05 Kasım 2024, Salı Gazete Oksijen
Haber Giriş: 12.11.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:17

Dokunma zamanı

Pek çok Türk sanatçı ve projenin yer aldığı 6. Ural Bienali, 5 Aralık’a dek Ekaterinburg’da dört ana mekana yayılıyor
Dokunma zamanı
Rusya Federasyonu’nun güncel sanat alanındaki en büyük etkinliği 2010 yılından beri Ural bölgesinde düzenlenen bienal olarak biliniyor. Bölgenin endüstriyel dönüşüm süreçlerine vurgu yapacak biçimde “Ural Endüstri Çağdaş Sanat Bienali” olarak tanımlanan projeyi, Puşkin Devlet Güzel Sanatlar Müzesi başta olmak üzere bölgedeki farklı sanat kurumları yönlendiriyor. 6. Ural Bienali, Rusya’nın Ural federal bölgesindeki endüstri hatlarını da takip edecek biçimde 8 farklı kente ve hatta köylere; misafir sanatçı programı, film, müzik, tiyatro, performans programları ve sempozyumla ulaşıyor. Endüstri şehri Ekaterinburg’u merkez alan ve “Rusya’da Almanya Yılı”na denk gelen ana serginin küratörlüğünü ise geçen yıldan beri Kunsthalle Baden-Baden’ı beraber yöneten Çağla İlk ve Misal Adnan Yıldız, mimar küratör Assaf Kimmel ile birlikte yapıyor. Küratöryel üçlünün Türkiye kökenli pek çok sanatçı ve projeyi dahil ettiği program; 23 ülkeden 52 sanatçı ve kolektifin, bir kısmı bienale özel üretilen işlerine yer veriyor.  Kavramsal çerçevesinden kurgulanma biçimine pandeminin etkisi hissedilen bienal için küratörler Yevgeni Zamyatin’in 1920-21 tarihli Biz adlı bilim kurgu romanından yola çıkıyor. 30 Eylül’de açılışı yapılan bienal, 5 Aralık’a dek Ekaterinburg’ta dört ana mekana yayılıyor. Sirk, postane, optik ve mekanik santrali ve sinema salonu gibi alışılmadık yerlerde karşımıza çıkan bienale “Düşünen eller, birbirine dokunan” başlığına uygun olarak müşterek umut fikri ve performatif bir yaklaşım damgasını vuruyor. Örneğin, Merkez Postane’de Mehtap Baydu’nun farklı kültürel kökenlerden kadınların postayla yolladığı taşlardan oluşan Dilek Taşları’nı görmek mümkün. Egemen Demirci ise hayali geleceğin inşasına (ve yıkımına) dair Bir Gelecek Ama Şimdinin Uzatması ile postanede özel yarattığı alanda ziyaretçilere geleceğe mektup yazma fırsatı sunuyor. 

Siyaset üzerinden eleştirel bakış

Ekaterinburg’taki postanenin bu mektupları saklayıp 100 yıl sonra göndermesi planlanıyor.  Bir diğer süreç odaklı çalışmada Cansu Çakar, çizim masası ve malzemelerinden oluşan Kairos aracılığıyla izleyiciyi ilk başta boş bir kağıda bakmaya ikna ederken zaman kavramının potansiyelini ve yaşamla siyaset arasındaki çıkmazları Nazım Hikmet ve şiirlerini anarak araştırıyor. Siyaset ve sanat üzerinden eleştirel bakış bienaldeki başka çalışmalarda ön plana çıkıyor. Hale Tenger’in ilk kez 1995 yılında İstanbul Bienali’nde sunduğu İçeri girmedik çünkü hep içerdeydik / Dışarı çıkmadık çünkü hep dışardaydık adlı dikenli tellerle çevrili ahşap bekçi kulübesi evrensel güncelliğini korurken; Diyarbakır’dan Erkan Özgen ve Cengiz Tekin, militarizm, şiddet, travma ve bellek gibi meseleleri sanatsal açıdan güçlü video yerleştirmeleriyle ele alıyor.  Türkiye kökenli bir diğer sanatçı Kavachi, günlük yaşamın performatif ve duygusal yönleriyle ilgilenen kumaş temelli işleriyle bienalin hemen her mekânında karşımıza çıkıyor. Sergi girişinde ise bizi Maleviç’in sanat tarihine geçen Beyaz Üzerine Beyaz’ını yorumlayan tasarımcı Ayzit Bostan’ın beyaz tül ve bulutu karşılıyor. Beyaz şüphesiz masumiyet ve barışın da rengi ve belki bugün her şeyden çok ihtiyacımız olan umudu simgeliyor.