05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 22.10.2025 19:40 | Son Güncelleme: 22.10.2025 22:28

Eski NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in kaleminden: Erdoğan'la zorlu ve sürprizli 10 yıl

Jens Stoltenberg, NATO'nun başındaki 10 yılını anlattığı kitabında, hem NATO hem de kendisi için bir 'zorluk' haline gelen Erdoğan'ın aynı zamanda 'sürprizlerle dolu' olduğunu söylüyor. Stoltenberg, Türkiye'deki bir toplantıda yapılan 'bir tepsi mısır' sürprizine de kitabında yer veriyor
Eski NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in kaleminden: Erdoğan'la zorlu ve sürprizli 10 yıl
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 10 yıl boyunca yürüttüğü NATO Genel Sekterliği dönemindeki anıları ve gelişmeleri ele alan kitabında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmelerine de geniş yer verdi.  Stoltenberg'in ittifak başkanlığı dönemini konu alan yeni kitabı, Norveçli siyasetçinin 2015'te bir Rus jetinin düşürülmesinden Ankara'nın Suriye'nin kuzeyine yönelik müdahalesine ve NATO'nun genişlemesine kadar Türkiye ile yaşanan birçok krizi nasıl ele aldığına ışık tutuyor. On My Watch: Leading NATO in a Time of War adlı anı kitabı, Stoltenberg'in ittifak başkanlığı görevini yürüttüğü 2014-2024 yılları arasındaki dönemi ele alıyor. Bu on yıl, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini ve NATO içinde geleceğiyle ilgili bir dizi krizi de kapsıyor.

Rus jetinin düşürülmesi

Eski genel sekreterin Türkiye ile ilgili ilk büyük sınavı, Kasım 2015'te, Türk ordusunun Türk hava sahasını defalarca ihlal ettiği gerekçesiyle bir Rus Su-24 saldırı uçağını düşürmesiyle gerçekleşti. Türkiye'nin toprak bütünlüğünü destekleyen ve NATO'nun Ankara'nın yanında olduğunu söyleyen bir açıklama yaptığını ancak tüm NATO ülkelerinin kendisiyle aynı fikirde olmadığını belirten Stoltenberg, "Gerçek şu ki ittifak içinde derin bir anlaşmazlık vardı. Türkiye, Doğu Avrupa ülkelerinden destek aldı ve bu ülkeler, sınır ihlalinin ardından Suriye sınırına daha fazla hava savunma sistemi, daha fazla uçak ve daha fazla Patriot füze bataryasının konuşlandırılması gerektiğine inanıyordu" diyor. 

Fransa ve İtalya'nın Türkiye'ye açık destek vermeye karşı çıktığını belirten Stoltenberg, Almanya'nın ise "Sınır ihlalini kınamak bir şey, 17 saniye süren bir ihlal nedeniyle vurulmayı haklı çıkarmak ise bambaşka bir şey" görüşünde olduğunu aktarıyor. Bu süreçte Rusya'nın Suriye'ye S-400 hava savunma sistemlerini konuşlandırdığını ve amiral gemisi Moskva'yı Suriye kıyılarına gönderdiğini belirten Stoltenberg, aynı öğleden sonra Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'ın kendisini arayarak, "Neler oluyor? Dünya tamamen kontrolden mi çıktı" dediğini anlatıyor. 

 "Poroşenko, Türkiye'nin Ukrayna'ya Bayraktar İHA'larını teslim etmesinden memnundu"

Kitabında, tarih belirtmeksizin, eski Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko ile Kiev'e dönüş uçuşunda yaptığı bir konuşmaya da yer veren Jens Stoltenberg, Ukrayna'nın NATO üyeliğinin zaman alacağını, İsveç ile Finlandiya örneğinde olduğu gibi adım adım ilerlenmesi gerektiğini vurguladığını, Poroşenko’nun ise bu yaklaşımı yeterli bulmadığını anlatıyor.

