Dünya yaşamının tüm paydaşları olarak belirsizliklerle dolu bir yolun üzerindeyiz. Geldiğimiz noktada bu yolun daha ne kadar ve ne şekilde süreceğini bizzat biz insanlar, attığımız adımlarla ve davranışlarımızla belirleyeceğiz. Gezegenimiz, son yıllarda iklim kriziyle, doğal felaketlerle, yok olan türlerle ve daha pek çok farklı çevresel sorunlarla görmezden gelemeyeceğimiz bir mesaj veriyor. Ekonomik ve toplumsal tarafta ise, içinde yaşadığımız sistemlerin büyük bir çoğunluğu mevcut sorunlara kalıcı çözümler üretmekte zorlanıyor. Son olarak, pandemi sürecinde dünya çapında yaşananlar, merkezinde yaşadığımız tüm bu sorunların daha da net görünür hale gelmesine sebep oldu.
İnsanlık için kırmızı alarm
Sürdürülebilirlik; hükümetlerin, iş dünyasının ve sivil toplum kuruluşlarının gündeminde en üst sıralara taşınıyor. Birleşmiş Milletler’in, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı duyurduğu 2015 yılından bu yana hedeflerin daha net olduğu, daha planlı bir dönüşüm süreci başladı. Fakat bu konudaki farkındalığın ve görev bilincinin toplumun tüm paydaşlarına, küçük işletmelere, hatta bireylere yayılımı konusunda dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi ülkemizde de kat edilmesi gereken önemli bir yol var. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin son raporunda insanlık için kırmızı alarm verildi. İklim değişikliği, gerekli önlemler alınmazsa olumsuz etkileri giderek artacak bir kriz olarak karşımızda duruyor. Bugüne kadarki davranışlarımızın olumsuz etkilerini azaltmada hala programın gerisindeyiz. Toplumun her seviyesinden ve her türlü paydaşından daha fazla ortak çaba ve inisiyatif gerekiyor.