03 Eylül 2025, Çarşamba
Abone Ol Giriş yap
Haber Giriş: 10.07.2025 18:37 | Son Güncelleme: 10.07.2025 22:57
Makaleyi sesli dinle • 25:20

Kartalkaya yangını davasının dördüncü gününde neler yaşandı?

Kartalkaya'da 78 kişinin yaşamını yitirdiği otel yangınına ilişkin davanın dördüncü gününde, otel sahibi Halit Ergül'ün çapraz sorgusu sırasında taraflar arasında arbede çıktı
Kartalkaya yangını davasının dördüncü gününde neler yaşandı?
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin 19'u tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın dördüncü gününde otel sahibi tutuklu sanık Halit Ergül savunma yaptı. Ergül, olay gününü şöyle anlattı: “Haberi alır almaz yola çıktım. Yolda 112’yi aradım. Otele vardığımda her yanı alevler sarmıştı, felaket haldeydi. Otele vardığımda peş peşe itfaiyeler geliyordu. Giremezsiniz denildi bana, zaten girilecek gibi de değildi. Otelin ön taraflarında serseri mayın gibi dolanırken kepçeci geldi. İtfaiyeni yanaşacağı yerde misafir araçları vardı, orada pahalı araçlar vardı, ben de ‘tereddüt etme’ dedim. Onları alıp alıp itfaiyelere yol açtık. Daha sonra Emir’i gördüm. Üstü başı is içindeydi. Zeki’yi gördüm, kayak hocalarını gördüm orada uğraşıyorlardı. Saat ilerleyince vefat edenler çoğalınca iyice gittik, kafa da kalmadı zaten.

"300 personelden birinin hatasının sonucunu hepimiz çekiyoruz"

Bana sorduklarında yangının çıkış nedenini mutfaktan olabileceğini tahmin etmiştim ki öyle de çıktı. Kesin suçlamak istemiyorum ama orada 300 personelden sadece birinin hatasının sonucunu bugün burada hepimiz çekiyoruz. AYGAZ’ın denetim yapması gerekiyormuş ama denetim yapılmamış. Bizim bu işlerimiz ile Kadir Özdemir ilgileniyordu. Ben Kadir Özdemir’e işe rahat gidip gelsin diye 4x4 araba bile aldım. Burada personelimizin çoğu ‘aman bana sıçramasın’ diye düşünerek ‘ben Gazelle’de çalışıyordum, sigortam orada yatıyordu’ diyenler, ‘imza bana ait değil’ dedi. Ben ara ara Kartalkaya’ya giderim. Kime sorsak ‘eğitim almadık’ diyor. Hatta Bali’li bir çalışanımız ‘iki yıl önce aldık eğitim’ diyor. Şimdi burada eğitim almadık diyorlar.

Turizm Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı tarafından zaten denetleniyoruz. Sigorta eksperleri denetliyor. Ben kendimi güvencede hissediyordum. Böyle hissetmesem misafirlerimi konaklatmam. Hani ‘insan değilsin’ diyorlar ya. Ben insan değilsem eşimi, çocuğumu, torunumu orada konaklatır mıyım?” Sanık Ergül’ün yangında tüm çocuklarını, gelinini ve torunlarını kaybeden Gültekin’e “Kükrüyor” demesi üzerine gerginlik yaşandı Sanık Ergül’ün yangında üç çocuğunu ve torunlarını kaybeden Yüksel Gültekin’e yönelik “Sık sık 12’nci kat gündeme geliyor. Hatta ilk kükremesinde Yüksel Bey…” şeklinde konuşması üzerine duruşmayı izleyenler tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı bunun üzerine sanık Ergül’ü uyardı.

"Kadir Özdemir muhasebe müdürüdür ama bayağı yetkilidir"