Poroşenko'nun kendisini dikkatle dinlediğini ancak temel görüşlerinden ödün vermediğini vurgulayan Stoltenberg, şu ifadeleri kullanıyor:

"Ukrayna'nın daha fazla silaha ve teçhizata ihtiyacı vardı. Dronlara, tanksavar savunmalarına ve modern hava savunma sistemlerine acil ihtiyaç duyuyorlardı. Türkiye’nin gelişmiş Bayraktar dronlarını tedarik etmesinden dolayı minnettardı, fakat ABD ve diğer NATO ülkelerinin Ukrayna’ya silah satmayı reddetmelerinden hoşnut değildi. Norveç’ten söz etti; ben ise ülkemin, devam eden çatışmalarda yer alan ülkelere silah satmama politikası olduğunu açıkladım."

Bu noktada Poroşenko'nun, "Tam da savaşta olduğumuz için silaha ihtiyacımız var" diye itiraz ettiğini aktaran Stoltenberg, ancak her şeyden daha önemli olanın, Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına izin verilmesi olduğunu belirtiyor. Stoltenberg, kitabında, Poroşenko’nun, "Biz Rusya’ya güvenmiyoruz. Ukrayna, NATO üyesi olmadıkça güvende olmayacak" ifadelerine yer veriyor.

Barış Pınarı Harekatı

NATO ve Türkiye arasında bir diğer büyük kriz, 2019 yılında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sınır boyunca bir tampon bölge oluşturmak ve Ankara'nın terörist olarak gördüğü silahlı Suriyeli Kürt gruplarını bölgeden uzaklaştırmak için başlattığı Barış Pınarı Harekatı'yla patlak verdi.

Stoltenberg, "Her defasında yüz yüze ya da telefonda yapılan görüşmelerde, Erdoğan aynı fikre dönüyordu: Suriye’de bir güvenlik bölgesi oluşturmak. Türkiye’yi farklı silahlı gruplardan koruyacak bir tampon bölge. NATO’nun ve ABD'nin desteğiyle kurulacak bir askeri bölge. Ancak ben ona sürekli olarak, İttifak'ın (NATO’nun) hiçbir zaman Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik bir ihlali onaylamayacağını hatırlatmak zorundaydım" diyor. 

Erdoğan'ın bu nedenle tek başına hareket etmeye karar verdiğini belirten Stoltenberg, dönemin ABD Başkanı Donald Trump'a, Suriye’nin kuzeyinde büyük bir askeri operasyon başlatma kararını bildirdiğini, bunun üzerine ABD'nin birliklerini bu bölgeden çekeceğini duyurduğunu aktarıyor.

Stoltenberg, İstanbul'daki bir başka toplantıda, Türkiye'nin kuzey Suriye'ye yönelik müdahaleleri konusunda "derin endişe" duyduğunu dile getirdiğini ve Erdoğan'ın ise Türkiye'nin Kürtlere karşı olmadığı, ülkede on binlerce Suriyeli Kürt mültecinin yanı sıra milyonlarca Kürt'ün de yaşadığını belirterek "YPG terörist. Bunu daha önce de söylediniz. Öyleyse neden artık söylemiyorsunuz? Evet, IŞİD ile savaşmaları gerekiyor. Ama bu onları daha az terörist yapmıyor. Bir terör örgütünü başka bir terör örgütüyle savaşmak için kullanmanın mümkün olduğunu düşünmemelisiniz. 1980'lerde Sovyet işgaline karşı mücadelede Afganistan'da olanları gördünüz. Mücahitleri desteklediniz ve sonunda Taliban ve El Kaide'yle karşı karşıya geldiniz. Aynı hatayı bir daha yapmayın" dediğini aktarıyor. 

Erdoğan ile tanışıklığının eskiye dayandığını ve kendisinin Norveç Başbakanı olduğu dönemde görüştüklerini hatırlatan Stoltenberg, 2012'de Ankara’ya yaptığı resmi bir ziyarette eşiyle birlikte Erdoğan’ın evinde ağırlandıklarını ve çay eşliğinde “hoş bir öğleden sonra” geçirdiklerini belirtiyor. “Erdoğan, konulara derinlemesine hakim olan kararlı ve bilgili bir adam. Onunla iletişim kurmak kolay” vurgusunu yaparak, Türkiye’nin “NATO için her zaman önemli bir ülke olduğunu ve IŞİD'le mücadelede kilit rol oynadığını” yazan Stoltenberg, Erdoğan'ın NATO başkanlığı döneminde hem NATO hem de kendisi için bir "zorluk" haline geldiğini söylüyor.

