Hacer Foggo
Derin Yoksulluk Ağı olarak yola çıktığımız ilk günden beri artan yoksulluğun yol açtığı insan hakları ihlallerini izlemeyi ve buna paralel olarak derin yoksulluğun sürdürülemez koşullarını görünür kılmayı amaçladık. Pandemi, ardından yükselen enflasyonla derinleşen ekonomik kriz, güvencesiz çalışan, aynı zamanda asgari ücretle geçimlerini sağlayan ailelerin de gıda ve barınmaya erişimlerini risk altına soktu. Aslında her risk durumun bir şekilde önlenebilir olduğunu fakat ailelerin yoksulluğunun sistematik bir şekilde iyice derinleştiğini görüyoruz. Yoksulluk yaşayanlar özellikle kriz dönemlerinde kendi stratejileri ile ayakta durmaya çalışıyorlar. Çünkü düzenli geliri olmadığında ya da kamu kaynaklarının kesildiği zamanlarda bir nevi yaşamlarını devam ettirebilmek için kendi stratejilerini oluşturuyorlar. Bu strateji güvencesiz çalışan bir kağıt toplayıcı için eğer okula giden çocuğunun çantasına beslenme koyamıyorsa çocuğunu o yiyeceği buluncaya kadar okula göndermemek oluyor. Asgari ücretle çalışan bir işçi için ise çocuğunun ayakkabı ihtiyacını bir süre daha ertelemek oluyor. Tabii çocuğun ayaklarının büyümesini engelleyemiyor.