DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatımoğulları Oruç, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın PKK'ya yönelik silah bırakma ve kendini feshetme çağrısına ilişkin, "Atılacak acil adımlardan birisi bu sürecin yasal ve hukuki adımlarının atılmasıdır" dedi.
'Sınır ötesi operasyonlar durmalı'
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Hatimoğulları, terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın mesajı ile ilgili gelen tepkilerin olumlu olduğunu belirterek, "Türkiye'deki birçok farklı kesimden ve inançtan destek açıklamaları geldi. Bu destek, hakikaten tarihi bir destektir. PKK da yaptığı açıklamada, Öcalan'ın çağrısına uyacağına kamuoyuna deklare etti. PKK'nın, Öcalan'ın çağrısına harfiyen uyacağına dair açıklaması bizlerin barış umudunu büyütmüştür. Bu umudun kalıcı hale gelebilmesi için PKK'nın kongresini toplayabileceği bir çatışmasızlık zemininin acil bir biçimde oluşturulması gerekiyor. Sınır ötesi operasyonların acil durması gerekiyor. Biliyorsunuz PKK ateşkes ilan etti, aynı şekilde buradan sınır ötesine gerçekleşen askeri operasyonların durması ve zeminin oluşması çok önemlidir. Bu sürecin toplamı bakımından adım atma sırası sorumluluk, iktidar ve devlettedir. Her bir destek çağrısı, bu ülkede 100 yıldır yanan ateşe su dökmektir, ülkenin demokratikleşmesine eşsiz katkılar sunmaktır. Ne mutlu demokratik çözümden yana olanlara, ne mutlu barış için mücadele edenlere, ne mutlu 'İnsanca ve demokratik yaşam' diyenlere, ne mutlu sizlere, ne mutlu barışa olan inancını hiç yitirmeyen kadınlara" ifadelerini kullandı.
Oruç, DEM Parti TBMM Grup Toplantısı'nda, ramazan ayının tüm dünyaya barış ve huzur getirmesini diledi.
Kadınların özgürce yaşayabileceği bir coğrafyayı hep birlikte kuracaklarını belirten Oruç, bunun için mücadelelerine devam edeceklerini aktardı.
'Kadın olmak en güçlü paydadır'
Kadına yönelik şiddetle mücadelenin yeterli olmadığını, gerçekçi adımların atılmadığını ileri süren Oruç, "Kadınların sosyal ve siyasal haklarını, kazanımlarını güçlendirmek yerine, 2025 yılını 'Aile Yılı' ilan ettiler." diye konuştu.
Nüfus Politikaları Kurulu ve Aile Enstitüsü kurulmasını da eleştiren Oruç, "Bizler, aileyi korumak ve güçlendirmek adı altında kadının emeğine, bedenine, sağlığına ve tüm yaşamına müdahale eden politikalardan derhal geri adım atılmasını istiyoruz" dedi.
Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Meclis Araştırma Komisyonu'na erkek başkan atanmasına tepki gösteren Oruç, Komisyonun, amacına uygun bir biçimde çalıştırılmasının engellendiğini ileri sürdü.
İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönülmesi gerektiğini savunan Oruç, "Kadınların aldığı nafakayı tartışmaya açmak yerine, ağır enflasyon ve yoksulluğun altında ezilen kadınların ekonomik güvenceye ve sosyal haklarına kavuşmasının yol ve yöntemleri bulunmalıdır." ifadelerini kullandı.
Ekonomik krizin her geçen gün kendini daha çok hissettirdiğini, bu durumun özellikle kadınları derinden etkilediğini ifade eden Oruç, şöyle konuştu:
"Düşüncelerimiz, kıyafetlerimiz, milliyetimiz, dilimiz, mezhebimiz farklı olabilir. Farklı kültürlere sahip, farklı dilleri konuşuyor olabiliriz, inançlarımız farklı olabilir ama bütün kadınların bir tane çok güçlü bir ortak noktası var: kadın olmak. Kadın olmak en güçlü paydadır."
Oruç, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın PKK'ya yönelik silah bırakma ve kendini feshetme çağrısına ilişkin, Meclis'in de hızla demokratik siyaset ve hukuk alanını genişletmesi ve tarihsel bir rol üstlenmesi gerektiğini söyledi.
Bundan sonra devletin ve iktidarın adım atması gerektiğini ileri süren Oruç, "Atılacak acil adımlardan birisi, bu sürecin yasal ve hukuki adımlarının atılmasıdır" dedi.
Grup toplantısında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla sadece kadınlar yer aldı.
Kaynak: AA