Gerginliğin ardından savunmasına devam eden Ergül şunları söyledi:  “Emir Aras bana sormadan bir şey yapmaz. Kadir Özdemir muhasebe müdürüdür ama baya yetkilidir. Bana sormadan pek çok şeyi alabilir. Zeki Yılmaz müdürdür ama çok yetkisi yoktur. Genelde rezervasyonlara bakar, gelenlere oteli gezdirir. Resepsiyon personeline yangın eğitimi verilmediğini burada öğrendim. Kadir Bey’e veririm ben e devlet şifremi, o ilgilenir pek çok şey ile zaten. LPG tesisatında bir değişim olduğunu bilmiyorum, olsa Hüseyin Bey bilirdi. Mutfağın sorumluluğunun tamamı Reşat Bey’e aittir. Otelde yangına müdahale ekibi kurulup kurulmadığına dair burada öğrendim. Yangın tatbikatı yapılmadığını da burada öğrendim. Otelde iş güvenliği uzmanı yokmuş, onu da burada öğrendim. İrfan Acar’ın eksiklikleri tespit ettiğine dair bilgim vardı, eksiklikleri Emir saydı banı 7-8 kalem bir şey okudu. Emir bana ‘Kadir yanlış müracaat etmiş, bunu düzeltebilirmiş ama yapabildiğimizi yine yapalım’ dedim.

"Kadir Özdemir’in ödeme yetkisi bile var"

Emir Aras’ın otelde genelde bilgisayar işlerini, fiyatlanmaları, kampanyaları, piyasa araştırmalarını yapar. Kadir Özdemir’in Emir’e göre ödeme yetkisi bile var. Kaçıyor şu an ‘Ben Gazelle Otel personeliyim’ diyerek ama mutlaka ortaya çıkacaktır. O şunları şunları ödeyelim der, sonra öder geçer. Yangın güvenliğini teknik ve Zeki Yılmaz yapardı şeklindeki ifadesi ancak Kadir’in onlara ‘siz sorumlusunuz bunlardan’ demesi gerekir. Ben bir şey alınmasın, gerek yok’ gibi bir cümle de söylemedim. Grill plate, benmarin gibi şeylerde yani mutfakla alakalı her şeyde Reşat Bey sorumludur sonuçta mutfakta en üstte o var. Ahmet Demir de Gazelle’nin genel müdürü, Grand Kartal ile alakası yoktur. Hatta Ahmet Demir’i hapishanede görünce şaşırdım ‘burada ne işi var’ dedim.

"Eğitim talebi gelseydi reddetmezdim"

Eşim hiçbir şeye karışmazdı. O genelde İstanbul’da dururdu. Çocuklara, torunlara yardımcı olmak için orada dururdu. Marmaris’te ‘Maris Otel’ vardı. O rahmetli kayınpederimindi. Onu satmıştı ve çocuklarına pay etmişti. Kızlarıma ve eşime gelen paranın kaynağı soruldu hep, o da bu. Elif ve Ceyda’ya huzur hakkı veriliyordu. Hiçbir yetkileri yoktu, genel olarak kendim karar verip kendim yapardım. Geçen sene vermeye başladık huzur hakkını. Yeminli müşavirin kontrolünde ödenmesi gereken paralar ödenirdi.

Kültür Bakanlığı hemen hemen her yıl denetime gelirdi. Bu senekine Emir eşlik etti. Zeki Bey ile devam etmişler incelemeye sonra. Yangın ikaz butonlarının çalışıp çalışmadığına teknik bakmak zorunda. Bana eğitim talebi gelseydi bunu reddetmezdim. Bana yöneticilerden böyle bir talep gelmedi. Benim de böyle bir talebim olmadı. Ben Gazelle’de de burada da iş sağlığı ve güvenliği uzmanının eğitim verip vermediğini burada öğrendim.”

İfadesini reddetti

“Otelimizde sezon yeni başladığı için iş sağlığı ve güvenliği uzmanının sözleşmesini yenileyememiştik. Bunun sorumlusu muhasebe müdürüdür” şeklindeki jandarma ifadesi sorulan sanık Ergül, “O sırada avukatım ne söylediyse onu demiştim. Kabul etmiyorum. Bilgim yok bu konu hakkında” dedi.

"12’nci kattaki daire müvekkilim göreve gelmeden önce de vardı"

Ergül’ün savunmasının ardından söz alan avukatı ise şunları söyledi: “İddianame eksikliklerle doludur. Eksiklikler olduğu için de hatalarla doludur. 12’nci katta kral dairesi olduğuna ilişkin sosyal medyada ve basında yer alan iddialar ne yazık ki iddianamede de yer almıştır. Bu daire müvekkilim göreve gelmeden önce de vardır. Türkiye için travmatik ve trajik bir olay yaşandı. Bu yüzden gerçek sorumluların ortaya çıkması için daha detaylı inceleme yapılması gerekir. Müvekkilim profesyonel, etrafında sevilen sayılan, turizme katkısı olan biri. Zaten Turizm Bakanlığı denetlemiş, Çalışma Bakanlığı denetlemiş arkasından itfaiye denetlemiş. Burada herhangi bir yönetim kurulu başkanına suç isnat edilmesi kabul edilir değil. Sadece sıfatından dolayı ceza verilirse bu ceza hukukuna sığmaz.

