Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapan yasa 11 haftadır yürürlükte. Bu süreçte usulsüz toplama yapmayacağını söyleyen belediyeler ise verdikleri sözleri unuttu. Basında, en az 11 belediye ile ilgili usulsüz toplama ve katliam iddiaları yer aldı. Ancak belediyelerin ilgili personelleri hakkında soruşturmaya bile izin verilmiyor
Sokak hayvanları ile ilgili düzenlemeler içeren ve kamuoyunda tepkilere neden olan ‘Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ 2 Ağustos’ta yürürlüğe girdi ve şimdiye kadar aradan tam 11 hafta geçti. Başka bir deyişle yasa 78 gündür yürürlükte. Bu 78 günlük süreçte yaşananlara bir göz atacak olursak Niğde Belediyesi’nin hayvan bakımevindeki köpeklerin aylardır gizlice toplanıp enjeksiyon yöntemiyle uyutularak toplu mezarlara gömüldüğüne dair haberler çıktı. Ankara Altındağ Belediyesi’ndeki barınak alanında da toplu olarak katledilmiş halde onlarca köpek bulundu.
11 haftada 11 vaka
Bunlar dışında, Antalya büyükşehir, Niğde, Susurluk (Balıkesir), Uzunköprü (Edirne), Denizli büyükşehir, Tarsus (Mersin) ve Kocaeli büyükşehir belediyelerinin hayvanları usulsüz olarak topladığı veya katlettiğine dair haberler de yine basına yansıdı. Son olarak 11 Ekim Cuma günü Kocaeli Gebze’de 30 köpek ve 13 kedinin öldürülüp poşetlerle konteynerlere atıldığına ilişkin görüntüler sosyal medyada yayımlandı. 13 Ekim’de bir katliam iddiası da bu sefer Ümraniye Belediyesi’nden geldi, onlarca hayvanın cansız bedeni bulundu.
Yani yasa çıktığından bu yana geçen 11 haftalık süreçte en az 11 belediyenin adı hayvanların toplandığı veya öldürüldüğü şeklindeki haberlerde yer aldı, sosyal medyada ise sayı çok daha fazla. Komşunum Nöbetteyim platformunun ifadesiyle ise “‘Katliam Yasası’nın ilk ayında sokakta yaşayan hayvanların yaşam hakkını ihlal eden en az 44 vaka, ikinci ayında ise en az 46 vaka yaşandı.”
‘Öldürme’ kanunda yok uygulamada var
Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Başkanı Av. Ahmet Kemal Şenpolat’a göre, yasada ‘öldürme’ ifadesi kullanılmasa da yaşanan bu olaylar, belediyelerin veteriner hizmetlerinin hayvanların yaşamına son verdiğini gösteriyor:
Kimi belediyeler yerleri olmadığı veya yasayı doğru bulmadıkları için sokaktaki hayvanları toplamamakta ısrar ediyor. Ama bazıları da sırf iktidara yaranmak için yerleri olmamasına ya da çok kötü koşullar sunmasına rağmen hayvanları topluyor. Bazıları da toplama yapmazsa kanunen ceza verilebileceği için toplama yapıyor. Üstelik bunu yasanın yürürlüğe girmesinin ardından hayvanları toplamayacağı yönünde söz veren belediyeler de yapıyor.
CHP’li Ankara ve İstanbul toplama yapıyor
Kanaun çıktıktan sonra CHP lideri Özgür Özel yasanın iptali için AYM’ye gideceklerini söyledi, ki kanunun iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle 15 Ağustos günü CHP Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Ayrıca CHP grup başkan vekili Gökhan Günaydın, CHP'li belediyelerin hayvanları toplayıp kısırlaştırarak ve aşılayarak yerlerine bırakacaklarını açıkladı. Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi Kurucusu Eray Özgüner Özel ve CHP grup başkan vekilinin açıklamalarını hatırlatarak “Özellikle Ankara Büyükşehir Belediyesi her yerde toplama çalışmaları yapıyor. Barınaklarda hayvanlar alt alta üst üste yaşıyor. İstanbul’da ise bazı ilçe belediyeleri toplama yapmayacağını söylese ve yapmasa da İstanbul Büyükşehir Belediyesi toplama yapıyor. Yani bunun iktidarı muhalefeti yok” diyor.
