Türkiye, Eskişehir’de kaybettiğimiz 5 orman işçisi ve 5 AKUT gönüllüsünün şokunu yaşıyor. Ancak uzmanlara göre yaşananlar sürpriz değil ve temel sorun Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelede net bir stratejiye sahip olmaması. Bu plansızlığa tecrübesiz kadrolar, kapatılan eğitim merkezleri ve vahim çalışma koşulları da dahil…
Sercan Utmi, Hilmi Şahin, Eyüp Dereli, Tolunay Kocaman, Enes Kızılyel, Muharrem Can, İlker Onarıcı, Tekin Enes Sarıyıldız, Bayram Eren Arslan, Alperen Özcan...
Bir aydan uzun süredir farklı bölgelerde yaşanan geniş çaplı orman yangınlarıyla mücadele eden Türkiye, dün akşam saatlerinde Eskişehir'den gelen ölüm haberleriyle sarsıldı.
Seyitgazi bölgesinde yaşanan orman yangınına müdahale eden 5 orman işçisi ve 5 AKUT gönüllüsü alevlerin arasında kalarak hayatını kaybetti.
Ölümler Türiye'nin orman yangınlarıyla mücadeledeki stratejisini yeniden tartışmaya açarken, yangınlara müdahale eden ekiplerin eğitimi, koordinasyonu, ekipman yeterliliği gibi konuları da tekrar gündeme taşıdı.
Türkiye'de orman yangınlarıyla mücadelede yetkili kurum Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesindeki Orman Genel Müdürlüğü. Kurum bünyesinde yangınlara müdahalede görev alan daimi işçiler ve geçici işçilerin yanı sıra, bunların sevk ve idaresinden sorumlu memur kadrosundaki mühendisler ve müdürler yer alıyor.
Konuyla ilgili Oksijen'e değerlendirmelerde bulunan Türkiye Ormancılar Derneği (TOD) Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara'ya göre sahada görev yapan işçilerin tecrübe ve eğitimleri yangınlarla mücadelede belirleyici rol oynuyor.
Özkara, "Burada önemli olan zaten daimi kadro. Çünkü tecrübeli oluyorlar, birkaç yangın görmüş oluyorlar. Nasıl müdahale edeceklerini, ne zaman çekileceklerini biliyorlar" diyor ve ekliyor: "Geçici işçi sıkıntılı. Mesela bu son yangında yeni işe alınmış bir işçinin öldüğünü öğrendik. Bu mücadeleler çok riskli. Sizin anlık kararınıza bakıyor birçok şey. Eğitim çok önemli. Siz bu insanları ancak yangın öncesi dönemde, yani kasım, aralık, ocak gibi aylarda yetiştirebilirsiniz. Bir de oluşturulacak eğitim kamplarında usta çırak ilişkisine sokabilirsiniz. Bu kaynaşma toplamda iyi bir mücadele ekibi ve ruhu yaratır. Ancak bunlar önemsenmiyor"
Tarım Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Yusuf Kurt da tecrübe ve liyakat problemine dikkat çekiyor:
"Buradaki asıl mesele liyakatsizlik. Yangında hiç çalışmamış insanlar yangını yönetmeye başladılar. Yangında hiç görev almamış kişiler direkt sahaya gönderilmeye başlandı. Bu sene 3-4 bin yangın işçisi alındı ve direkt sahaya sürüldü. Bunlar sadece göstermelik eğitimden geçti. Daha önce orman köylüleri mükellefti, yani yangın çıktığında müdahale etmek zorundaydı. Bu zorunluluk kaldırıldı. Bir köydeki araziyi en iyi köylü bilir ve en hızlı o müdahale edebilir. Yangın daha başlamadan önce stratejilerin belirlenmesi lazım. Bütün mesele bu. Orada 19 kişi aynı anda alevlerin arasında kalıyor. Bunun 3-4 tanesi doğru rotadan kaçıyor. AKUT görevlileri köşeye sıkışıyor. İletişim kanalları doğru şekilde kurulsa bu rotalar sahaya bildirilebilirdi"
Buca'daki eğitim merkezi 2019'da kapatılmıştı
Orman köylerine ve geniş ormanlara sahip Buca'da daha önce bir Orman Yangınları İşçi Eğitim Merkezi bulunuyordu. Gelişmiş bir tesis olarak orman işçilerinin eğitiminde kullanan merkezde yer alan 16 zorlu parkur, yangınla mücadele eden işçilerin eğitimi ve dayanıklılığını artırmak için önemli bir işlev görüyordu.
Ancak bu merkez Mayıs 2019'da cumhurbaşkanlığı kararıyla kapatılarak, Dokuz Eylül Üniversitesi'ne devredildi. TBMM'de konuyla ilgili verilen soru önergesini yanıtlayan dönemin Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, "Önergede geçen birimin kapatılmasıyla eğitim faaliyetlerinin engellenmesi ya da aksatılması gibi bir durum söz konusu değildir" ifadelerini kullandı.