Erdoğan'ın toplantılarda sürprizlerle dolu olduğunu ve bir keresinde aniden mısır mevsimi olduğu için mısırı sevip sevmediğini sorduğunu anlatan Stoltenberg o güne ilişkin şunları aktarıyor: 

"Şaşırmış bir ifade takınmış olmalıyım çünkü Erdoğan sorusunu tekrarladı: 'Mısır'ı sever misiniz? Tam da mısır sezonundayız' dedi. 'Mısırı severim' dedim. 'O halde mısır yiyeceğiz.' dedi Erdoğan, kapının yanındaki bir görevliye işaret ederek. Birkaç dakika sonra, önümüze altın sarısı mısır koçanlarıyla dolu büyük bir tepsi getirildi ve onları avuçladık. 8-10 kişi kadardık; herkes neşeyle mısırlarını yedi. Ayrıca kavrulmuş kestaneler de ikram edilmişti."

"Bir kez daha Erdoğan haklıydı"

Görüşme sırasında Erdoğan'ın, Türkiye'nin uluslararası hukuk uyarınca Suriye'de bulunma hakkının en azından IŞİD ile mücadele etmek için Suriye'ye asker gönderen ABD, İngiltere ve diğer NATO ülkeleri kadar olduğunu söylediğini aktaran Stoltenberg, "Bir kez daha Erdoğan haklıydı. NATO'nun da desteklediği ve ABD'nin yürüttüğü koalisyon aracılığıyla IŞİD'i yok etmek için karadan ve havadan büyük çaplı askeri bir operasyon yürütüyorduk. Bunu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden açık bir yetki olmadan yürütüyorduk. Tıpkı Türkiye'nin savunduğu gibi, biz de meşru müdafaa ilkesi çerçevesinde hareket ediyorduk" diyor. 

"Erdoğan ve Macron arasındaki ilişki zordu"

ABD Başkanı Donald Trump'ın 2019'da Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı karşısında Amerikan birliklerini çekme kararı, Avrupalıları, özellikle de Fransızları öfkelendirdi. Stoltenberg, "Avrupa'daki tepkiler Atlantik'in diğer yakasında rahatsızlık yarattı" diye yazıyor.  Kriz sırasında Erdoğan, Stoltenberg'e defalarca NATO'nun başarısız olduğunu ve Türkiye'nin sorunları ve talepleri anlaşılmazsa "Avrupa'yı göçmenlerle dolduracağını" söyledi.

Kriz sonunda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u ittifak hakkında o meşhur açıklamayı yapmaya itti. Macron, The Economist'e "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" dedi. Bu yorum Trump'ı öfkelendirdi ve Stoltenberg'e bunun "saygısız ve aşağılayıcı bir açıklama olduğunu. NATO hakkında böyle konuşamazsın" dedi. Trump, ittifakın artık tek bir sorunu olduğunu ve bunun da Fransa olduğunu da sözlerine ekledi.

Macron doğal olarak farklı düşünüyordu. Stoltenberg'e endişelendiği konunun Türkiye olduğunu söyledi. Stoltenberg, "Cumhurbaşkanları Erdoğan ve Macron arasındaki ilişki zordu. Türkiye'de din giderek daha önemli bir siyasi faktör haline gelmişti. Macron, Erdoğan'ı eleştirerek kendini modern ve laik devletin ateşli bir savunucusu olarak tanıtabilirdi. Erdoğan da Macron'la yaşadığı çatışmaları, kendisini İslam dünyasının lideri, İslam'a yönelik eleştirilere ve hakaretlere karşı duran biri olarak sunmak için kullanabilirdi. Birbirlerinin ideal düşmanı haline gelmiş iki büyük NATO ülkesinin cumhurbaşkanına sahip olmak zorluydu" diye yazıyor.

"Türkiye'nin en güzel yanı, Erdoğan'ın istediğini söyleyebilmesi"

Ancak Erdoğan'ın Trump'la olan dostluğu, bazı engelleri aşmasına da yardımcı oldu. Temmuz 2018'de Trump, müttefiklerine savunma harcamalarını artırmaları için baskı yaptı.