Niğde’de de Altındağ’da da soruşturmaya yer yok
Diğer taraftan hayvan hakları savunucuları söz konusu olaylarda belediye personeli hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Ancak belediye çalışanı hakkında soruşturma yapılabilmesi için İçişleri Bakanlığı’nın izni gerekiyor. Niğde ve Altındağ’daki olayları takip eden Av. Tuğba Gürsoy, “Niğde’de üç tane tanık hayvanların ne şekilde, kimler tarafından, kimin talimatıyla öldürüldüğünü açık açık anlatmasına rağmen İl Tarım Müdürlüğü yaptığı tahkikat sonucu ‘soruşturmaya gerek olmadığı’ yönünde bir rapor hazırladı. Valilik de bu rapora dayanarak soruşturmaya gerek olmadığı yönünde karar verdi. Bu karara karşı savcılık da idare mahkemesine bir itiraz başvurusunda bulunmadı. Üstelik tanıklar yeni yasadan önce de hayvanların öldürüldüğünü söylemelerine rağmen…” diyor.
Gürsoy, Altındağ’da da benzer bir sürecin yaşandığına dikkat çekiyor:
Altındağ’daki ölüm çukurları belediye çalışanları ve veteriner işleri müdürü tarafından açıkça anlatılmasına rağmen belediye hayvanların trafik kazası geçiren köpekler olduğunu söyledi. Veteriner Enstitüsü raporunda hayvanların bedeninde yara, bere, darp olmadığı sonucuna ulaşıldı. Buna rağmen soruşturmaya yer olmadığına karar verildi. Savcılık da yine itiraz etmedi.
Tek bir dava var, onda da ceza yok
Bu durum mevcut hukuki sistemde bir belediye personelinin yargılanmasının yeni kanundan önce de zor olduğunu gösteriyor. Zaten Özgüner de “Bugüne kadar belediye çalışanlarının yargılandığı tek bir dava var, o da bir devlet kurumuna karşı ilk dava olarak bilinen Elazığ Barınak Davası. Ancak 11 Temmuz 2023’te karara bağlanan bu davada da belediye personeli beraat ettirildi. Yani zaten yargılama çok zor ancak bu kanun, belediye çalışanlarının eylemleri için yasal bir dayanak oldu” yorumunu yapıyor.
Saldırgan hayvanlar toplanamıyor
Bununla birlikte hayvan hakları savunucuları belediyelerin veteriner hizmetleri kadrolarının yetersiz olduğuna dikkat çekiyor. Belediyelerin toplama çalışmalarının, gerçekten rehabilite edilmesi gereken saldırgan köpekleri sistemin dışında bıraktığını söyleyen Şenpolat, “Uzman olmayan personel saldırgan hayvanı zaten yakalayamaz. Yani belediyelerin ilgili birimleri bir mahalleye gittiğinde ağırlıklı olarak, kırmızı ışıkta duran, aç olduğunda saldırmayan, insanlarla iyi anlaşan ‘sosyal’ köpekleri topluyor. Esas problemli olan, toplanıp rehabilite edilmesi gerekenleri ise toplayamıyor” diyor.
Özgüner ise yaşadığı bir olayı Sarıyer Belediyesi’nden örnek vererek anlatıyor:
Sarıyer Belediyesi normalde toplama yapmıyor ama tek bir şikayet olması halinde de gelip köpeği alıyor. Köpeğin gerçekten saldırgan olup olmadığının tespiti hiçbir şekilde yapılmıyor. Belediyelere mahallelerdeki gönüllülerimiz hangi köpeklerin saldırgan olduğu konusunda yardımcı olsun, diyoruz. Bunu da kabul etmiyorlar. Veteriner hizmetleri adeta sürgün yeri niteliğinde. Vasıfsız, hayatı boyunca bir hayvanın başını dahi okşamamış insanlar bu kadrolarda. Yaşamdan yana olan veterinerlerin bu kadrolarda olması lazım.