09 Mayıs 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 03.12.2023 09:29 | Son Güncelleme: 03.12.2023 13:07

İstanbul Sözleşmesi’nden çekildikten sonra 737 kadın öldürüldü

İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kalktığı 1 Temmuz 2022'den bu yana 737 kadın öldürüldü, 557 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Binlerce şiddet mağdurundan biri olan Yasemin eşinin kendisine ve oğluna uyguladığı fiziksel şiddetten kurtulmak için bir yıl boyunca para biriktirdiğini söylüyor
Fotoğraf: Kadınlar Meclisi öncülüğünde Süreyya Operası önünde toplanan kadınlar ve kadın hakları savunucuları, Kadıköy Meydan'a yürüyüş yaptı (Arşiv)
Fotoğraf: Kadınlar Meclisi öncülüğünde Süreyya Operası önünde toplanan kadınlar ve kadın hakları savunucuları, Kadıköy Meydan'a yürüyüş yaptı (Arşiv)

25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ydü. Kadınlar ve kadın hakları için mücadele eden sivil toplum kuruluşları, 25 Kasım’da başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere çok sayıda şehirde bir araya geldi. 25 Kasım’dan 10 Aralık İnsan Hakları Günü'ne kadar devam eden ‘Cinsiyete Dayalı Şiddete Karşı 16 Günlük Aktivizm’ kapsamında dünya genelinde, cinsiyete dayalı şiddete dikkat çekmek amacıyla farkındalık çalışmaları devam ediyor.

Fail: Şimdiki/eski partner veya aile üyesi

Birleşmiş Milletler’in (BM) yayımladığı rapora göre 2022'de dünya çapında yaklaşık 89 bin kadın ve kız çocuğu kasıtlı olarak öldürüldü ve bu, son 20 yılda kaydedilen en yüksek sayı. BM raporu kadın ya da kız çocuklarının yüzde 55'i yani 48 bin 800'ünün ise eşleri ya da aile üyeleri tarafından öldürüldüğünü gösteriyor. Bu da ortalama her gün 133'ten fazla kadın veya kız çocuğunun kendi ailesinden biri tarafından öldürüldüğü anlamına geliyor.

2022’de 334 kadın öldürüldü

Ne yazık ki Türkiye’de de durum farklı değil. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na (KCDP) göre de, bianet Erkek Şiddeti Çetelesi’ne göre de kadınlar genellikle eş veya partnerleri, ya da baba, abi, oğul gibi erkek aile üyeleri tarafından öldürülüyor. Örneğin 2022’de KCDP verilerine göre, erkekler tarafından katledilen 334 kadının 154’ü evli olduğu erkek, 35’i birlikte olduğu erkek, 27’si eskiden birlikte olduğu erkek, 26’sı akrabası, 19’u eskiden evli olduğu erkek, 19’u tanıdık birisi, 17’si babası, 10’u oğlu, 6’sı kardeşi, dördü tanımadığı biri, biri kendisini bir süredir takip eden erkek, biri hastası, biri işvereni, biri üvey babası tarafından katledildi.

2023’te ise ‘şimdilik’ 253

2023’ün ilk 10 ayında ise öldürülen kadın sayısı 253, şüpheli kadın ölümü sayısı ise 194. Eski veya şimdiki partner ya da erkek bir aile üyesi tarafından öldürülen kadın oranı 2023’ün ilk 10 ayında yüzde 86.9. Bu oran 2022’de yüzde 88, 2021’de de yüzde 86’ydı. 2023’ün sadece ekim ayına bakarak da benzer bir tablo olduğunu söylemek mümkün. Ekim ayında öldürülen 19 kadının 11’i evli olduğu erkek, 2’si eskiden birlikte olduğu erkek, 1’i kardeşi, 1’i birlikte olduğu erkek, 1’i eskiden evli olduğu erkek, 1’i oğlu, 1’i akrabası tarafından öldürüldü.