Ancak TOD Başkanı Özkara'ya göre Buca'daki merkezin kapanması kritik önemde:
"Maalesef Buca Eğitim Merkezi kapatıldı 2019 yılında. Bu önemli bir durum. Çünkü siz sahada çalışacak insanları özellikle belli görevler üzerinden eğitiyorsunuz. Ya arazöz kullanıyor. Ya da su ikmal aracı kullanıyor, gözetleme kulesinde çalışıyor. Bunların her birinin fonksiyonu ayrı. Dolayısıyla siz bu insanları her yıl eğitimden geçirerek sıcak tutuyorsunuz. Orada gözlemliyorsunuz, bu yükün altından kalkıp kalkamayacağını. Bahsettiğimiz Buca Eğitim Merkezi'nde 16 tane zor parkur var. Onların her birinde görüyorsunuz kişilerin durumunu. Belki bazılarına, "Teşekkür ederiz ama artık sen bu işi yapamazsın" diyoruz. Böylece ekibin daha yetkin insanlardan oluşmasını sağlıyoruz. Yangında ilk müdahalede arazöz ekibi çok önemli. Dozer operatörü çok önemli. Çünkü oralar engebeli, kırık, kimi yerde sert zemin yok, kimi yerde 40-50 derece eğim var. Tüm bunları bahsettiğim 16 zor parkurda eğiterek, kişilerin durumu görülerek ilerletmemiz gerekiyordu"
Buca'daki eğitim merkezinin bir alternatifi Antalya'da yer alıyor. Buradaki merkez ilk etapta teknik elemanlar ve uluslararası toplantılar için inşa edilmiş ancak geçen yıl parkurların inşa edilmesiyle, işçilerin de eğitilebileceği bir alana dönüştürülmüş.
Tarım Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Yusuf Kurt konuyla ilgili, "Buca'daki eğitim merkezimiz kapatıldı. Fethiye'de bir merkez vardı o da kapatıldı. Sadece Antalya'da bir eğitim merkezimiz var. Burada geçen sene ciddi bir iyileştirme yapılmış fakat bu yeterli değil. 2,3 veya 4 tane merkezimiz olsa bile bu yeterli değil Türkiye gibi büyük bir ülke için" değerlendirmesinde bulunuyor.
Eskişehir'de yaşananlar: Maske takan kurtulmayı başardı
Yangınlarla ilgili konuştuğumuz her iki isim de yaşananları 'felaket' olarak tanımlıyor ancak mücadele yöntemlerine ve stratejilerine bakıldığında bu sonucun kaçınılmaz olduğunu vurguluyorlar.
Rüzgarın terse dönmesiyle işçilerin alevlerin arasında kaldığı yönündeki bilgiyi değerlendiren Özkara, "'Rüzgar ters döndü' diye bir gerekçe olamaz. Zaten rüzgar döner. Beklenebilen bir durum. Buna göre tedbirlerinizi alacaksınız. Artık ortamı uzaktan takip edebiliyorsunuz. O insanların hızlı hareket etmesini, orayı boşaltmasını isteyeceksiniz. Bu bir savaş oyunu" diyor ve devam ediyor:
"Özellikle devamlı çalışan liyakatli çalışanlarla ilgili zaafiyet var. Yıllarını bu işe vermiş insanlar küstürüldü, görevden ayrılıp boş hizmete geçti. Yangın dün sönme aşamasına geliyor ama soğutmayı yapacak ekip yok. Ne oldu? Tekrar yandı gitti. Daimi kadrolar yetersiz. Geçici olarak aldıklarınız da her yıl değişen kişiler. İnsanlar çalıştıkları yerde mutlu olmak isterler. Dolayısıyla kalıcı olmuyor. Bu mücadele bir savaş stratejisi. Çok savaşa katılmış insanın dayanaklılığı, öngörüsüyle yeni gelmiş birinin yaklaşımı aynı değil. Panik halindeler. Zaten panik ortamını görüyorsunuz görüntüleri izlediğiniz zaman. Amir pozisyonundaki insan da aynı. Amirine 'kaç kaç' diyor. Bu şekilde olmaz. O pozisyondaki insan koordine etmeli, tehlikeyi görmeli"
Yangınla mücadele eden orman işçilerinin yeterince tecrübe ve eğitime sahip olmadığını vurgulayan Kurt ise Eskişehir'de yaşanan çarpıcı bir gerçeği açıklıyor:
"Dünkü yangında arkadaşlarımızın ekipmanı vardı. Eğitimleriyse yoktu. Dünkü yangında maskesini takan bir arkadaşımız kurtuluyor. Ama takmayanlar kurtulamıyor. Bir arkadaşımız maskesini takıp ateşin üstünden atlıyor ve bir kaya dibine sığınıyor. Bu şekilde kurtuluyor. Ekipman kullanma bilinci oluşmamış. Bunları zorunlu hale getirip, detaylı eğitim vermeliyiz. Bu eğitimler eksik"
Ekipman kullanma bilincinin eksikliğine dikkat çeken Özkara ise, "Kişisel koruyucu donanım işçilere verilmiştir ama giymiyorlar. Bunların denetiminin yapılması lazım. Yangınla ilgili görüntüleri izleyin. Ne ateşe dayanıklı giysisi var ne tedbiri var. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na göre bu çalışanlarımızı korumalıyız, eğitmeliyiz. Yangın geliyor diye bağırıyor amirine, kendisinin de amirinin de üzerinde giysi yok. Böyle bir durumda başka bir sonuç ortaya çıkmaz" ifadelerini kullanıyor.
