasama yılı kampının ikinci gününün sonunda basın mensuplarıyla bir araya geldi. Özel'in açıklamalarından satır başları şöyle:

  • Yarın sabahtan başlayıp belli bir saate kadar grup devam edecekti. Orada yargı süreçleriyle ilgili, özellikle hem ahmak davası hem diğer yargı süreçleriyle ilgili bir sunum ve üzerine görüş alışverişi kısmı vardı. Eski milletvekilimiz, önceki il başkanımız ve eski Avcılar Belediye Başkanımız Yüksel Çengel'in cenazesine katılmamız gerekince, arkadaşlarımız 'Çok bölünecek. Bunu biz iki güne bölelim' dediler. Bugün hemen hemen planlanan saatte bitirdik ama biraz daha hızlı ele alarak ilerledik, yarınki gündeme geçtik ve böylelikle yarın sabahki kısmı tamamladık.
  • Esenyurt'ta MYK yaptık. Orada alınan bazı kararları uyguladık, bazı kararları da PM’nin kararına bıraktık. Grupta öneriler oldu. Esenyurt Belediye Başkanı'na ve Esenyurt'un iradesine sahip çıkma noktasında, bizim İstanbul İl Başkanlığı, Genel Merkez ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin birlikte çalıştığı süreçler var. Onlarla ilgili de çeşitli öneriler aldık gruplardan.
  • Kendi çalışma toplantılarımız da oldu. Yarın hepsini birden 'Milli İradeye Kayyum Darbesi' ve 'Demokrasi Mücadelesinde İktidara Yürüme' başlıkları altında PM toplantımızı bu otelde gerçekleştireceğiz. Ardından da tahmin ediyorum, bir eylemlilikle ilgili, 15 günlük bir yol haritasını Parti Meclisi'nden çıkardıktan sonra, kamuoyuyla paylaşıyor oluruz.

"Adalet Bakanlığı'ndan ret yanıtı gelmedi"

  • Adalet Bakanlığı'ndan başvurumuzla ilgili henüz bir cevap gelmedi. Ret yanıtı da gelmedi, zaten gelemez. Ama gördüğüm kadarıyla birazcık bir gecikme var. Gerçi mesai saati kavramına göre bakarsanız 1 gün, 1,5 gün içinde en geç bildirilirken, henüz ulaşmadı.
  • Adalet Bakanlığı'nın resmi prosedürü tamamlaması durumunda pazartesi günü, yoksa salı günü, çarşamba günü ne zamansa ziyarette bulacağız. Ama tabii pazartesi günü görüşmeyle ilgili gerekli işlemler tamamlanmamış olursa bu spekülatif olur.
  • Şöyle bir tartışmanın başlamasını sağlıklı bulmam: 'Abdullah Öcalan'a tecriti kaldırıyorlar, Ahmet Özer'e tecrit uyguluyorlar.' Bu tartışmanın içine Adalet Bakanlığı'nın kendisini çekmesini de sağlıklı bulmam. Onun için bekliyoruz.
  • Pazartesi günü bir Silivri ziyareti olabilir, kesinleşirse arkadaşlarımız bunu sizinle paylaşırlar. Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyelerimiz burada, İstanbul İl Başkanlığı'nda bir MYK toplantısı daha yapabiliriz. O da kesinleştiğinde bunu sizinle de paylaşırız.
  • Kampla ilgili çok beylik şeyler söylemeyeyim. 128 milletvekilimizden, 60'a yakın arkadaşımızın söz aldığı, değerlendirmelerde bulundukları, son derece faydalı ve grubun bu sürecin yönetimine çok önemli katkılar sunduğu, önerilerini aldığımız, kurultaydan sonra geçirdiğimiz bir yılı değerlendirdiğimiz, çok faydalı gördüğüm bir toplantıyı sona erdirdik.
  • Bundan sonra önümüzdeki yasama yılında önümüze bazı hedefler koyduk. Birincisi başlayacak olan bütçe maratonunda, CHP’nin yaklaşık bir yıldır Recep Tayyip Erdoğan'ın ya da Devlet Bahçeli'nin şahsıyla kavga etmek yerine, emekliler için, asgari ücretliler için verdiği kavganın, Türkiye'nin dört bir yanında yaptığı tematik tarım mitingleriyle çiftçiler için, hayvancılıkla uğraşanlar için, süt üreticisi için verdiği kavganın, esnaflarla ve emeklilerle ilgili verdiği kavganın bütçe maratonuna yansımasını istiyoruz. Bu mücadelenin orada sürdürülmesi, net şekilde sürdürülmesi önemli.
  • Enflasyon yüzde 50'lerde baz etkisiyle 40 küsürlerde bir gerçekleşme olacak gibi görünüyor. Ama yüzde 20, hedeflenen enflasyona göre zam vermek planındalar. Bu ne demek? Tayyip Bey, geçen sene 'Asgari ücrete yılda dört kez zam yaparız' diyordu. Bu sene iki diye başladılar. Temmuzda atlattılar, yapmadılar. Hala 17 bin lira alıyor asgari ücretli.