10 yılda 3 binden fazla kadın cinayeti 6 binden fazla kadına şiddet vakası

Bianet Erkek Şiddeti Çetelesi’ne göre de kadınların büyük kısmı eski veya şimdiki partner ya da erkek aile üyeleri tarafından öldürülüyor. Erkek Şiddeti Çetelesi’ne göre 1 Ocak 2023-21 Kasım 2023 dönemindeki 324 günde en az 288 kadını öldürdü. Bunlardan 186’sını kocası, eski kocası/sevgilisi erkekler, 50’sini ise baba, abi, oğul gibi erkek aile üyeleri öldürdü. Yine çeteleye göre en az 681 kadına şiddet uygulandı. 2013’ten 21 Kasım 2023’e kadar geçen 10 yılda ise erkekler tarafından en az 3 bin 151 kadın öldürüldü, 6 bin 5 kadın da şiddet sonucu yaralandı.

İstanbul Sözleşmesi’ni onaylayan ilk ülkeydi

Veriler, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadelede temel standartları ve devletlerin yükümlülüklerini belirleyen İstanbul Sözleşmesi ya da tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin önemini ortaya koyuyor. Türkiye 11 Mayıs 2011'de sözleşmeyi ilk imzalayan ve 24 Kasım 2011'de onaylayarak parlamentosundan geçiren ilk ülke olmuştu.

Temmuz 2021’de sözleşmeden çekildi

Ancak 20 Mart 2021 tarihli cumhurbaşkanı kararı sonucunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözleşmenin feshedilmesine karar verildi. Türkiye, 1 Temmuz 2021 tarihinde sözleşmeden resmen çekilmiş oldu. Ve o günden bu yana, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 737 kadın öldürüldü, 557 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu.

Bakanlık verileri daha düşük

Diğer taraftan İçişleri Bakanlığı, paylaştığı veriler, STK verilerine göre çok daha düşük olduğundan gerçekleri yansıtmadığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Bakanlığın kamuoyuyla paylaştığı rapora göre 2022 yılında 272 kadın cinayeti işlendi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ise 2022'de 334 kadının öldürüldüğünü, 245 kadının da şüpheli olarak ölü bulunduğunu açıkladı.

3 bin 624 kişi kapasiteli 149 konukevi

Türkiye'nin dört bir yanında hemen her gün bir kadın öldürülürken yüzlercesi de hemen her gün kocaları, sevgilileri, babaları, yani en yakınlarındaki erkekler tarafından şiddet görüyor ya da öldürülme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Türkiye’de şiddete maruz kalan kadınların gidebileceği 149 kadın konukevi bulunuyor. Bunların toplam kapasitesi 3 bin 624. İBB Kadın Dayanışma Evi de bunlardan biri.

İBB Kadın Dayanışma Evi, 15 Nisan 2020 tarihinden itibaren İBB Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesinde Kadın ve Aile Hizmetleri Şube Müdürlüğü’ne bağlı olarak hizmet veriyor. Kadın Dayanışma Evi’nde 40 kadın ve beraberinde bulunan çocukları ağırlanabiliyor. Her kadının bireysel odası var ve her odada bir banyo-tuvalet bulunuyor. Engelli kadın ve çocuklar için özel düzenlenmiş 4 oda mevcut. Evin içerisinde ayrıca salon, kütüphane, yemekhane, bilgisayar ve dikiş atölyesi, konferans salonu, çocuk oyun odası, oyun parkı, sosyal servis, revir ve görüşme odası var.

Başvuruda ‘kadının beyanı’ esas

Bu hizmetten yararlanmak isteyen kadınlar, 444 80 86 Kadın Destek Hattı’nı arayarak ya da doğrudan Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde yer alan Kadın Danışma Birimi’ne gelerek başvuruda bulunabiliyor. Kadın Dayanışma Evi’nin adres ve telefon bilgisi gizli. Bu nedenle doğrudan Kadın Dayanışma Evi’ne başvuru yapılamıyor. Kadından herhangi bir belge talep edilmiyor, yerleşme sürecinde ‘kadının beyanı esas alınıyor’.