Buradaki yangın 6 dakikadan sonra insanın söndürebileceği niteliği geçmiş bir yangın. Mutfakta ilk yangını görenlerde çok yavaş yürüyenler de vardır. Tüm belgeler ve deliller kamuya açılmalı, yargılama aceleye getirilmeden yapılmalı.” Ergül’ün sorgusu devam ederken yangında oğlunu ve torunlarını kaybeden Gülizar Sarıtaş fenalaştı. Sarıtaş’a sağlık ekipleri müdahale etti. Sarıtaş detaylı müdahale için sağlık ekiplerince dışarı çıkartıldı.

"Keşke bize de mühür vursalardı da bu olay yaşanmasaydı"

Ergül’ün savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi. Ergül’ün sorgusuna geçilmeden önce "Biraz önce savunmamı yaparken istemediğim sözler çıktı ağzımdan bu yüzden özür diliyorum" diye konuştu. Sanık Ergül'ün "Bizden sonra bin 500 otele mühür vurdular. Keşke bize de mühür vursalardı da bu olay yaşanmasaydı. Kültür ve Turizm Bakanlığı denetimlerinden hep geçtik” demesi üzerine bir müşteki avukatı Bolu Valiliği tarafından otele verilen para cezalarını “Denetimde mevduata uygun yeterli sayıda personel olmamasına rağmen bu eksikliğin giderilmediği tespit edilmiş. Bir müşterinin kayak yaparken ayağını kırdığı, otelde ilk yardım uzmanı ve ilk yardım dolabı bulunmadığı kaydedilmiş. Yönetim de, burada yönetimden kastınız siz olduğunuzu düşünüyorum, sağlık şirketi demişsiniz. Otelde oluşan her sorundan başkalarını mı sorumlu tutarsınız?” diyerek anlattı. Sanık Ergül de “İlk yardımı bırakın otelde doktor var, hemşire var, ambulans var” dedi.

"Müşterileri kurtarın talimatı vermek aklıma gelmedi"

“Şirketin hesabında ne kadar para var?” sorusunu “Ne kadar var bilmiyorum. Takip etmiyorum” diye yanıtladı. Otel sahibi olarak oteldeki personellere ‘müşterilerin kurtarılması’ için talimat verdiniz mi? Ayrıca ‘arabaları kurtarın’ talimatını verdiniz mi? sorularına sanık Ergül, “Hayır, müşterileri kurtarın talimatı vermek aklıma gelmedi. Arabaları kurtarın talimatını kesinlikle vermedim. Ayrıca arabaların satıldığı iddiaları gerçek değil. Bir araç bile satıldıysa başımüstüne" yanıtını verdi.

Arbede yaşandı

Müşteki avukatının sorusu sırasında sanık avukatı Ergül'ün araya girmesi sonucu, avukat Yüksel Gültekin'in "Yeter artık her sorumuza müdahale etmeyin. Benim 8 canım gitti ne anlatıyorsun sen?" dedi. Bunun üzerine müştekiler de sanık avukatlarına oturdukları yerden alkışlarla ve seslerle tepki gösterdi. O sırada tutuklu sanıklardan Halit Ergül'ün kızı Ceyda Hacıbekirlioğlu'nun eşi ve müşteki yakınları arasında da tartışma çıktı. Tartışmanın ilerlemesi sonucu taraflar oturdukları yerlerden kalkarak birbirlerinin üstüne doğru yürüdü, güvenlik görevlileri tarafların arasına set çekti. Yaşanan arbedenin ardından herkes duruşma salonundan dışarı çıkarıldı. 