"Asgari ücretin en az 30 bin lira olması lazım"

  • Şimdi de asgari ücrete normal enflasyon zammını yapsalar 25 bin lira olacak. Hissedilen enflasyonu yapsalar 35 bin lira olması lazım. Çünkü asgari ücretli pinpon topu veya bakır çubuk almıyor. Asgari ücretlinin aldıklarına bakarsan yüzde 70'in üzerinde hissedilen enflasyon var. 30-35 bin lira hak ediyor. 'En az 30 bin lira olması lazım' diyoruz. 20-22 bin lira asgari ücret niyetindeler. Bunun büyük bir mücadelesi verilecek.
  • Diğer perspektifimiz, Meclis'te etkin mücadele. Özellikle hep birlikte bir elimiz Esenyurt'ta, bir elimiz Hatay'da olmak üzere bütün Anadolu'da da milletvekillerimiz koşacak.
  • Çok kararlılar, çok inançlılar. Birlik beraberliğe çok fazla vurgu duydum bu iki gün boyunca. Dışarıda 'Milletvekili grubunda şu olacak, bu olacak.' Tam tersine, beklentilerin tamamını boşa düşüren bir süreç gelişti.”
  • Sayın Vali Yardımcısı tarafından Belediye Meclisi'nin 10 gün içinde bu gündemle olağanüstü toplanması ve Belediye Başkan Vekilini seçmesi gerekiyor. Ancak kayyum atanan belediyelerde bir pratik var. İzmir Urla'da ve geçen dönem kayyum atanan çok sayıda belediyede, kayyumların belediye meclisini toplamak yerine, beş kişilik bir yürütme heyeti kurarak belediye meclisinin görevlerini orada yapmaları gibi durum var.
  • Bunu tabii doğru bulmuyoruz ve Esenyurt'ta bunun tekrar etmeyeceğini ümit ediyoruz çünkü bu her partiden Belediye Meclisi üyelerinin gözünün içine bakıp 'Hepiniz teröristsiniz. Biz terör diye birini aldık, yeni bir terörist seçtirmeyiz' yaklaşımı. Bunu DEM'in kazandığı, güneydoğuda kayyum atadıkları bütün belediyelere yaptılar. Bu geçmiş dönemde büyük bir ayıp.
  • Bu ayıbı Esenyurt'ta yaparlarsa bu gerçekten çirkin ve savunulamayacak bir durum olur kendileri açısından. Bu yüzden bir an önce Belediye Başkan Vekili seçmek için toplanmalı.
  • Bu toplantıyı yapmazsa, kayyumun olağan toplantıyı da yapacağını sanmıyorum. Bu da tam bir milli irade gaspı olur. Hepimiz biliyoruz ki belediye başkanına ayrı oy atılıyor, belediye meclisine ayrı oy atılıyor. Şimdi sandığın bir tanesiyle ilgili bir soruşturma, bir kovuşturma yürütüyorlar şu anda, 'Öbür sandıktaki iradeyi de tanımıyorum' diyor. Bu olacak iş değil. Bu daha da feci bir hukuksuzluğa evrilir.
  • AK Parti'nin geçmişinde şöyle şeyler de var: Mesela Yalova'da çoğunluk AK Parti'de diye vekili belediye meclisinden seçtirmişlerdi. Urla'da bizde diye kayyum beş kişilik heyetle yönetmişti. İşlerine geldiği gibi yapıyorlar ama hiç tavsiye etmem böyle bir şey yapmalarını. Zaten büyük bir sıkıntılı sürecin içindeler, kendileri açısından taşınamayacak bir noktadalar ama bakalım ne olacak göreceğiz.”
