Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Stubb, Ukrayna, Filistin, Lübnan ve Sudan dahil olmak üzere dünyanın her yerinde çatışmaların olduğu bir dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüştüklerini belirterek, ülkesinin Türkiye'nin bugünün dünyasındaki en önemli ülkelerden biri olduğunu düşünmesinin sebebini anlamak için bu bölgenin etrafındaki çatışmalara bakmanın yeterli olduğunu ifade etti.
Türkiye ve Finlandiya ilişkilerinin her zamankinden daha yakın olduğunu aktaran Stubb, "Bu yıl aslında dostluğumuzun 100. yılını kutluyoruz. Finlandiya'da yaşayan Türk ve Tatarlardan da çok memnunuz, çok mutluyuz. Yıllar içerisinde Barış Dostları çalışmalarında, Birleşmiş Milletler'de (BM), Sayın Cumhurbaşkanı Başbakan iken yaptığımız çalışmalarda birçok konuda bir araya geldik ve çalıştık." dedi.
Stubb, ülkesi ve Türkiye'nin birçok benzerliği olduğuna işaret ederek, "Her iki ülkenin de karşı karşıya kaldığı coğrafi sınamalar bu benzerliklerden bir tanesi. Şimdi NATO'da da müttefik durumdayız. Her iki ülkenin de çok büyük bir askeri gücü var. Her iki ülkede güvenlik tüketicisi olmaktan ziyade güvenlik sağlayıcısı ülkeler. Her iki ülkede barış arabulucuları. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanı sizinle ve ekibinizle Dışişleri Bakanları da dahil olmak üzere çok faydalı işbirliği yapacağımıza inanıyorum ve sabırsızlıkla bekliyorum" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Stubb, iki ülkenin ticari ilişkileri konusunda daha fazla çalışılması ve ticaret hacminin artırılması gerektiğine değindi.
Türkiye'nin rolü her zamankinden çok daha önemli
Görüşme esnasında Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin önemli olduğu konusunda mutabık kalındığını belirten Stubb, "Biz Ukrayna'nın kendini koruma hakkı olduğunu, Rusya'nın saldırıları karşısında korunma hakkı olduğunu düşünüyoruz. Ben Zelenskiy'nin (Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy) on noktadan oluşan barış planını da destekliyorum. Barış müzakereleri için iyi bir başlangıç, temel olduğunu düşünüyorum" dedi.
Stubb, Türkiye'nin her iki tarafla da konuşabilen, bugünün dünyasında nadir birkaç ülkeden bir tanesi olduğunu ifade ederek, bu durumun önemine dikkati çekti.
Görüşmede Orta Doğu'da devam etmekte olan çatışmalar konusunun da ele alındığını belirten Stubb, şöyle devam etti:
"İsrail'in kendisini savunma ve koruma hakkı olduğunu kabul ederken, kendi güvenliğini sağlama hakkı olduğunu kabul ederken, aynı zamanda İsrail'in uluslararası hukuka uyması gerektiğini de düşünüyoruz. Çünkü yaşanan insanlık trajedisi Gazze'de çok fazla. Şimdi de Lübnan'da aynı şeyi görmeye başladık. Dolayısıyla biz de Finlandiya olarak acil bir ateşkes çağrısında bulunduk Lübnan'da. Saldırıların durması çağrısında bulunduk. Biz de iki devletli bir çözümden yanayız. Bunu sağlayacak siyasi süreci destekliyoruz. Şu anda devam etmekte olan bu iki savaş yani hem Filistin'de hem Lübnan'da yaşananlar belki de barışla sonuçlanacak, barışçıl bir çözüme ulaşılacak ama henüz bu noktadan çok uzaktayız diyebilirim"
Stubb, Finlandiya'nın "her tür terörizmi kınadığını ve lanetlediğini" vurgulayarak, "Bugün ülkenizde tam günlük bir program yaptık. Anıtkabir'e çelenk bıraktık. Bütün gün çeşitli faaliyetlerle geçirdik. Misafirperverliğiniz için çok teşekkür ederim. Türkiye gerçekten Batı'yla Doğu arasında bir köprü ve çok kutuplu bir dünyada Türkiye'nin rolü, her zamankinden çok daha önemli diye düşünüyorum" dedi.
NATO'ya en hızlı üye olan ülke olduk
Ülkesinin NATO üyeliği sürecine ilişkin Stubb, her defa verdiği mesajın "sabırlı olmaları gerektiği" olduğunu kaydederek, "Zaten her zaman tam NATO üyeliği yolunda ilerliyorduk ama, yeni bir müttefik olarak o zamanki; daha eski müttefiklerin birtakım isteklerini, sorunlarını ve dikkatlerini almak gerekiyordu. Benden önceki Cumhurbaşkanı ve siyasetçiler oturdular, müzakereleri yaptılar ve çok da başarılı oldu tarih yazıldı. NATO'nun tarihinde, NATO'ya en hızlı üye olan ülke olduk" ifadelerini kullandı.
Stubb, Türkiye ile Finlandiya tarafından başlatılan "Barış İçin Arabuluculuk Girişimi" ve "Arabuluculuk Dostları Grubu"na yönelik soruya ve Filistin'deki duruma ilişkin, söz konusu girişimlerin 2010'da başladığını hatırlatarak, o dönem BM'nin burada olmadığını ve arabuluculuk yetkisine sahip olmadığını söyledi.
Günümüzde ise durumun "daha pratik bir hal" aldığını kaydeden Stubb, şu an bir orta yolun bulunma ihtimaline işaret etti.
Stubb, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dediği gibi "her iki tarafında arabuluculuk" durumunu kabul etmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Çünkü düşmanlar arasında arabuluculuk yaparsınız, dostlar arasında değil. O yüzden bu arabuluculuktan önce bir ateşkes olması lazım; sonra insani yardımın götürüleceği koridorun açılması gerekiyor. Sonra uluslararası barış güçlerinin gitmesi. Sonra da gerçek anlamda bir siyasi sürecin başlatılması gerekiyor ki sonuçta barış ve nihayetinde de iki devletli çözüm sağlansın"