"Acil durum müdahale ekibine bilgim olmadan lider yazılmışım"

Adliyenin yetersiz olması nedeniyle Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin spor salonunda görülen duruşmada, Grand Kartal Otel’in baş aşçısı tutuksuz sanık Reşat Bölük savunma yaptı. Bölük savunmasında şunları söyledi: "Benmari sabahları 05.30-06.00 gibi açılır. Grill plate ızgara da 06.30-07.00 gibi açılır. Grill plate şov alanındadır, açılması için şalteri açar ve sonra düğmesine basılır. Benmarinin ise sadece düğmesi var. 60 derecede tutarız ısısını. Kahvaltıcı ayrılmıştı iki gün önce, yardımcısı da Faysal Yaver idi. Otelde biz Emir Bey’den talimat alırdık. Acil durum müdahale ekibindeki lidere beni yazmışlar ama imza benim değil, konuya dair de bilgim yok. Kim düzenlemiş bu belgeyi bilmiyorum. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben canımı zor kurtardım, kendimi sakatladım. Grill plate ızgaranın açılmasında sorumlu birisi yok. Üç öğünde kullanılır grill plate. Mutfakta yangın tüpü vardı iki tane."

Görüntüler izletildi

Faysal Yaver’in saat 00.20’deki mutfak hareketlerinin video kaydı izletilen Bölük, "Faysal benmarini açtı. Grill plate ızgarayı geçmiş, benmarini açmış. Görünen parlama ışıklardan kaynaklı, orada ledler de var. Ledler yeni yapıldı, bu yıl yapıldı. Teknik ekip eklemiştir ledleri" dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, teknik servisten sanıkları ve sanık Faysal Yaver’ı çağırarak görüntüleri sordu. Sanık Yaver, "Son girdiğim yer sabit benmari. Ben sabit benmariyi açtım. Düğmesini çevirdim benmarinin. Parlamayı ilk kez görüyorum” dedi. Otelin aşçılarından sanık Enver Öztürk ise "Faysal, grill plate ızgaraya geçiyor” derken, sanık otel elektrikçisi Hüseyin Özer de “Grill plate ızgarayı geçti Faysal. Sabit benmari ile grill plate ızgaranın şalteri ayrıdır. Ledler yandı o sırada başkanım. Bunu Yalçın elektrik yaptı. Benmarinin olduğu yerde ledlerin sigortası var, bitişik. Benmarini açarken ledlerin de sigortasını açabilir, bitişik çünkü" diye konuştu.

Bazı sanık avukatları duruşmayı terk etti

Reşat Bölük’ün avukatının, “Biz bu olaydan üzüntü duyuyoruz” demesi üzerine müşteki ve müşteki avukatı Yüksel Gültekin, “Başsağlığı dilemeyin” dedi. Sanık avukatı da “Biz acınıza saygı duyuyoruz günlerdir. Siz de sanık avukatlığı yapmışsınızdır elbet” diyerek yanıt verdi. Ardından duruşmada gerginlik yaşandı. Bunun üzerine bazı sanık avukatları, “Böyle savunma yapamayız” diyerek duruşma salonundan ayrıldı. Sanık Bölük’ün avukatı, "Ben de kendimi müşteki avukatı olarak görüyorum. Çünkü benim de müvekkilim mağdurdur bu olayda. Çarşafla inerken çatıya düştü. Kalıcı sakatlık meydana gelmiştir olay sırasında yaralı olarak kurtulmuştur. Müvekkilimin kastı olmadığı gibi ihmali dahi yoktur. Biz de sorumluların cezalandırılmasını istemekteyiz. Gerçek sorumluların bulunmasını sayın mahkemeden talep etmekteyiz. Müşteki olarak yargılamaya devam edilmesini istiyoruz" diye konuştu.

"Eksiklikleri al dedim, 'seneye alırız' dedi"

Sanık Reşat Bölük ise savunmasında, tutuklu sanıklardan otel sahibi Halit Ergül’ün damadı ve aynı zamanda Grand Kartal Otel Genel Müdürü Emir Aras'tan şikayetçi olduğunu belirterek, "Eksiklikleri al dedim, 'bu yıl almayız seneye alırız' dedi. 2023 yılında attığım maili, 2024 yılında tekrar attım ama yine almadı. Bunlar sorun çıkartabilirdi çünkü. 2025'te de Emir Aras 'bazı eksiklikleri aldık, geri kalanı idare edin' dedi. Sonucunda da ben canımı zor kurtardım, yaralandım" dedi.