Ölümlerin yüksek ihtimalle dumandan zehirlenme nedeniyle gerçekleştiğini belirten Özkara, "Akciğer zarı hızlı bir şekilde etkileniyor dumandan. Sizin maskeniz olması lazım. Maske takılsa ciddi şekilde vakit kazandırabilir"
Tecrübesizliğin asıl sebebi rotasyon mu?
Türkiye gibi geniş ormanlara sahip ve yıllardır yangınlarla mücadele eden bir ülkede, yangınla mücadele eden ekiplerde tecrübe probleminin yaşanması şaşırtıcı olsa da Tarım Orman-İş Genel Başkanı Yusuf Kurt, Orman Genel Müdürlüğü'nün rotasyon uygulamasının bunun temel nedeni olduğunu söylüyor.
Bu uygulamaya göre, mühendisler 10 yıl, müdürler ise 7 yıl bir bölgede çalıştıktan sonra tayinlerini istemek zorundalar.
Bunun tecrübe probleminin altında yatan nedenlerden biri olduğunu söyleyen Kurt, "Yangının bir okulu, dersi yok. Bir dili var ve bu dil tecrübeyle öğrenilir. Rüzgar, nem, bitki örtüsü sizinle konuşur. O bölgeyi iyi biliyorsanız yangının dilinden anlarsınız. Müdahale metodunu buna göre geliştirirseniz" diyor.
Tayinlerle birlikte bölgeyi tanıyan çalışanların başka yerlere gitmek zorunda kaldığını belirten Kurt şöyle devam ediyor:
"Orman Genel Müdürlüğü'nde yıllarını yangınla mücadeleye vermiş insanlar rotasyonla başka yerlere gönderildiler. Erzurum'daki Muğla'ya geldi, Muğla'daki Erzurum'a geldi. Erzurum'daki adam Muğla'yı bilmiyor. Arka tarafında dere mi var açık alan mı var bilmiyor. Rüzgarı, bitki örtüsünü bilmiyor. Yangın çok özellikli bir alan. Bir bölgeye gidip orayı tanımanız öğrenmeniz zaten 1-2 yıl sürüyor. Bir anda kurumsal hafızanızı kaybediyorsunuz. Bu rotasyonun yangın birimlerinden kaldırılması lazım"
Orman işçileri hangi koşullarda çalışıyor?
Hem Özkara'ya hem de Kurt'a göre orman yangınlarıyla mücadele eden kadroların çalışma koşulları yaşanan geniş çaplı başarısızlıktaki temel faktörlerden biri.
Orman işçileri maaşları 35-40 bin lira seviyesinde. 24 saatlik yangın kulesi nöbetleri ve yangın döneminde uzun mesai saatleri de bu kadroların çalışma rutinleri içerisinde. Geceyi ormanlık alanlarda yer alan işletme şefliğinde geçirdikleri durumlardaysa 53 liralık bir tazminat alıyorlar. Ancak bu ücret orman muhafaza memuru ve mühendis gibi memur statüsündeki kadrolara verilmiyor.
Yangınla mücadele ekiplerinin sevk idaresinden sorumlu mühendislerin aldıkları aylık ücretse 65 bin lira dolaylarında.
Memur statüsündeki çalışanlara ayrıca ayda 4 bin 500 lira 'yangın fazla mesai ücreti' adı altında ödeme yapılıyor. Tarım Orman-İş Genel Başkanı Kurt bu ödemenin ayrım gözetmeksizin herkese yapıldığını vurguluyor:
"Bir yangın fazla mesai ücreti var, 4 bin 500 lira civarı. Bunu da büroda oturana da sekretere de, herkese veriyorlar. Yangına müdahale edenlere ek bir ücret verilmiyor. Operasyon parası ödenmesi gerekiyor bunlara. Böylece kadroların kalıcı olması ve bu bölgelerde çalışması teşvik edilebilir"
Yangın bölgesinde uzun çalışma saatlerine dikkat çeken Özkara ise, "Vardiya sistemi olması lazım. Çalışan insanlar dinlenmeli, çalışma süresi 4-5 saati geçmemeli. Sen sürekli adamı aynı sahada çalıştırırsan ne enerji yeter ne de o adam işi becerebilir" diyor ve ekliyor:
"Sürekli başarısızlık bir motivasyon sorunu, güvensizlik getirmiş. Çalışan insanlara da sahip çıkamazsanız her yerde bir sorun yaşanır. Eskişehir'de neler olduğunu görüyoruz. Bir eleman amiriyle sahada tartışmaz. Birbirlerini zorlayacak bir durum yaratmaz. Bu karşılıklı güvensizliği, bilgisizliği gösteriyor. Her şey ortada, çok kötü sonuçlar var. Bunu 'rüzgar terse döndü' demekle açıklayamayız"
Kaynak: Gazete Oksijen