  • İçeride hep şu konuşuldu, herhangi bir aday tartışması partiye zarar veriyor. O yüzden 'İsimler zikrederek aday tartışmak doğru değil.’ Ayrıca şunu da ben hatırlatmak isterim: Hem parti tüzüğümüzle bağlıyız, hem de Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu gereğince de cumhurbaşkanı adayını parti grubu belirleyecek. Ama parti grubuna da parti bir öneride bulunuyor.
  • O öneriyi ben tek başıma ya da MYK ya da PM olarak yapma niyetinde değiliz. Çok daha kalabalık, mesela bütün CHP üyelerinin görüşüne başvurarak, onların oyuna sunarak belirleyebiliriz. Bu geniş katılımı partiye önerebiliriz, grubumuza öneririz.
  • Onlar da onu oylarlar ve adaylık resmiyet kazanır. İsim konuşmak partiye zarar veriyor. Ekrem Başkan'ın adaylık konuşmayı kendisinin de doğru bulmadığını ama bu iktidarı değiştirmek için yola çıktığını, hep birlikte yola çıktığımızı vurgulayan beyanları da kıymetli beyanlar.
  • Ekrem Başkan da ben de, bütün CHP’liler bu iktidarı değiştirmek için yola çıktık. Bunun için 'Sorumluluksa sorumluluk, fedakarlıksa fedakarlık' dedik, daha bir buçuk yıl önce. Ekrem Başkan'ın da CHP’nin de mutabık olduğu konu, dönüp dolaşıp iki isim etrafındaki tartışmalar partiye ivme kazandırmıyor. O yüzden onu aday belirleme sürecine bırakmak lazım. Herkesin var gücüyle partiyi güçlendirmeye çalışması gerekir.
  • Herkes kırmızı çizgileri konuşursa, kimse kimseyle oturup bir şey konuşamaz. Ama CHP’nin net olarak ortaya koyduğu perspektif şudur: TBMM çatısı altında, hiçbir partinin dışlanmadığı şeffaf, demokratik, samimi, kimsenin kimseyi kandırmadığı, iyi niyetle oturulmuş, toplumsal mutabakat arayan bir iş. Bu olmadan söylenen büyük büyük laflar sorun.
  • Toplumsal mutabakatın olmazsa olmaz bir tarafı da şehit ailelerinin ve gazilerin onay vermediği hiçbir iş yapmamak lazım. Yani onların rızasını aramak, almak lazım.
  • Ben Abdullah Öcalan'ın Gazi Meclis'e gelme meselesinin, gazilerin ve şehit ailelerinin rıza gösterecekleri bir şey olduğunu düşünmüyorum. Abdullah Öcalan'ı bu sebepten dolayı veya herhangi bir aktörü çözümün dışında tutmamak için, o aktörün sözü kıymetliyse örgüt üzerinde, silah bıraktırabiliyorsa bundan istifade etmenin yegane yolu Meclis kürsüsü değildir.
  • 'Meclis kürsüsüne getirelim' demek, belki de ‘getirmeyelim’ demek. Bazen o kadar ileri bir şey söyleyince, çok geri bir şey söylemiş olabilirsiniz. Onun için biz bu bahiste Meclis'teki tam mutabakatı aradığımız noktada, ilk baştan bunun böyle ortaya konmasını doğru bulmuyoruz. Ama konuşması gerekiyorsa, onun söylediği sözün muhatabına ulaşmasının bin tane yolunu devlet bulur. Orada bir sıkıntı olmaz. Ama bir tane yol önerip Meclis kürsüsünde konuşturmak gibi bir yaklaşım sağlıklı değil.