"Izgarada bir sorun olduğu belli"

Çapraz sorguda müşteki ve müşteki avukatı Yüksel Gültekin, sanık Bölük’e sorular yöneltti ancak Bölük’ün avukatı, “Müvekkilim, meslektaşımın yönlendirmeli sorularına karşı susma hakkını kullanacak. Eğer aynı soruları başka müşteki avukatlar sorarsa yanıtlayacak” dedi. Bunun üzerine sanık Bölük, avukat Gültekin’in tüm sorularına karşı susma hakkını kullandı.

Müşteki avukatının “İşe alımı kim yapıyor, kim onay veriyor” sorusuna, sanık Bölük, “Mutfağa alınanlara ben karar veriyorum. Emir Aras da işe alımları denetliyor, onaylıyor” diye yanıtladı. Faysal Yaver’in avukatı Yasin Karagöl de ''Reşat Bey’in anlatımına göre grill plate ızgarada bir sorun olduğu belli. Çalışmasında bir sıkıntı var. Dolayısıyla kendiliğinden bozulma ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerekir'' dedi.

"Etrafa baktım ama bir yangın butonu görmedim"

Bölük'ün ardından otelin resepsiyonistlerinden tutuksuz sanık Yiğithan Burak Çetin’in savunmasına geçildi. Çetin savunmasında şunları söyledi: ''Çoğunlukla gece resepsiyonisti olarak başladım 2024’ün Aralık ayında. Gece 00.00 gibi başlarız göreve. Gece yaklaşık 01.00 gibi mutfak alanına gittim, kapı hep kitli olurdu. Kapıyı tıkladım, bana atıştırmalık verirlerdi, zeytin, peynir gibi. Sonrasında kuvvetli bir sarsılma hissettim, deprem olduğunu sandım. Ardından duman gördüm. Etrafa baktım ama bir yangın butonu görmedim. Sonra mutfak elemanı Yusuf’un ‘yangın var’ diye bağırdığını duydum. Saat 03.26’da Jandarmayı aradım hızla. 03.28’de şefim Görkem Bey’i arıyorum. Yusuf ile lobi kısmına geçtik, duman hızla yükseliyordu bu sırada. Merdivenlerde şiddetli bir duman vardı, yukarı çıkmaya yeltendim ama bu nedenle çıkamadım. Tek kişilik koltukları kapıların önüne çekmek aklıma geldi, bunları kapının önüne çektik. Bir çıkış alanı yaratmaya çalıştık misafirler için. Kapının önüne çıktığımız zaman yukarı doğru bağırmaya çalıştım sonra Zeki Yılmaz’ı aradım.

"İşe girerken yangın eğitimi almadım, iş yerinde tatbikat da yapılmadı"

Sonra tahliyeler başladı. Emir Aras da talimatlar veriyordu, merdiven falan almaya çalışıyordu. İşe girerken yangın eğitimi almadım. İş yerinde tatbikat da yapılmadı. Bize işe girerken kitapçık vermişlerdi, sonradan onlara da baktım orada da yangın ve acil durumlara ilişkin bir bilgi yapılmamış. Yangın sırasında alarm da çalmadı. Kapıyı açma sebeplerimizden bir tanesi de alarmın çalacağını düşünmemizdi. Elif Aras bana ‘arka tarafa geçin ve insanlara atlamaması konusunda bağırın’ şeklinde bir talimat vermişti ancak nasıl çıktığını yangından bilmiyorum. Ben de yangın anında odama çıkmadım. Elimden geleni yapmaya çalıştım. Şu bilgiyi de vermek istiyorum, otelde çalışan arkadaşlar sigara içmesine rağmen yangın alarmı çalmıyordu."

Cumhuriyet savcılığındaki ifadesini okuyan mahkeme başkanın, aile üyelerinin nasıl çıktığına ilişkin sorusuna, Çetin, "Şirketin genel müdürü tutuklu sanık Emir Aras ve şirketin yönetim kurulu üyesi Elif Aras'ın tam olarak nereden çıktıklarını hatırlamıyorum ama koşarak çıktıklarını hatırlıyorum. Şirketin yönetim kurulu üyesi tutuklu sanık Ceyda Hacıbekiroğlu'nu sonradan gördüm ama nasıl çıktığını bilmiyorum." yanıtını verdi.

"Otelin 12'nci katında kalan ve kurtarılan özel müşteri kim?"