Kadın Dayanışma Evi Koordinatörü Deniz Karakaya, “Kadınlara yönelik olarak psikososyal danışmanlık hizmeti, hukuksal danışmanlık hizmeti, atölye ve eğitim çalışmaları, meslek edindirmeye ve istihdama yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Hizmet alan her kadının sürecini takip eden bir sosyal hizmet uzmanı ve psikolog var” diyor.

Kadınların istihdama katılımı sağlanana kadar maddi olarak desteklenmeleri amacıyla birçok kamu kurumu ve sivil toplum kuruluşuyla mesleki çalışmalar gerçekleştirildiğini anlatan Karakaya, “Çalışmayan kadın ve eğitim hayatına dâhil olan çocukların her ay belli bir miktarda harçlık alması da sağlıyoruz” diyor.

“Kızım yanımda olmadan evden çıkamıyordum”

Gizlilik ve güvenlik nedeniyle ismini veremeyeceğimiz ve kendisinden “Yasemin” diye bahsedeceğimiz şiddet mağduru kadın ise yaşadıkları süreci anlatıyor. 20 yıldır evli olan Yasemin’in 5 çocuğu var, iki kızı 18 yaşından büyük. Eşinin çok kontrolcü olduğunu söyleyen Yasemin “Mesajlarımı kontrol ediyordu. Ailemin evine birlikte gidiyorduk. Market için bile izin alıyordum. Her şey kontrolü altındaydı. Kızım yanımda olmadan evden çıkamıyordum” diyor.

“Şiddet gören oğlum da şiddet davranışı sergiliyordu”

Gördüğü şiddet sonucu depresyona girdiğini söyleyen Yasemin “Ev işlerini aksatıyordum. İçimden bir şey yapmak gelmiyordu” diyor. Oğlunun da şiddet mağduru olduğunu ve babasından gördüğü gibi şiddet davranışları sergilemeye başladığını anlatıyor. “Onun geleceğini kurtarmak için bir şey yapmalıydım. Sonunda yetişkin kızlarımın da desteğiyle bir çözüm yolu bulduk.”

“Bir yıl boyunca para biriktirdim”

Kızlarıyla İstanbul’a gelmeye karar veren Yasemin, bir yıl boyunca eşinin ev alışverişi için verdiği paralardan birikim yapıyor. Ayrılmaya hazır olduğunda ise kimseye haber vermeden biletlerini alıyor. Eşinin işe gittiği bir gün evden çıkıp havalimanına gidiyorlar. İlk geceyi kuzeninde geçirdiklerini söyleyen Yasemin “Birtakım nedenlerle daha fazla kalamayacağımızı söylediler. Çocuklarım ile karakola gittik. Bizi Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Büro Amirliği’ne yönlendirdiler. Eşimden gördüğüm şiddeti anlattım ve koruma kararı çıkardılar” diyor.

“Oğlumu vermem mümkün değildi”

Ancak yetkililer Yasemin’e oğlundan ayrılması gerektiğini söylüyor. “Hiçbir sığınma evinin oğlumu yaşından dolayı kabul etmeyeceğini, oğlumu kurum bakımına alabileceklerini ya da babasına verebileceğimi, ben ve diğer kızlarımı ise hemen sığınma evine yerleştirebileceklerini söylediler. Oğlumu vermem mümkün değildi. Koruma kararı alıp merkezden çıktık. Büyük kızım İBB Kadın Danışma Merkezi’ni buldu. Önce Esenler’de 9 gün geçici barınma merkezinde kaldık, sonra da buraya geldik.”

“Okumaya devam etmek istiyorum”

Öncelikle çocuklarının okul kayıtlarının yapıldığını söyleyen Yasemin küçük kızının gittiği okulda temizlik personeli olarak çalışmaya başlamış. İlkokul mezunu olan Yasemin “Okumaya devam etmek istiyorum. Nasıl bir yol izleyeceğimi kurumda anlattılar, devam eden diğer kadınları da görüp yapabileceğime inancım arttı. Kayıt tarihlerinde kaydolmayı planlıyorum. Ehliyet almak da istiyorum, ileride araba alıp çocuklarım ile gezmenin hayalini kuruyorum” sözleriyle yeni hayatındaki planlarını anlatıyor.