Stoltenberg, Trump'ın şu sözlerini aktarıyor: "Slovenya yüzde birden az. Şaşırmadım. Karımı tanıyorum, parasını neye harcadığını biliyorum... Türkiye'nin en güzel yanı, Erdoğan'ın istediğini söyleyebilmesi, onu kontrol eden kimsenin olmaması. Seçimlerde yüzde 61 aldığında, 'Neden yüzde 80 demiyorsun? Kulağa daha hoş geliyor' dedim." Trump daha sonra diğer tarafında oturan Erdoğan ile tokalaştı.

İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği

Stoltenberg'in Türkiye ve Erdoğan ile karşı karşıya kaldığı son zorluk, Mayıs 2022'de Erdoğan'ın İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelik başvurularını engellemeye karar vermesiyle ortaya çıktı. Stoltenberg'e göre, Erdoğan'ın bu hamlesi özellikle kafa karıştırıcıydı çünkü Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto, Erdoğan'dan Türkiye'nin başvuruları olumlu değerlendireceğine dair güvence almıştı.

Stoltenberg "Konuyu Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştüm ve kendisi Türkiye'nin NATO genişlemesine karşı çıkmayacağını açıkça belirtti. Türk büyükelçisinin de katıldığı Konsey'in birkaç turu da bunu doğruladı. Her şeyin yerli yerinde olduğunu düşünüyorduk" diyor. Ardından Erdoğan, İsveç ve Finlandiya, Türkiye'nin PKK ve Suriye koluna ilişkin güvenlik endişelerini gidermek için adım atmadıkça Türkiye'nin başvuruları desteklemeye hazır olmadığını aniden söyledi.

"Erdoğan'la yalnız bırakıldım"

Erdoğan ile Stoltenberg ve Çavuşoğlu ile İsveçli ve Finlandiyalı mevkidaşları arasındaki görüşmeler haftalarca sürdü. Haziran 2022'de Stoltenberg ve diğerleri, İsveç ve Finlandiya'nın PKK'yı kınayacağı bir paket önerdi. Ancak Erdoğan geri adım atmadı. Metinde PKK'nın Suriye kolu YPG'nin yanı sıra, Türkiye'nin 2016 darbe girişiminin arkasında olduğuna inandığı FETÖ'nün de anılmasında ısrar etti. Stoltenberg, bu konuyu çözmek için yapılan bir dizi toplantıda Erdoğan'la yalnız bırakıldığını yazıyor. NATO'nun eski genel sekreteri, "Tek bir endişem vardı: Sıkıldığı, acıktığı veya yorulduğu için ortadan kaybolmaması, toplantıyı terk etmemesi. Bize birkaç acı kanepe verildi, ancak Erdoğan sohbetimize özel olarak devam ederken onları iştahla yedi" diyor. 

"Susmalısın dedim ve ona sert bir bakış attım"

Erdoğan ve Stoltenberg, NATO yetkilileri ve Türk yetkililer YPG'nin metne nasıl dahil edileceği üzerinde çalışırken, bir saat boyunca özel görüşmelerine devam ettiler.  YPG'ye daha fazla değinen ve Finlandiya ile İsveç'in "Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik tehditlere karşı tam destek sağlayacakları", özellikle de YPG ve Gülen hareketini desteklemeyecekleri şartını içeren düzeltilmiş bir metin önerildi.

Stoltenberg, hedefte olduklarını düşünüyor, ancak Çavuşoğlu, toplantıda daha önce ele alınan ve İsveç ve Finlandiya'nın Türkiye anlaşmayı onaylamadan önce daha somut adımlar atması gerektiğini belirten bir bölümün eklenmesini talep ediyor. Sabırsızlandığımı hissettim. 'Mevlüt, susmalısın!' dedim ve ona sert bir bakış attım. Sessizlik oldu. 'İnsan ancak arkadaşlarıyla böyle konuşabilir' diye düşündüm' diye yazıyor Stoltenberg. Stoltenberg, tamamlanmış metni "yavaşça, üç kez" Erdoğan, Niinisto ve İsveç Başbakanı Magdalena Andersson'a okuyor. "Sonra masanın etrafında dolaştım. Niinisto evet dedi. Andersson evet dedi. Erdoğan önce bana, sonra Niinisto ve Andersson'a baktı, sonra tekrar bana baktı. 'Tamam,' dedi. Tüm salon alkışlarla inledi."