Çetin'in savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi. Çapraz sorgu sırasında sanık Çetin'in yangını fark ettiği anın video kaydı izletildi. Müşteki avukatının “12’nci katta özel bir müşteri kalıyor ve o kurtarılıyor. Bu kim?” sorusuna sanık Çetin, “Bilmiyorum” yanıtını verdi. Sanık Çetin, resepsiyondaki telefonu kullanarak misafirleri aramamasına ilişkin yöneltilen suçlamalara, "Resepsiyondaki telefonunu kullanamamamın nedeni merdiven boşluğundaki dumanın tamamen resepsiyona gelmesidir" yanıtını verdi. "Otelin içinde yangın var diye bağırdın mı?" diye sorulması üzerine Çetin, "Otelin içinde bağıramadım, telefon görüşmesi yapıyordum. Dışında bağırdım" dedi.

Çetin'in ardından tutuksuz sanıklardan Mudurnu Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve White Fox kafenin kiracısı İbrahim Polat dinlendi. Yangında kafenin üç çalışanı yaşamını yitirmişti. Polat’ın savunması şöyle: “Yangın raporunun otel tarafından temin edileceğini söylemişti vekilim İsmail Karagöz. İlk başta başvurunun otelin mevcut raporu ile yapılacağı söylendi ancak Kadir Özdemir tarafından sonrasında İsmail Karagöz’e White Fox için ayrı bir yangın raporunun alınması gerektiği söylenmiş. Benim eksikliklere dair herhangi bir bilgim yok. Hazırlıklar için personel almamız gerekiyordu. İş girişlerini bir kısmının aralık ayında bir kısmının da ocak ayında yaptık. 28 Aralık tarihinden itibaren denemek için başlamıştık, çünkü sömestr tatiline yetiştirmeye çalışıyorduk. Tüm süreci de Emir Aras ile konuştuk. Buraya sembolik bir kira ödemeyi kararlaştırmıştık Emir Bey ile çünkü içeriye ciddi bir yatırım yapacaktım. Benim yerime işleri takip eden insanların titizlikle davrandığını düşünüyordum. Ruhsatın alınmadığının farkındaydım.”

"Bunun bir iş kazası olduğuna inanmıyorum"

Polat’ın savunmasının sona ermesinin ardından çapraz sorguya geçildi. Tutuklu sanık Emir Aras’a kira sözleşmesindeki imzası gösterildi Aras ise “İmza benim değil” dedi. Tutuklu sanıklardan Kadir Özdemir de “Ben imzaladım, Emir Bey’in talimatıyla” şeklinde konuştu. “Üç tane çalışanınız konakladığı yerde hayatını kaybetti, bunun bir iş kazası olduğunu biliyor musunuz?” sorusu yöneltilen sanık Polat, “Hayır bunun bir iş kazası olduğuna inanmıyorum” dedi. Müşteki avukatının İbrahim Polat’ın avukatının savcılık soruşturması aşamasında Mudurnu Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili İsmail Karagöz’ün avukatı ile aynı olduğunu belirterek "Avukat, aynı davada birinin savunması öbürünün savunmasına zarar verebilecek durumda olan iki kişinin birden vekaletini kabul edemez" kuralı gereği sanıklar arasındaki menfaat çatışması nedeniyle avukatların aynı olamayacağını aktardı. Mahkeme söz konusu talebin not alınarak değerlendirileceğini bildirdi.

"Otelin denetiminden, eksikliklerinden hiç haberimiz yok çünkü otelle bir ilgimiz yok"

Polat’ın sorgusu sonrasında Mudurnu Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili tutuksuz sanık İsmail Karagöz dinlendi. Sanık Karagöz de savunmasında şu iddiaları dile getirdi: “Otelin değil, Mudurnu şirketin yangın raporu alması gerektiğini söyledi Kadir Bey ve bizim adımıza Bolu Belediyesi’ne başvuracağını bildirdi. Ardından belgenin geldiğini ve ricamız üzerine belgeyi teslim etti ‘itfaiye uygunluk belgesi’ni. Başka bir eksiklik olmadığını düşündüğümden 3-4 gün sonra gittiğimde belgeyi oradan alacağımı düşündüm. Bunun üzerine bana incelemeye gidileceği bildirildi. Ardından inceleme yapılmış benim orada olmadığım bir gün ve uygun bulunduğunu ifade etti. Sonrasında kolluk kuvvetine yazı yazılıp ardından da içkili mekan olduğu için Vali Bey’e gönderildi. Vali Bey’in imzasını beklerken yangın gerçekleşti. İtfaiye denetime geldiğinde biz yoktuk. Otelin denetiminden, eksikliklerinden zaten hiç haberimiz yok çünkü otelle bir ilgimiz yok. 70 metrekarelik yer için de yangın raporu aldık. Grand Kartal Otel’in yetkilisini Emir Bey, sahibini de Halit Bey olarak biliyorum. White Fox’ta 28 Aralık 2024’te Bolu İtfaiyesi’nin yapmış olduğu denetim bana haber edilmedi, denetimi yangına uygunluk belgesi geldikten sonra öğrendim."