Yasemin, kendisinin de çocuklarının da yaşadıkları travmayı atlatmak için psikolojik destek aldığını ekliyor. Yasemin diğer destekleri ise “Çocuklarım ve benim için harçlık veriliyor. Kaymakamlıktan para almam sağlandı. Eksik eşyalarımı kurumdan karşılayabiliyorum. Çocuklarımın okul ihtiyaçları karşılandı. İşte olduğum süreçte çocuklarımı bırakabileceğim bir oyun odası var. Eşimden boşanmak istediğimi söylediğimde ücretsiz avukat atanması sağlandı. Şu an bir avukatım var ve kurumda sürecimi takip ediyor” sözleriyle anlatıyor.

“Daha önce hiç çalışmamıştım”

Artık yaşadığı yere, baskı olmadan rahatlıkla girip çıkabildiğini söyleyen Yasemin, “Kendimi güvende hissediyorum. Şiddetten kurtuldum. Daha önce hiç çalışmamıştım, şimdi çalışıp kendi paramı kazanıyorum. Hatta çocuklarımla bir ev kiralamayı planlıyorum. Bunlar benim için çok büyük gelişmeler” diyor. Şiddet mağduru diğer kadınlara ise “Şiddet sizin kaderiniz değildir. Maruz kalmak zorunda değilsiniz, kendinizi kurtarın. Gidecek bir yeriniz yoksa sığınma evlerine başvurun” tavsiyesini veriyor.

Belediyeler konukevi yükümlülüğünü yerine getirmiyor

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ‘Türkiye’de Kadın’ başlıklı Ocak 2023 raporuna göre, 149 kadın konukevinin 112’si bakanlığa, 3’ü İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı’na, 1’i de sivil toplum kuruluşlarına bağlı. Bununla birlikte 5393 sayılı Belediyeler Kanunu’nun 14. maddesine göre, “büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100 binin üzerindeki belediyeler kadınlar ve çocuklar için konuk evi açmak zorunda.” Ancak bu hükme rağmen belediyelerin açtığı konukevi sayısı çok az.

277 belediyede 33 konukevi

Türkiye’de 30 büyükşehir belediyesi bulunuyor. Bunlar dışında, nüfusu 100 binin üzerinde olan belediye sayısı Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son verilerine göre 247. Yani kanuna göre, Türkiye’de en az 277 belediye konukevi olması gerekiyor. Ancak yerel yönetimlere bağlı kadın konukevi sayısı yalnızca 33.

Kolluk birimlerinde kötü uygulama raporu

Diğer taraftan Mor Çatı’nın Türkiye’de Erkek Şiddetiyle Mücadelede Kolluk Uygulamaları Raporu’na göre, 1 Mart 2022 ve 1 Mart 2023 tarihleri arasında toplam bin 181 kadın Mor Çatı’nın dayanışma merkezinden destek aldı, 36 kadına sığınak desteği sağlandı. Dayanışma merkezinde destek sağlanan 168, sığınakta kalan kadınların ise 23’ü kolluk birimlerine başvuruda bulunduğunu belirtiyor.

Raporda, başvuruda bulunan kadınların paylaşımlarından 71 uygulamada polisin yapması gerekeni yaptığı görülürken, 22 iyi uygulama, 91 kötü uygulama tespit edilmiş. Polisin yapması gerekeni yaptığı uygulamalar, uzaklaştırma kararının kanuna uygun olarak çıkarılması, darp raporu almak için hastaneye götürülmesi, şikayeti kayıt altına almak gibi kolluğun görevi çerçevesinde gerçekleştirdiği işlemlere işaret ediyor. İyi uygulamalar kolluğun, yetkisini kadının özellikli durumunu dikkate alarak ya da kolluk görevlilerinin kişisel inisiyatifiyle harekete geçerek kadınları desteklediği uygulamalar iken, kötü uygulamalar ise eksik ve yanlış uygulama yapılması, caydırıcı tutumlar, uzlaştırmaya zorlama ve kolluk görevlisinin şiddet uygulaması kategorilerinde değerlendiriliyor.