"Organize kötülüğün organize savunması yapılıyor"

15 yaşındaki oğlu Eren’i kaybeden baba Eray Bağcı, duruşma devam ederken süreci ANKA Haber Ajansı’na şu ifadelerle değerlendirdi: "Dördüncü günü duruşmanın. Biz daha önce hep bunu organize bir kötülük olarak değerlendiriyorduk. Bu 4 günlük süreçte de görüyoruz ki içeride organize kötülüğün organize bir savunması yapılıyor. Tüm sanıklar aşağı yukarı benzer ifadelerde bulunuyor. 'Bilmiyorum, görmedim, sorumlu değilim, yetkili değilim, yetkin değilim, duymadım, hatırlamıyorum, hatta cevap vermek istemiyorum'. Maalesef çok üzücü bir olay. İçeride avukatlar sorularına cevaplar alamıyorlar. Çünkü cevapların çok büyük bir kısmı genelde az önce söylediğim ifadelerle kısa ifadelerle cevaplanmış oluyor."

"Bazı sanık vekillerinin tahriklerine maruz kaldık"

Duruşmanın yöneticisi Hakim Bey sanık avukatlarından bir tanesine 'lütfen müşteki yakınlarını ve müştekileri tahrik etmeyin' şeklinde bir uyarıda bulundu. Bu da kayıtlara geçti. Maalesef burada bazı sanık avukatları müştekilere ve müşteki yakınlarına tahrik edici ifadelerde bulunuyor. Yani gerçekten çok acı verici bir durum. Biz burada zaten 4 gündür olayı tekrar, tekrar yaşayarak sorumlu olduğunu bildiğimiz kişilerin 'bilmiyorum, duymadım, görmedim, sorumlu değilim, yetkili değilim' ifadelerine maruz kalarak yıprandığımız gibi diğer taraftan maalesef bazı sanık vekillerinin de böyle tahriklerine maruz kaldık."

Dosyada yargılananların sorumluluklarını reddettiğini vurgulayan baba Yağcı, Adalet Bakanlığı'nı duruşmadaki ifadeleri değerlendirmeye çağırarak açıklamasını şöyle tamamladı: "Aslında içeride gerçekten çok enteresan bir ortam var. Şimdi siz sorumluluk sahibisiniz ünvanınız var, imza atıyorsunuz, ünvanınızı kartvizitinizde kullanıyorsunuz, insanlara kendinizi böyle takdim ediyorsunuz ama sonra geçiyorsunuz diyorsunuz ki 'ben aslında değilim'. 'Ben aslında kağıt üstündeyim', 'ben aslında yetkili değilim', 'ben aslında sorumlu değilim'. Yani buradan tabii ki Adalet Bakanlığı mıdır bunun tarafı bilemiyorum ama bu ifadelerin çok titizlikle değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum.

Sizin bir yetkiniz varsa ve de bu kanunlara göre belirlenmişse siz artık 'ben aslında Türk Ticaret Kanunu'na göre bu ünvana sahibim ama ben bu işi yapmıyorum' diyemezsiniz. Çünkü bu sorumluluklar kanunlarla belirlenmiş. Bu olayın sonucunda da bu duruşmaların sonucunda da ben bu kişilerin bu ifadelerin dikkate alınacağını çok fazla düşünmüyorum. Çünkü kanunlar çok net. Sizin bir kanunla verilmiş bir göreviniz var, bir yetkiniz var ve siz 'ben aslında kâğıt üstündeyim, ben aslında değilim, ünvanı sadece şu iş için aldım' şeklinde bir savunma yapamazsınız. Ben bu savunmaların da açıkçası çok mahkeme yetkilileri tarafından dikkate alınacağını düşünmüyorum. Çünkü kanunlar çok net."